iyi gün dostudur. işler kötüye gittiğinde gemiyi ilk o terk eder.
çalışma mantığında hep kendini düşünür. hep daha çok nasıl kazanırım noktasındadır.
örneklerle izah edelim bu söylediğimizi. günümüzde bankaların mevduata verdikleri aylık faiz oranı %9 civarında. ihtiyaç kredisi faiz oranı ise %1.35 civarında. dokuz bir buçuktan büyüktür değil mi? değil. çünkü bankalar mevduata verdikleri faizi duyururken yıllık oranı, krediye verdikleri faizi duyururken aylık oranı kullanırlar. haliyle, en kaba hesabıyla bile 1.35 x 12 = %16 yapar. paranın zaman değerine, verdiği paranın anaparasının bir kısmını taksitlerle birlikte geri almasına hiç girmeden bile banka %9 ile para toplarken %16 ile para satar diyebiliriz.
ama sadece o kadar da değil. yıllık %10 ile bankaya 10,000 TL yatıralım. olmaz ama yıllık %10 ile bankadan kredi çekelim. ikisini de hesaplayalım.
Vadeli mevduatta:
(10,000 TL x 365 gün x 0.10) / 365 = 1,000 TL faiz alırsınız.
Kredide:
(10,000 TL x 365 gün x 0.10) / 360 = 1,013.88 TL faiz ödersiniz. (krediyi size kullandırırken alacakları masraf ve komisyonlar hariç)
Neden? Çünkü mevduat faizi hesabında yıl 365 gün (şubat 29 çektiğinde 366) iken, kredi hesabında yıl her zaman 360 gündür.
başta dediğim gibi, banka, iyi gün dostudur. sakın fazla güvenmeyin.
türkiye'de bankacılık sistemi, osmanlı imparatorluğunun parlak devirlerinde ticarette de hissedilir ilerlemeler olmuş, bu devirde gerek iş ve gerekse ihtiyaç sahiplerinin paraya ihtiyaçları da artmasıyla başlamıştır.
para işleriyle uğraşacak müesseseler dinen faizin de haram olması sebebiyle öz vatandaşlarından teşkil olunamıyor, ihtiyaç sahipleri ister istemez bazı kaynaklar aramak mecburiyetinde kalıyorlardı. bu durumdan bilhassa 1453 sonraları birtakım azınlıklar istifade etmeye çalışıyor ve yüksek faizlerle para vermek suretiyle hem halkı ve hem de darlık zamanlarında bazı eyalet ve beyliklerin vergilerine karşılık osmanlı devletine de borç para temin etmek suretiyle sömürülerini devam ettiriyorlardı.
çekilen bu sıkıntıları yakından izleyen mithat paşa bilhassa çiftçilerin sıkıntılarını halledebilmeleri amacıyla 1863 senesinde menafi-i umumiye sandıkları adıyla birçok yerlerde yardımlaşma sandıkları kurdu. böylece xix ncu yüzyılın ikinci yarısında bugünkü t.c ziraat bankasının temeli atılmış oldu. ziraat bankasının haricinde türkiyede bankacılık cumhuriyet devrinde başladı. her ne kadar bu arada 1917 yılında istanbul'da ibibari milli bir banka kuruldu ise de yabancı baskı ile gelişemedi. ve 1927 yılında iş bankası ile birleşti.
daha sonraları bağımsız türkiye cumhuriyetinin türlü para sorunlarına çözüm bulabilmek maksadıyla t.c merkez bankası, sümerbank, etibank, iller bankası ve sırası ile diğer ticarî bankalar kuruldu. bunların içerisinde en önemlisi merkez bankasıdır.
bugünkü anlamıyla merkez bankasının diğer adı emisyon bankasıdır. devlet adına para basmak selâhiyeti, faiz hadlerinin tesbiti, yabancı para kurlarının ayarlanması, diğer bankalara krediler, takas odaları ile bankalar arasındaki alacak ve borçluluk durumlarının ayarlanması merkez bankasının başta gelen görevleri olmuştur. bilhassa 1930 lardaki büyük ekonomik dünya krizinden sonra türkiye'de çeşitli amaç ve gayelerle birçok bankalar kuruldu. ikinci dünya savaşından sonra müteşebbis kapital sahiplerinin çok kârlı buldukları bu işe yatırımlar artmış ve ardı ardına bankalar açılmıştır.
Devasa aktif büyüklüğüne sahip ticari işletmelerdir. En büyük gelirleri faiz kazancıdır. Bir örnekle somutlaştıracak olursam; Halkbank A.Ş'nin pazar payı %10, sermaye tutarı 1 milyar 250 milyon tl, 2019 yılı itibariyle aktif büyüklüğü 429 milyar tl ve 2019 yılının ilk yarısında(ilk 6 aylık dilim) net karı 615 milyon TL'dir.
Yasal tefeci gibi söylemleri son derece yanlış buluyorum zira bu tarz söylemleri, ancak ve ancak, banka ve ekonomi konusunda cahil kalmış kişiler kullanırlar. Buradan hakaretvari bir söylemde bulunduğum anlaşılmasın. Her insan bir şeylerin cahilidir diye düşünmekteyim.
Paranın bir kullanım ve zaman değeri vardır. Enflasyonu yüksek ya da ortalamanın üzerinde olan ülkelerde, bankaya paranızı koyduğunuzda bir gelir elde edersiniz. Bankadan ödünç para isterseniz de(dünyanın, ülkenin ve bankanın ekonomik şartlarına göre faiz oranları belirlenir) bir gider kalemi oluşturursunuz. Bunun çok basit bir nedeni vardır. İster kişi ister kurum olsun; elindeki parayı bir kişi ya da kuruma ödünç verdiği vakit, paranın kullanımından mahrum kalmış olur. Oysa ki parayı kullanıp gelir elde edebilir, yatırım yapabilir. Bunun yerine parayı bir başkasının kullanması için ödünç verirseniz, o kişi ya da kurumdan gelir talep etmeniz son derece doğaldır. Buna da faiz denir. Tefecilik başka bir şey banka bambaşka bir şeydir.
Tefecilik, hukuki sınırların üzerinde faiz talep etme ve zorbalıkla, çok kısa sürelerde paranın tamamını geri isteme işidir. Dolayısıyla yasal ve tefeci kelimeleri bir arada kullanılamaz. Bu, büyük bir anlatım bozukluğu ve mantık hatası ürünüdür.
para ticareti ve değişimleri ile birlikte paranın iş yapma gücünü arttırma, kredi, kalkınma işlerine yatırım ve paranın değerinin korunmasını sağlama gibi çokça işler yapan özel veya resmi kurumlara verilen ad. ticaret ve endüstrinin gelişme ve canlanmasında bugün önemi büyüktür. işletme sahiplerinin faaliyetlerini arttırmak için para ihtiyaçlarını ve ayrıca müteşebbislerin yetmeyen sermaye kısımlarının tamamlanmasında da önemi inkâr edilemez. istikbale dönük biriktirmelerinde şahısların tasarruf fikirlerinin gerçekleşmesi, kredi ile iş yapan tüccarın kredilerinin nakite çevrilmesinde daima yardımcı olur. akreditif muameleleri ile uluslararası ticaretin takibini, döviz alım satımı ile de uluslararası paraların değişmesini sağlar. büyük işletmeler ve endüstri kuruluşlarına ortak olmak suretiyle memleket ekonomisinin kalkınmasına yardımcı olur. atıl paranın kullanılmasını ve kapital sahiplerinin yatırımcı hale gelmesine sebep olur. izah edilen bu kadar faaliyetlere ek olarak daha birçok faaliyetleri bulunur; ancak şurası bilinmelidir ki: sosyal alanda yaptıkları hizmetlerin dışındaki faaliyetlerini mutlaka bir şeyler kazanmak gayesiyle yapar. şahıslar ve üçüncü şahıslarla aralarındaki muamelelerde verdiklerinin karşılığında daima faiz alır ve az da olsa nakit mevcutların birikimine faiz verir.
Hesabınızdan çeşitli kesintiler yapabilirler. Eğer farkına varabilirseniz itiraz edebilirsiniz. Çok büyük bir terslik olmaz ise yapmış olduğunuz itirazın olumsuz sonuçlandığını bildirirler. Bazen hiçbir şey de bildirmeyebilirler. Hırs yapıp bunları denetleyen kuruma şikayet edersiniz. Kısa sürede kesinti yapılan tutar vergileri ile birlikte hesabınıza iade edilir. Siz bir oh! çekersiniz. Bitti mi? Bitmez. Bu süreç başka yerlerde işlemeye devam eder. Bazıları görmez, bazıları görür ama anlamaz, bazıları da anlar ama uğraşmak istemez. Otorite de zaten ses çıkarmaz.