türkiye komünist partisi'nin (1920) kurucusu ve ilk lideridir. şu durumda türkiye devrimci hareketi'ni (artık birinci dünya savaşı'ndan sonra osmanlı'dan söz edilemeyeceği için) de resmen ve fiilen başlatan kişidir. (fakat kökleri osmanlı'nın son dönemlerine de uzanan devrimci hareket/ler vardı)
aslen samsunlu ve giresun'da doğup büyümüş olmakla beraber aristokrat sayılabilecek bir ailenin çocuğudur. yükseköğrenim amacıyla gittiği fransa'da iktisat ve politika eğitimi almıştır.
siyasi kariyerine ittihat ve terakki cemiyeti üyesi bir türkçü olarak başlayan mustafa suphi, rusya'da sürgün olarak yaşarken tanıştığı rusya sosyal demokrat işçi partisi (bolşevik parti) militanlarından etkilenerek komünist olmuştur. şubat devrimi'nden sonra özgürlüğüne kavuşan suphi, bir yandan ''halklar hapishanesi'' rusya'daki türki ve müslüman halkları bolşevizme kazandırmak için kolları sıvarken, bir yandan da kendisiyle beraber rusya'da bulunan türkiyeli komünistlerle birlikte anadolu topraklarında da komünizm idealini yayacak bir partinin kurulmasına çalışmıştır. işte türkiye komünist partisi bu şartlar altında, 1920 yılının eylül ayında komintern'in türkiye seksiyonu (bileşeni) olarak bakü'de kurulmuştur.
anadolu'da süregiden bağımsızlık savaşına destek olmak ve tkp'nin türkiye'de taban edinmesi amacıyla bakü'den yola çıkan mustafa suphi ve on dört arkadaşı, trabzon'a iner inmez enver paşa'nın tetikçisi yahya kahya ve fedaileri tarafından linç edilmek istenmiş, can havliyle kaçarken yahya kahya ve adamlarının; tkp'lilerin bindiği vapuru batırmasıyla 28 ocak 1921'de katledilmişlerdir.
enver paşa'nın bu katliamı tertipletmekteki amacı, hem komünistlerin anadolu'da taban kazanmasının daha başlamadan önünü kesmek hem de (politik hasmı olan) mustafa kemal önderliğindeki ankara hükümeti'ni bolşeviklerle papaz ederek zor durumda bırakmaktır. nihayetinde o günlerde yavaş yavaş kök salan kemalist hükümet de kendisine rakip gördüğü komünistlerin güç kazanmasını istemediği için onbeşler'in katledilmesine pek oralı olmamıştır. dolayısıyla mustafa suphi her ne kadar savaşmak ve komünizmi örgütlemek için türkiye'ye gelse de dakika bir gol bir enver ile mustafa kemal arasındaki gerilimin kurbanı olmuştur.
mustafa suphi ve yoldaşlarının bu trajik katliamı, nazım hikmet'in katliamdan iki yıl sonra, 1923'te yazdığı 28 kanuni sani başlıklı meydan okuyan ve hesap soran şiirinde de ele alınmıştır.
[dipnot: bu başlık katre ukdesiydi dolmuş oldu, vatana millete hayırlı uğurlu olsun]
Mustafa suphi ve yoldaşları anısına şu marşı şuraya koyuyorum. "İşçi köylü meydanından Uzatarak elini Mustafa suphi yoldaşın Dikecez heykelini Hayda hay"