periyodik tekrarlanan olağan kavgası bir hayli gecikmiş durumda. ne bileyim moderasyondan biri çıksa "ya neremizi soksaydık" falan dese de bir kıvılcım çaksa, ya da yazarlar birbirine girse de ortalık karışsa. terim'in kaos futbolu gibi oturup izlesek. ya da ucundan dahil olsak.
canımız dediler, ciğerimiz dediler, meeeh dedik inanmadık (giriş) kasaba dediler, küçük yer dediler, bak seversen bırakamazsın dediler, hıı hıı dedik kafa salladık (alışma) buranın havası kendi çapında marjinal olanları çekiyor dedi bazı ileri gelenler, yavaş yavaş hak verir olduk (gelişme) birkaç ayda bir kavga döngüsü olur normaldir agam paşam dediler, adam haklı rıza baba dedik , buna da alıştık (huzura doğru) fularlı, fularsız, alınganı, delisi, akıllı delisi, efendisiyle bağrımıza bastık baba, oğul ve kutsal ruh adına 3 kez; kulzos kulzos kulzos!!! (sonuç)
not : beth, 3 yaşında, şiyir yazamıyor aslında, ama kulzos'u seviyor *
sevdiğim tek sözlük. İçtenliğine, iyiliğine inandığım, görgüsüne, bilgisine şapka çıkardığım çok yazar var burada. Umarım güzelleşerek büyürüz, Çok değil, azıcık.
aşırı yoğunluktan muzdarip olduğum son aylarda (öyle bir yoğunluk ki meta domainini son gün, kulzos'u sondan iki gün önce yeniledim, çok şükür...) yine bir takım anlamsız kavgaların yaşandığını düşünüyorum bünyesinde. bu kez benim hiç dahlim yok sanırım. çünkü ben yokum ortalarda zaten. yokken de dahil olabildiysem onu bilemiyorum elbette.
yani belki de bir kavga yoktur, bana öyle gelmiştir sadece. ya da vardır. hiç bilmiyorum. umursamıyorum. siz de umursamayın bence. nitekim aramızdaki en gençler bile reşit olalı çok zaman geçti. ve hal böyle iken manasız tartışmalara ve sözlük üzerinden atışmalara itibar etmemekte fayda var. nitekim çoğu sorun "derdini sikeyim" butonuyla çözülebilecek kadar basit esasen. yıl olacak 2023, harbiden derdinizi sikeyim.
güzel yerdir kulzos, arada öyle kaynar, sonra durulur. siktir edin. buralardayız.
şu anda türkiye'de 'sözlük yazarlığı' yapılabilecek yegane platform.
bakmayın siz sonradan türeyip şirin, şirine, şirin baba, şirin anneanne modunda geri dönen dedikodu / gıybet / iftira çetesine. siz yeter ki sözlük yazarlığı yapmak isteyin.
(not: sabrımın son demleri. kalan damla kadar sabrım da tükenince bu yaşıma kadar yapmadığım şeyi yapıp, alayını ifşa edince bakayım bu sefer nasıl bir 'utanmazlık' maskesi ve kisvesi altında dolaşacaklar. şaka maka harbiden gayretullah'a dokundular; kendileri istediler.)
Haklı gerekçelerimle birkaç aydır yazmıyorum. hatta her gün girip okumayı bile bırakmıştım bir süredir. 3-5 gün uğramadığım oluyordu. Ama babam ve oğlum'un sadık'ı misali burada bir evim, bir odam olduğunu bilmek iyi hissettiriyor. Bazen çıkıp gitsem de istediğim zaman dönebileceğim bir oda. O odayı da birkaç tuhaf tip yüzünden bırakıp gitmeye niyetim yok. Siz de bırakmayın bence.
7 ay önce hakkında yazdığım girdide aylık girdi sayılarının dibi gördüğünü ve çorak araziye döndüğünü belirtmiştim. durum değişmediği gibi, günlük değişimler haricinde de geriye gidiyor.
o zaman aylık 900 girdi, günlük 20-30 yorum ve 11 başlık üretiliyormuş. ben de bunu "aylık 1500 civarı girdi yazılan dönemlere dönmek halâ mümkün" diye yorumlamışım ama yanılmışım. 6 aylık özette 4600 civarı girdi yazılıyor (aylık 760 civarı), 6 aylık özette 3200 civarı yorum yapılıyor (aylık 535 civarı), 6 aylık oylama da 9500 civarı (aylık 1585 civarı). kısa vadeye bakınca, 7 ay öncesine göre düşüş olsa da, aylık ve haftalık değerlerde büyük bi' sorun yok gibi görünüyor. mesela bu ay 855 girdi, 520 yorum, 1430 oy var. en azından girdi sayısının aylık 1000 civarında sabitlenmesi gerek. 500'lü, 600'lü sayıları 1-2 aydır görüyordum. en azından bu ay bu aşılmış.
elinize yapışmaz; girdi yazın, yorum yapın, oylayın.
Geldim, gördüm, gidiyorum. Maalesef Canlı cenaze ortam. Umarım varlığını bir şekilde devam ettirir. Dostluklar vardir muhakkak. Eskiye dayanan hukuklar vs. Fakat yeni bir üyeye de bir hoşgeldin diyen de yok. Kırmızı halı beklemiyoruz ha ha. Fakat bu terkedilmiş kasaba havası, cenaze evi havası da nedir? Bir türlü anlayamadım. Ünlü bir sairin, müzisyenin başlığı yok açıyoruz yeterli tanitamamış olacaz ki nahoş oy veriyorlar bu yoklukta. Özür dileriz. Ne yapacaktık birader senelerdir ukde olarak mı kalsaydı? Size keyifli sözlükler. Çok misafirperverdiniz. Amarcord keyifli sözlükler diler. 2-3günlük mesai yeter de artar bana. Neden böyle sessiz olduğu anlasıldı. Size eski günlerin getirdiği dostluklarınızla mutluluklar. Anlaşılan burada artık yenilere yer yok. Hoş bakın zatınıza...
Edit: ayrica google'da tanımlarına denk gelip sözlüğe tamamiyle tesadüfi bir sekilde üye olmama vesile olan (bundan habersiz) tukenmekte olan kisi adli yazara teşekkürler. Ne ben onu tanırım, ne o beni tanır. Fakat kendisi kaliteli içerik sağlayıcısı bu belli. Kendisine selam eder güzel günler dilerim.
Son edit: maşallah sözlükte sol tarafta tek satır yazmayan herkes bu tanım sayesinde hareketlilik kazanmış. Eksi veren elleriniz dert görmesin. Lakin bu trajikomik. 3 gündür yazan, çizen üc kisiden biriydim bu kadar reaksiyon alamamıstim. Yazik çok yazik. Kütüphane havası dedigim bir ortamın böyle çıkması üzdü beni. Neyse takilin birader. Ha bu arada amarcord da fellini'nin ödüllü filmidir. Faşist italya döneminde geçen çocukluk yıllarının öyküsü. Başlığı yok ben de açmadım. Kendi nick altini kendi açmış ezik denilmesin hesabi. Hadi selametle. Güzel insanlarin hatrina umarim yasar sözlüğünüz.
bünyesinde girdiğim girdileri okudukça ''ne kadar derin bi iç dünyam varmış. o eski halime nolmuş şimdi ?'' diye hayıflandığım, anılarıyla, zirveleriyle hala gönlün bir köşesinde tuttuğum sözlük-ü interaktiviye*
Çok eskiden olduğu gibi tekrar oy vermek paralıymış gibi davranılan sözlük. Bakmayın, ben de öyle davranıyorum. Önceleri azıcık elle tutulur bir şeyler karalayana artıyı çakardım. Ne saçmalamış dediğime yarım saatte bir eksiyi geri alıp tekrar ikram ederdim. Gençtik.
Artılı eksili karışık ne varsa yapıştırmak lazım. En istemeyen bile okunmak için yazıyor burada.
Yazar engelleme özelliğinin kaldırılması gereken sözlüktür. Sözlükte ne yaşanıyorsa engellediğim yazarlar arasında yaşanıyor. Ben de tabii bütün bu gelişmelerden mahrum kalıyorum.
Bir yandan kendime "aferin lan kimi engelleyeceğini biliyorsun" diyorum ama bir yandan da bu heyecan dolu aktivitelerden uzak kalmış olmak üzüyor.
Ha, madem kimi engelleyeceğimi biliyorum, o halde engelli listemde kimler varsa sözlükten uçurulsunlar. Kurallara aykırı olabilir bu gerçi. Onun da kolayı var, kurallara yeni madde ekleriz, maraz1 'in engelli listesinde olanların süresiz uzaklaştıksnslsçadbskaşaaisöd
fularından eser kalmamış ve iyice aptal bir yere dönmeye başlamış interaktif sözlük. Bunu yazdım diye olmayacak kişiler üstüne alınır, alınacak kişiler üstüne alınmaz. Ya da şöyle diyeyim kim alınıyorsa alınsın. Yokluğumu fark etmezsiniz ama eski güzel günlerin hatrına son bir girdi yazma borcu hissettim. belki de yazmasam daha iyiydi. :)
beş yıldır falan burada takılıyorum. sürekli yazmasam da, sürekli okuyorum. bazen okumak istiyorum, yazan yok. bazen yazmak istiyorum, nasılsa okuyan yok.
ama sosyal medya bile kullanmayan benim gibi 30 luk bir adamın alışkanlığı haline geldi buraya girmek. en kötü el alışkanlığı oldu. tarayıcımın Google'ı haline geldi kulzos.
benden de eski de, benim hayatımda beş yıl boyunca bozmayan hiçbir şey olmamıştı. south park bile bozdu, lost bile bozdu. yeri geldi ben de bozdum. neyse.
ama artık bu tenhalık beni rahatsız ediyor. ekşide falan da yazıyorum, burası kadar tat vermiyor. burası da tam tat verecek, damağında kalıyor insanın. yazar sayısı dışında her şey mükemmele yakın çünkü. tam boşalacakken aklıma dikkatimi dağıtacak başka şeyler geliyormuş da, piç oluyormuş gibi hissediyorum. ayar olmaya başladım.
demem o ki sözlüğün sahibi arkadaş, artık siktir etme vakti geldi bu kendi halimizde takılıyoruz olayını. onu geçtim, siz de üç beş kuruş koyun oğlum lan cebinize en kötü. artık işin reklam kısmını yönetecek bir yerle mi anlaşırsınız, tek hayatı burası olacak ve burayı business kafayla idare edecek adamlar mı alırsınız yanına bilemem. ben yazar adamım. web olaylarından da anlamam. ama şu işi artık bir çözelim. millet sıkıntıdan birbirine sarıyor anasını satayım.
neyse, diyeceklerim bu kadar. inşallah tez zamanda emekli olursunuz da babamın bağa bahçeye sardığı kadar buraya sararsınız.
geçen hafta bünyesinde 5. yılımı doldurduğum sözlük.
2 kere uzun ve bile isteye, birkaç kere de elimde olmayan sebeplerle uzak kaldığım kısmı çıkardığımda bile 4 yıl bilfiil buradaymışım. neredeyse 15 yıldan fazla bir süre boyunca içinde bulunduğum ekşi sözlük ile 1 kere bile karşılaştırmadım sanırım. oradan gelen kavimler göçü zamanında bile "bu kadar insan nereye sıçacak?" demedim, "buraya sıçmaya geldiyseniz, geldiğiniz gibi geri dönün" dedim ama. şimdi olsa, gene aynı şekilde davranırdım; gram pişmanlığım yok.
4-5 yılda, burada cereyan eden kavga gürültülerin çoğunda vardım. kulzos radyo ile ilgili olanların tamamında ya etken olarak taraftım ya da edilgen olarak "olm, o iş öyle değil", "dede, kalın kafandan dolayı şunu göremiyorsun" diyerek tarafları etkilemeye çalıştım (yardım etme falan değil bu, baya etkileme işte). geçen yıla göre bile değerlendirildiğinde girdilerin hem niteliği hem de niceliği açısından korkunç bir kan kaybı olduğunu düşünmeye devam ediyorum ama bu beni korkutmuyor. su akar yolunu bulur gibi sikko atasözlerine bel bağlama taraftarı da olmadım hiç. olabileceğinin en iyi halindeki kulzos'u da gördüm, içinde yazdım. şimdiki halinin de iyi ve kötü yanlarının olduğunu düşünüyorum. enseyi karartmak için pek bir neden de bulamıyorum açıkçası. yönetimsel zaaflar, "beni onlar uzaklaştırdı" diye -üzgünüm ama- ağlayarak kulzos'u terk eden yazarlar, "siz kendinizden ödün verdiğiniz için halâ kulzos'ta yazmaya devam ediyorsunuz" diyerek aktif yazanları suçlamaya devam edenler, kişisel alanını ve anonimliğini kendi elleriyle parçalamış ama bu anonimlik ortadan kalktığı için yaşadığı sorunlarda kulzos'u tek suçlu görmeye devam edenler tanıdım. bu suçlamaların bir kısmına da hak veriyorum, yanlış anlaşılmasın. kulzos'taki ortamı tek başına suçlu, yönetimini de malebolgia olarak görme mantığına sonuna kadar karşı çıktım, halâ da aynı fikirdeyim.
kulzos radyo ayakta kalmaya devam ettikçe burada olacağım. kulzos'un yönetimsel hatalarına da -halen- en fazla laf eden benim herhalde ama hiçbir köklü değişikliğe tek başıma gücümün yetmeyeceğini de öğrendim artık. "su aksa bile doğru yolu bulamayacak. en azından radyoyu doğru yöne doğru kanalize etmeye çalışayım" diyorum. burada yazdığımı görmeye devam ediyorsanız, radyo da ayaktadır demektir. kulzos'a ne olacağını düşünmeyi uzun süre önce bıraktım.
bayram seyran derken, yazılan girdilerin büyük çoğunluğunun da futbol ile alakalı olması sebebiyle trt2 futbol arenası (attım kafadan) programına dönen sözlük.
tüm bunlara karşı temsili ben; (özellikle 7.10 dan itibaren)
bu seneki toplu bayramlaşması biraz gecikmiş olan sözlük.
"discord'da toplaşalım, karşılıklı olarak sesli bayram tebriği yaparız" dediydim şurada (kulzos discord kanalı/#277708). 2 gün gırla misafir geldi, gitti; bi' türlü kendimi ayarlayamadım. @albaykus'un yayını akşam 10'da. müsaitseniz, o zamana kadar discord'a gelin, geç de olsa bayramlaşak, gonuşak. davet linki isteyen olursa diye peşinen aşağıya yapıştırayım:
tavşan dağa küsmüş gibi olacak ama, ilk geldiğimdeki sıcak ortamın yerini benim için rahatsız edici, azımsanamayacak sayıdaki başkaları için ise korkutucu bir hale geldiğini görmek beni hayli üzüyor. gelen ağam giden paşam düsturunun da bilincinde biri olarak, bir çok insanın yaptığı gibi ben de belirsiz bir süreliğine paşa paşa uzaklaşıyorum izninizle.
nerden nasıl başlayalım bilmiyorum biraz planlı gibi olacak fakat anlatım örgüsü birbirinden kopuk bir yazı yazacağım belli.
sözlük maceram meta sözlük adlı bir platformdan başladı bu sözlüğün öncülü gibi bir şeydi orası; o sözlüğe girene kadar sözlük nedir, onu dahi bilmiyordum.
neyse abi girdik bir şeyler karalamaya başladık fakat o zaman benim bildiğim şeyler, kuru ortaokul-lise tarih kitapları bilgisi, bir-iki şair, bir-iki ülke vs. böyle herkesin bildiği, orta düzey bilgi yarışmasında çıkacak sorulara cevap anahtarı olarak kullanılacak bilgilerdi.( aaa heylaa öyleymiş :)) )
ne rasyonalizm, ne materyalizm, ne liberalizm, ne felsefe, ne sanat, ne sınıf çatışması, ne toplum sözleşmesi, ne agnostisizm, ne şeyh bedrettin, ne kübizm, ne bireycilik, ne hedonizm vsvs. hiçbir şey yok bende. tabii yalap şalap bir şeyler karalıyoruz sonra bir baktım abi entelektüel bilgisi ve felsefi altyapısı oturmuş kişiler gerçekten çok farklı açılardan derinlikli ve tutarlı yazılar bunun yanında da farklı farklı konular ve alanlar hakkında yazıyorlar ve bu insanlar bunlar üzerine gerçekten çalışmış veya merak sarıp kendince öğrenmiş kişiler sonra bende minnak şimşekler çakmaya başladı fakat çoğu işime gelmedi tabii. orada işime gelmese de kabul etmesem de ilk defa ne kadar vasat bir bilgi dağarcığım olduğunu anladım.
sonra sözlük beni sarmadı bir de o tip insanları üniversiteye gidene kadar görmediğim için yabancıladım; rte'nin " bunlar monşer " demesi gibi ben de bunlar ne amg dedim çıktım çok fazla yazmadım oraya.
sonra aradan birkaç yıl geçti o sözlük kapandı beni o sözlüğe getiren arkadaşı trollemeye bu sözlüğe kaydoldum, sonra buralarda karalamaya başladım bir şeyleri neyse bu sefer meta'dan sonra aradan birkaç sene geçmişti tabii bende meta'da yazdığım gibi biri değildim; jean jacques rousseau'da olmadım tabii ama kendi kafamın içindeki ağır kalıpları yıkma sürecinin orta-alt katmanlarındaydım.
meta'dan buraya da bayağı bir değişmiştim hani burası da sarıyordu. daha farklı insanlar daha farklı yazılar bilim, siyaset, sosyoloji, tarih, kimya vs.
okuduk, faydalandık ; farklı bakış açıları öğrendik, bazen bu ne amk dedik bazen voav budur dedik. burada tartıştığım insanlar oldu, çok sevdiğim insanlar oldu, değişik ilişkilerimiz oldu.
misal " aygsibottzk diğer ismi materyalist" çoçuğu pek tutmadım fakat çoçuğun yazıları harbi iyiydi içinde ittihat ve terakki döneminden işçi hakları arayıp ittihat ve terakki'ye çatıyordu yanlış hatırlamıyorsam talat, cemal, enver paşalara ayrı bir ilgi ve öfkesi de vardı.
tahminim ermeni kökenli bir yurttaşımızdı ve tehcir olayından dolayı kızgınlık içindeydi neyse niyet okuma yapmayayım fakat ondan diyalektik materyalist çözümleme ve tahlil açısından çok şey öğrendim, eyw diyelim.
moroz vardı o sağ kemalist ben sol kemalist sabahlara kadar mesaj kutusunda 2. abdülhamit istibdatından kaçan ittihatçıların gizli toplantılarındaymış gibi ne olacak bu memleketin hali, nereye varır gibi. tarihsel ve siyasal mesleleri tartışırdık; özledim keratayı.
lachattenoire, yazılarından anladığım kadarıyla çok kaliteli bir insandı içinde benimde bulunduğum birkaç sözlük savaşından dolayı bunaldı gitti ona hala üzülürüm.
jupiter, adlı bir yazarın gitmesinden direkt ben sorumluyum o da aklıma geldikçe üzülüyorum bazı insanlar çok narin keşke kalbini kırmasaydım.
zarahustra godot vardı güzel sinema paylaşımları yapardı, nastenka'nın şiirleri ve düşün dünyası çok hoşuma gidiyordu onu da severdim.
sonra ayaklı kütüphane bir gocmen hocam vardı yazılarını 100 kere okusam sıkılmazdım.
bu-n/un-lar gibi bir sürü kaliteli insan ayrıldı-mış bunun yanında kalan bir sürü kaliteli ve güzel insan da yazılarına devam ediyor.
neyse velhasıl kelam burada eski girdilerime bakıyorum orada geldiğimden beri geçirdiğim düşünsel evrim, yaşadığım bunaltılar, sevincim, hüznüm her şey o satırlarda saklı duruyor. bayağı bir ilerlemişim, gelişim göstermişim oradan buraya daha da ilerlemeye devam edeceğim ve bunda bu sözlüğünde payı var.
bana buradaki insanlar ve onların girdileri farklı dünyaları araladı ve düşünsel altyapıma çok fazla şey kattı; seviyorum burayı umarım 1 sene önceki canlılığını yakalar.
bakın umarım yanlış anlaşılmaz ama 5 aydır suriye sınırındayım, 5 ay sadece sınırdan adam geçmesin diye nöbet tutmadım orta doğu denilen toprakların yaşam tarzını, oradaki üretim şeklini, sosyal aktivitelerini, hayat koşullarını da elimden geldiğince inceledim şunu söyleyebilirim ki buralarda en azından bir şeyler yapılabilir en azından bir ümit var.
yani benim düşüncem şudur ki hiçbir şey için birbiriniz arasındaki köprüleri hemen yakmayın, birbirinizi çok fazla incitmeyin, kendinizi de çok boğmayın.
her şey halledilebilir, nefes aldığınız sürece her şey için umut var. oralarda şu an için o da yok. en az 100-150 yıl daha araları var ortalama bir avrupa ülkesiyle. bizle de aşağı yukarı ona denk bir araları vardır benim tahminim. yani dobarlayın bırkagman gendinizi :)
kendinize şimdilik iyi bakın, seviyorum sizi ve bu sözlüğü her şey için teşekkürler. ( gitmiyorum, sadece içimden geldi böyle bir yazı yazmak :)) )
Ekleme: yazar arkadaşımız Ermeni kökenli değilmiş ve ismi aygsibtttzk'muş :))
son günlerde bünyesindeki en başarılı* yazarlarından biri ile ilgili hararetli gelişmeler yaşanan sözlük.
bugün kuralları açıp tekrar okudum.
yazarların başka yazarları rahatsız edebilmelerinin sınırı;
kural 6'da belirtilen "nereden edinilmiş olursa olsun kişiye özel bilgileri (muhatabının rızası dışında) sözlükte ifşa edilmemelidir"
kural 9'da belirtilen "hukuki açıdan sorun teşkil eden girdiler silinir"
kural 10'da belirtilen "herhangi bir başlık altında bir kullanıcıdan bahsedildiğinde, bahsedilen kullanıcının şikayeti üzerine ve ayrıca eğer ilgili girdi sözlük kurallarına aykırı ise bahsi geçen kullanıcının şikayeti beklenmeksizin hareket edilir".
cümleleri ile çizilmiştir.
dolayısı ile sözlüğümüzde, yazdığınız girdileri öncelikle yukarıdaki koşullara, daha sonra genel kurallara uydurabildiğiniz sürece istediğiniz yazarı istediğiniz kadar darlayabilir, rahatsız edebilir, canından bezdirebilirsiniz. sözlük olarak kimse sizin kılınıza dokunamaz. hatta yukarıdaki kurallara uyduğunuz sürece sözlük sonuna kadar yar ve yardımcınız da olacaktır.
insanların sizden rahatsızlığını dile getirmesi veya şikayette bulunmaları, yazdığınız "girdiler" kurallara uyduğu sürece bir işe yaramayacaktır.
hazır aklıma gelmişken; maraz abinizin de amına koyayım.
son 24 saat içinde maalesef dokuz (9) girdi girilmiş sözlük, toplu intihar, kavimler göçü, nükleer saldırı, arkada bir kaç kişiyi bırakıp cümbür cemmat bir eğlenceye kaçış, ihtilal veya darbe olmadıysa harbi üzücü bir durum. yada millet discord falan bir yerde muhabbette benim haberim yok, velhasıl kelam 28-29 mayıs 2022 tarihinde pandemiden sebep boş kalmış sokaklar gibi sözlük, içine top kaçsa korkudan girip alınmayacak bir inşaat sessizliğinde, atom bombası atılmış hiroşima bile, radyasyon yayan çernobil de dahil, daha çok canlılık barındırmıştır şu an itibari ile içinde bulunduğum sözlükten.