1. sözlükte benim kadar heveslenip -biraz gecikmeli olsa da- sinemada izleyen henüz yok sanırım. dün izledim. cinemaximum illetinden kaça kaça, koca izmir'de 2 adet bulunan 'ten birinde izledim. orta boyuttaki salonda birkaç izleyiciyle birlikte izlemek nefisti. cinemaximum'a para kazandırıp berbat hizmet almaya devam etmeyin lütfen.

    seansa 15 dakika kalana kadar sıfır heyecan ve sıfır beklentim vardı. o son 15 dakikada heyecandan tuvalete gitmek zorunda bile kaldım. beklentim pek artmamıştı ama fena heyecanlandırdı beni deadpool. filmin ilk yarısının kesildiği mülakat sahnesine kadar olan bölüm, aslında filmin tamamına dair ciddi boyutta referans veriyor. tempo ilk film kadar yüksek değil, senaryo ilk filmin bıraktığı etkinin yanından bile geçemiyor, deadpool'un zevzeklikleri ilk filmdeki kadar başarılı değil. filmi daha çok gömeceğim ben ama deadpool sevgimden ötürü "gidin, izleyin. bu film gişe yapsın, ki 3. filmi de çekilebilsin" de diyeceğim.

    tempoyu ayarlayamamışlar. filmin ilk yarısı deadpool'dan hiç beklenmeyecek kadar duygusal bir zeminde ilerliyor. vanessa ile wade'in arasındaki ilişkinin bütün çatlaklarını -wade'in kişiliği özelinde- seyircinin burun direğine sokmuşlar. deadpool'u çizgi romandan bilmeyen kitle buna aldanıp duygusal bir hale bürünebilir elbette. ama aynı kitle, filmin ikinci yarısındaki bel altı esprilere de hunharca gülebildiğinde bende film koptu. benim herhangi bir çizgi roman uyarlaması filmden beklentilerim belli olduğu için (çizgi roman kitlesine hitap etmesi, genel kitleyi göz ucuyla kontrol etmesi, geek tayfanın anlayabileceği ince espriler barındırabilmesi, cgi'ın korkunç boyutlarda göz yormaması, senaryo derinliğinin en az serisi kadar iyi olması) genel kitleyi avcunun içinde tutmaya çalışan bir popüler kültür figürüne dönüştürülmeye çalışılan deadpool'dan hoşlanmadım. ilk filmdeki sıfır beklenti ile nefis bir iş başarmışlardı. bu kadar ön planda değildi (deadpool'u canlandıran aktör olarak değil, bizzat ryan reynolds'tan bahsediyorum) ve şöhreti filme etki edemiyordu. ancak bu filmle birlikte (aslında bu durum, ilk filmin gişede harikalar yaratması üzerine başladı) "reynolds > deadpool" durumu ortaya çıkmış. reynolds da bunu deadpool hayranlarını -bana göre- hiçe sayarak ve/veya göz boyayarak sonuna kadar kullanıyor.

    senaryo derinliği ciddi anlamda sıkıntılı. 2 saat boyunca "ailecek" zaman geçirmelik, çerez bir film arıyorsanız, deadpool 2 bu film olabilir. ilk filmdeki "çocuklarınızın gözlerini kapatın" göndermesini bile yapabilen deadpool'un duygusallık sahnelerinin bu kadar uzun sürmesi büyük bir hata olmuş bana göre. beni filmden çekti kopardı bu sahneler. ayrıca, filmde bol bol gönderme olması, ilk filmin tam tersine, filmin devamlılığını çok kötü etkilemiş. 'ın filmde aldığı süre de (ki bence filmin adı "deadpool 2: cable" olmalıydı), "fragmanda gördüğünüz kadar" dersem, abartmış olmam. 'in müthiş oyunculuğu ve iç titreten sesi bu sahnelerin değerini artırıyor iyi ki.

    deadpool'un zevzeklikleri ilk filmdeki kadar başarılı değil. ilk filmin giriş sahnesi izleyiciyi filmin içine nasıl sokuyorsa, bu filmde de deadpool'un çizgi roman hayranlarına bile fazla gelebilecek zevzeklikleri filmden uzaklaştırıyor. ilk filmdeki küfür dozu bu filmdekine göre çok fazla olsa da, izleyicinin hoşuna gitmişti. küfür azalıp amerikanvari esprilerin sayısı ve süresi artınca işin boku çıkmış bence. keşke senaristler "f word" diyerek kestirip atacaklarına, "family is a fucked up thing" dedirtebilselerdi.

    çok gömdüm, biraz da "neden bu filmi sinemada izlemek için para ödemelisiniz?"i açıklamalıyım.

    + tabii ki ilk sırada cable var. josh brolin'in cable olacağı açıklandığında ve ilk kamera önü sahnelerden fotoğraflar basına sızdırıldığında, ofiste çığlık atmıştım. çizgi romanlardaki cable'ın vücut bulmuş hali olmuştu (link ). ses tonunun ne denli iyi olduğunu 'tan hatırlayacaksınız. aksiyon sahnelerinde de sırıtmıyor. zaten brolin, disiplinli bir aktör. babasından gelen şöhreti kullanmadan hollywood'da öyle ya da böyle isim yapabilmesini bu disiplinine borçlu.

    + deadpool'un insani özellikleri ilk filmde süper kahraman kisvesi altından gösterilip pek de verilmemişti. bu film ise, tamamen üzerinden ilerliyor. böylece, izleyici için deadpool'un neden böyle garip bir süper kahraman haline dönüştüğünün küçük ama etkili ayrıntılarını anlama fırsatı doğuyor. eh, bu ayrıntıların apaçık anlatılmaması da çizgi roman hayranlarını mest ediyor tabii.

    + nefis göndermeler, elbette deadpool 2'de de var. ilk film kadar nitelik/nicelik oranına sahip değil, evet ama ara sıra deli gibi kahkaha attırdı bana. filmin giriş sahnesindeki göndermesine 1 dakika boyunca gülen elemanlar vardı benim izlediğim saloında. durup durup aklıma geldiğinde kıkırdadım ben de. senaristlere karakter ve senaryo derinliği ile deadpool'un zevzeklikleri konusunda çok giydirdim ama zekice espriler yaratma konusunda, götü boklu serisinin senaristlerinin şu iki deadpool filmini tekrar tekrar izleyip feyz alması gerekiyor. 10 yaş altına hitap eden esprilerin yerini, erişkinlere hitap eden ve bel altı olmayan esprilerin aldığını yakalamanın hazzı benim için gerçekten paha biçilemez.

    + filmin bitiminden sonra gösterilen, easter egg olabilecek ama aslında saf şakalara sahip birkaç sahne için bile bu film baştan sona izlenebilir. filmin özellikle ikinci yarısı boyunca yüzüm düşüktü benim ama bu son sahnelerle keyfim yerine gelmiş bir halde salonu terk ettim. film bittiği gibi salonu terk edenlerden olmayın, bir 5 dakika daha bekleyin. hayal kırıklığı yaşamayacağınıza eminim.

    genel olarak beğenmediğim ama 3. filmi vizyona girebilsin diye imkanlarım dahilinde para ödeyip sinemada tekrar izleyeceğim bir film olacak. filmde kullanılan ac/dc 'den kiliseli, ilahli, korkunçlu müziğe ve tabii ki deadpool'un hastası olduğu 'e kadar fena bir müzik kullanımı yok. kullanılan 2 şarkıyı aşağıya ekleyeyim. spoiler değil bunlar, zaten şarkıların kullanıldığı sahneler şarkılardan daha önemli.

    we belong

    you can't stop this motherfucker
    #94644 lake of the hell | 7 yıl önce
    8film