1. “ Bir ömre sığmayacak hayallerimiz vardı, asırlara meydan okuyan sevdalarımız. Karnımız aç, gözümüz toktu. İhtiyacımız olan sadece sevgi ve mutluluktu. Dağları deldik, çölleri ve denizleri aştık hatta ve hatta ölümü bile alt ettik. Arkadaşımıza sırtımızı dayadık mı dünyaya meydan okurduk. Kendi kendimize yenileceğimizi nereden bilebilirdik “ yaşlı adam sustu derin bir iç çekti ve gün batımına dikti gözlerini. Gün batımına daha dikkatli baktıkça gözünün önüne yitip giden hayalleri cesaret edipte yapamadığı pişmanlıkları geliyordu. Yaptığı şeylerden ise pişmanlık duymuyordu yine olsa yine yapardı. 68 yıllık hayatında tek bir amacı vardı o da sadece iyi bir insan olmaktı. Şimdiye kadar yaptıklarını yine olsa yine yapardı çünkü iyi bir insan olmak bunu gerektiriyordu. Aşık olduğu kadına bir arkadaşı aşık olunca onu sevdiğini söyleyememişti mesela. Ne zaman dış hep beraber dışarı çıksalar onlar el ele gezerken yaşlı adam 2 adım gerilerinden onları takip ediyordu. Her kavgalarına her mutluluklarına şahit oluyordu. Her kavga ettiklerinde kendine “ acaba benimle birlikte olsaydı bu kavgayı edermiydik “ diye soruyordu. Her mutlu anlarında “ acaba benimle daha mutlu olur muydu“ diye soruyordu. Yaşlı adam seçimini yapmıştı bir kere iyi bir insan olmak istiyordu ve kendi mutsuzluğunun üzerine başkalarının mutluluğunu inşa ediyordu. İyi bir insan olmak bunu gerektirirdi çünkü. İnsanlara yardım etmeyi severdi gönüllü olarak çalışmadığı başvuru yapmadığı sosyal yardım kuruluşu kalmamıştı. Lakin istisnasız her kurumda yozlaşmışlık görmüştü ve bu yüzden hiçbir kurumda uzun süre çalışmamıştı. Kendi imkanları ile sokak hayvanlarına yardıma muhtaç kim varsa genç, yaşlı, kadın, erkek demeden yardım etmişti. Kocasından dayak yiyen bir kadını kurtarmıştı mesela daha sonra kadının kocası onu bıçaklamıştı. Bir ay hastahane de yatmak zorunda kalmıştı ve hastahane de yatarken aklına gelen şey sokağında yaşayan köpekler aç kalıp kalmadığıydı. Komşunun oğlunun okul için bir şeye ihtiyacı olup olmadığıydı.

    Hastahanede yatarken bir gece oda arkadaşı hayatını kaybetmişti. Bir insanın hayatının nasıl da sönüp gittiğine ilk elden şahit olmuştu. O olayın etkisiyle melankolik bir havaya girmişti. O zamana kadar yapmış olduğu iyilikleri düşündü. Ansızın bir şey fark etti. Çoğunlukla, birisine yardım ettiği zaman o yardımın acısı bir şekilde kendisinden çıkıyordu. Mesela bir sokak çocuğunu kurtarmaya çalışıyordu o çocuğu yağmurlu bir gecede evine almıştı ona sıcak bir yemek ve yatak vermişti. Sabah olduğunda ise çocuk evde yoktu bir okula kitap almak için biriktirdiği para da ortada yoktu. Bunun gibi birçok şey yaşamıştı ama adamın hala umudu vardı ve insanlara yardım etmekten vazgeçmemişti. Bu gecenin üstünden yıllar sonra canından çok sevdiği bir arkadaşının intiharına engel olamadıktan sonra adam tükenmişti artık. Bir arpa tanesi kadar yol alabilmiş olsa tükenmeyecekti. Dahası insanlığa karşı umudunu kaybetmemiş olacaktı.

    O an yaşlı adamın yanında genç bir kız vardı. Genç kız da yaşlı adam gibi sadece iyi bir insan olmak istiyordu. Bir şekilde yaşlı adam ile yolları kesişmişti ve kız yaşlı adama hayran kalmıştı. Hayran kaldığı adamın ağzından böyle sözleri duymak kızı üzmüştü. O an yaşlı adamın hayatında neler yaşamış olabileceğini hayal etmeye çalışmıştı ama başaramamıştı. Yaşlı adamın hemen yanında o da oturuyordu. adamın bembeyaz saçlarına baktı saçlarının yaşlılıktan mı yoksa yaşadıkları yüzünden mi beyazladığını sordu kendine. Adamın yüzüne daha önce hiç olmadığı kadar dikkat emişti. Yaşlı adamın yüzü kırış kırıştı. Sigara içmekten bıyıkları sararmıştı. Gözlerinde sanki yaşamak istemiyormuş gibi bir bakış vardı. Yaşlı adamı biraz da olsa yüreklendirmek için “ benim hala umudum var, inanıyorum ki hep beraber bu gemiyi kurtarıp doğru limana demir atacağız “ dedi. Bu söylediğine gerçekten inanıyordu. Yaşlı adam genç kıza döndü gözlerinin büyüdüğünü fark etti. Yüzünde inancı gördü, büyümüş gözlerinde parıldayan bir şeyler vardı sanki. Yaşlı adam kızın bu sözlerinden etkilenmemişti onu etkileyen şey kızın inancıydı. Lakin hiçbir şey belli etmedi. Tekrar derin bir iç çekti genç kızın büyümüş gözlerine bakarak “ zaten bir umuttu insanı yaşatan, insan ekmek olmadan on gün, su olmadan 3 gün yaşayabilir ama umut olmadan 1 dakika yaşayamaz. Lakin gel gör ki içinde yaşadığımız gemi çoktan dibi görmüş. Bu gemide öyle büyük bir delik var ki Nuh’un gemisi olsa yine de batardı. “ dedi. Sustuktan sonra tekrar gün batımını izlemeye başladı yaşlı adam. Genç kız yaşlı adamın bu sözleri karşısında ne diyeceğini bilemedi. Sanki bildiği bütün kelimeleri unutmuştu. Kelimeler ile anlamlı bir söz kuramıyordu. İç güdüsel olarak soru sordu “ nedir o delik? “ adam cevap verdi “ aç gözlülük “ yaşlı adamın bu cevabından sonra kız da gün batımını izlemeye başladı. Beraber sessizce gün batımının tadını çıkardılar.
    #94430 biri beni silksin | 7 yıl önce
    0anket