memleketim kuru ayazı pistir, yakar. öğrenci şehri olarak ün yapmıştır. yaz kış porsuk çayı kenarındaki kafelerde oturup zaman öldüren üniversite gençliğiyle dolup taşar. gerçi artık o gençlik üniversite caddesindeki mekanlara kaydı, yeni yeni yerler açılmış, gençlik oralara takılıyor. bizim zamanımızda titanik 1 vardı adaların girişinde, sonra titanik 2 vardı yanında, onun yanında da titanik 3 vardı. bi de titanik 4 vardı onun yanında dememi bekliyonuz dimi, ı ıhh, titanik 4 taaa öbür ucundaydı adaların. köşe kafe vardı, bi de sılaya giderdik halay çekmeye. he ya, halay çekerdik kafede. oturmuş çayını yudumlarken birden bi halaylık türkü başlardı, dizilirdi insanlar; garsonlar falan da dahil olmak üzere. kılıçoğlu sineması vardı, herkes orda buluşurdu. önünde birbirini tanımayan ve birilerini bekleyen onlarca insan volta atardı. şimdi yerinde yeller esiyormuş, yıkmışlar. arı sineması vardı bi de, l şeklinde salonu olan tek sinema.. alışveriş merkezleri içinde sinema kültürü gelişip de sinemaları n tane salona bölmeye başladıklarında arı sineması da bölünmüştü ama bölme işlemini pek sağlıklı yapamamış amcalar. her film izleyişimde ya sırtım, ya belim, ya da boynum ağrıyarak çıkardım sinemadan. her salon birbirinden falsoydu.. hey gidi gidi