1. Askerde bölük astsubay odasında yazıcı olarak görev yapıyordum. Ankara Etimesgut Zırhlı birliklerin en rahatsız insanıydı bölük astsubayımız. Üste selam vermez astı tanımaz, elleri arkasında gün boyu dolaşır durur askeriyede ama görevini layıkıyla yapar. Usta birliğine teslim olduğumda ilk karşılaşmamızdan sonra karar vermiştim, bu adamdan uzak durmalıydım. Tabi askeriye de her şey öyle işlemiyor başka bir girdi de anlatacağım şekilde kendisi beni yazıcı olarak seçti.

    Şimdi ki gibi değil o zamanlar, telefon yasak. Ailenle, sevgilinle konuşmak istersen telefon kartı alıp ankesör sırası bekliyorsun. Daha askerliğimiz çok dedim anasını satayım onca ay burada ankesör sırası bekleyecek kadar eşek değilim, en iyisi cep telefonumu içeri sokayım dedim ve soktum. Cebimde gezdiriyor, tuvalette, koğuşta gizli gizli görüşüyordum herkesle. Gün geldi çattı bölüğe yeni gelecek acemi askerlerin bilgilerini sisteme giriyorum, kitlenmişim bilgisayara takır tukur yazarken bir anda telefonum çaldı ama sessizde, bacağımı yaslamışım masaya tirtir titriyor şerefsiz. Arayana ayrı sövüyorum kendime ayrı. Ankara kışında ter atıyor vücudum. Komutan hemen arkamdaki masada sessizliğini koruyor. O anki salaklığım ile ritim tutmaya başladım, ellerimi masaya vurup arap şükrü gibi darbuka çalmaya başladım, ağzımla mırıldanmalar derken hafif kafamı çevirip arkaya baktım. Komutanla göz göze geldik, ruhumu tam teslim ederken tutup geri içime soktum.

    Bana baktı, o ses telefondan mı geliyor? dedi. he götüm telefondan geliyor al bak burada demedim tabi. İnkar ettim yok komutanım valla telefonum yok falan dedim ama yer mi lan asker adam bu yalanı, benim gibi kaç tanesi geçmiş elinden. Yemiş gibi yaptı, tamam dedi ve odasından çıktı. Aradan bir kaç gün geçti nöbet değişimi yapıyoruz, nöbete gelen arkadaşlar verdi kötü haberi, *** başçavuş bugün nönetçi herkesi odasına bekliyor, kimse koğuşlara girmesin, arama yapacak. Telefonu koğuş deposunda yorganların arasına sıkıştırıp gittik odasına. Sırası ile isimleri sayıyor, *** çıkar telefonu, yok komutanım. *** çıkar telefonu, yok komutanım diye diye geçiyor sıra, herkes inkar ediyor.

    Sıra bana geldi, anvene telefonu çıkar dedi. Komutanım telefonum yok dedim, nerede diye sordu, evde abime bıraktım komutanım dedim. Numarasını ver abini arayacağım ve senin telefonundan beni aramasını söyleyeceğim dedi. Ruhumu bu sefer teslim ettim. Daha çıkar yolum kalmadı, komutan şah çekti ben mat olmayı bekliyorum. Çaresizce numarayı verdim, oda da herkes bizi izliyor, tsubasa gole giderken kaleci ile göz göze gelir ve ağır çekim sahneler yaşanır ya, heh işte komutanla öyleyiz. Numarayı çevirdi, sesi hoparlöre verdi. Telefon çaldıkça gelecek ömrümden -10 yıl azalıyordu, bir telefon ne kadar uzun çalabilir ki?

    En sonunda hat düşmedi ve kapandı telefon. Derin bir nefes aldım, kendimi topladım tamam olum yırttın bu işten sakin ol kuyruğu dik tut dedim. Aklımda ise ya abim geri dönüp beni aramışsınız diye sorarsa diye senaryolar var. Neyse ki olmadı ve kısa bir nasihat ve tehditten sonra serbest bırakıldık. Kafa selamı verdim odanın kapısını açtım, komutanın gözünden kaybolduğum an en yakın ankesöre koşup abimi aradım. Telefonu açtı, dedim böyle böyle bir durum var kim ararsa arasın yabancı numarayı açma. Sonra dedim, yahu sen neden bu numarayı açmadın? whatsapp den ekledim tipine baktım, güven vermediği için açmadım dedi.

    Dalgınlık ve hayatımdaki bütün şansımı kullandığım bir akşam böyle geçti.
    #257967 anvene | 4 yıl önce
    0anket