1. ile uğraşırken bir yandan da kahve içmekteyimdir. "tamam ya bu iyi oldu" deyip kahvemden bir yudum alacakken, aslında bardağın mürekkep bardğı olduğunu son anda fark etmişimdir...

    az daha lıkır lıkır içecektim mürekkebi...
    #284936 bachophile | 2 yıl önce
    0anket 
  2. kişiye özel başlık talebini hakikaten de başlığı için oluşturmak.

    eved, bu aptallığımdan dolayı moderasyondan özür diliyorum. gülünüz geçiniz efenim.
    #281704 laz ziya | 2 yıl önce
    0anket 
  3. uzunca bir yazı olacak çayınızı kahvenizi biranızı sigaranızı alın ...


    bugün benim gibi ebike'cı bir abimle sözleştik. buluşup bir iki bira içip muhabbet edeceğiz maksat o. isten eve gelirken yolda aradı. servisteyim dedim . o da akşam buluşmanın iptal olabileceğini bir işi çıktığını ve erken biterse geleceğini söyledi. tamam dedim ben de tek turlarım dışarıda olacağım ona göre haberleşiriz dedim

    Eve geldim üstümü değiştirdim. yemek yedikten sonra biraz sineklenip bisikleti aldım . freebagime cuzdan telefon zippo sigara vs. doldurup çıktım evden.

    her zaman ki gibi bisiklet yolundan kampüs içinden geçtim yolda aradı. abim benim işim bitti mekana geçelim dedi. tamam dedim . 15 dk sonra mekanda buluştuk. sohbet vs. derken bir saat boyunca oturduk. birer bira içtik bisikletleri de gözümüzün önüne parkettik. sonra mekandan ayrıldık. o önde ben arkada ulus caddesinde ayrıldık o eve gitti. ben biraz daha turlamak istedim.
    yine geldiğim yoldan kampus içinden yokuş aşağı saldım gidiyorum .daha sonra üniversite Caddesinden bisiklet yoluna devam. neticede eve vardım.

    kapıda gençten bir çocuk vardı. dedim anahtarın yoksa açayım. tam o esnada freebagime baktım. fermuar ağzına kadar açıktı. dedim sıçtık..

    bakıyorum cüzdan yok. çocuk da bekliyor... dedim cüzdan yok ben gittim..

    zippo ve sigara duruyor. anahtarlar da. gözlük kabı da duruyor ama cüzdan yok....
    güya gideceğim 10 km yaptığım yol boyunca yollara bakarak cüzdan arayacağım ..

    seve seve olmasa da maalesef yaptım. tüm gezdiğim sokakları hatırladığım kadarıyla turladım...

    sonra üniversite güvenliğine sordum. telsizle sordu o da ama cüzdan bulunmamış. karakol a git dedi. gittim onlara da sordum yine yok...

    yine indiğim üniversite yokuşundan inerek bir umut bakına bakına geldim yollara... tam durağın karşısındaki pastaneye sordum. yok bizim cüzdan... sıçtın mavisi her yer.... kredi kartları, kimlik, isyeri pasosu, spor salonu kartı, tümü gitti....

    çaresiz eve geldim... bisikleti aşağıda bırakıp dur bir eve bakayım dedim... görünürde yok...

    sonra indim bir sigara yaktım sokakta... karşıdaki tekele sordum... ona da cüzdan getiren olmamış...

    çaresiz eve geldim. artık kartları iptal ettiririm falan diye düşünürken pantolonun cebine bir baktım...

    cüzdan oradaydı.

    sonuç 27 km yol...


    strava.app.link/...

    işin kötüsü ben kasada cüzdanı çıkardım diye hatırlıyorum... halüsinasyon görüyor olmam mı daha kötü... cüzdanın yanımda olduğuna kendimi inandırmam mı bilemedim..
    #277376 opethian | 3 yıl önce (  3 yıl önce)
    0anket 
  4. Belarus'ta çalıstığım dönem, iğrenç bir mesai gününün sonunda, eve dönerken metro gişesindeki kadına cebimden çıkardığım jetonu uzatıp ağdalı türk aksanına sahip tarzan rusçamla "lütfen bir jeton" dediğimde doğal olarak boş bakışlarla beni süzen kadına içimden niye beni anlamıyor yaaa diye söverken sanki kadın sağırmış gibi jetonu sallayıp daha yüksek sesle "lütfen bir jeton verir misiniz" diye ikinciye sormak ve tam o esnada aslında jetonum olduğunu anlamak. özür dileyip utançtan kıpkırmızı suratla turnikeye yönelmek...
    #266771 aigai | 4 yıl önce
    0anket 
  5. biraz önce bu listeye bir yenisini daha ekledim, şöyle;

    bir ressamla ilgili yazılar arıyorum, muhtelif platformlara baktım millet neler yazmış diye,
    sonra dedim ki bir de kulzos'a bakayım var mıdır ki?
    açtım bir iki tane var, okudum, sonra en alttaki girdi bayağı dolu, resimler örnekler falan, çok beğendim, favoriye atayım da kaybetmeyeyim dedim.
    baktım tıklayamıyorum, ne oldu falan, girdiyi ben yazmışım iyi mi?
    hiç hatırlamıyorum cidden. yazdığımı falan değil ha, ressamı da yani..
    yaşlandım anasını satayım.
    #266157 la campanella | 4 yıl önce
    0anket 
  6. 5-6 sene önce, şişedeki suyu temiz su zannedip, kalorifer peteği suyu içmiştim.

    şişeyi kafaya diktikten sonra da "ulan ne kireçli suymuş" diye serzenişte bulunup birkaç saniye süren nden sonra acı gerçeği anlamıştım...

    o günden sonra da başıboş şişelerden su içmeyi bıraktım.
    #266039 kerem | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0anket 
  7. ceviz kabını kafama diktim 15 dakika önce. şimdi de ceviz alcam diye çay kupasına elimi soktum.
    #266032 son kurtadam | 4 yıl önce
    0anket 
  8. İlkokuldayken ilkokul öğretmenime bazen yanlışlıkla "baba" derdim.

    Bunun daha aptalcası şu; bir keresinde annemle babama bişi demek için salona gittim. Anneme bakıp "baba" babama bakıp "anne" demiştim.
    #262226 albaykus | 4 yıl önce
    0anket 
  9. Beykoz'dan Üsküdar'a geçmek için sabah saatlerinde evden çıktım. 2 alternatif yol var; ya sahilden gidip Çengelköy-beylerbeyi trafiğine bodoslama gireceğim ya da Kavacık'tan Tem'e bağlanıp sürpriz bir trafik yoksa Altunizade'den Üsküdar'a ineceğim.

    Arabaya bindim, trafiği kontrol etmek o an zor geldiği için navigasyonu açtım dedim nasıl olsa en kestirme yola sokar beni götüm götüm giderim. Kavacık yoluna soktu navigasyon, dedim herhalde tem'den gidicez. Günün planı, radyo ve sabah mahmurluğu derken bir anda kendimi FSM köprüsünde buldum, ulan dedim üsküdar avrupa yakasına taşındı da benim mi haberim yok.

    Navigasyonun nereye götürdüğünü bakmak için kontrol ettiğimde şununla karşılaştım.

    Aynı kıtada birbirinin dibinde olan 2 ilçe arasındaki seyahatimde 2 kez kıta değiştirerek kendi aptallığımın çıtasını yükseltmiş bulundum.
    #262222 anvene | 4 yıl önce
    2anket 
  10. Bir arkadaşım, dışarda arkadaşlarıyla rakı içtiken sonra evine gitmek için motoruna biner. Trafik lambalarında kırmızı ışığın yandığı sırada tam durmak üzereyken aniden kendini yerde bulur. Hayır kaza falan değil tabi ki. Sevgili şapşal ayağını yere koymayı unutur.
    Ama kafası kim bilir nasıl güzel

    Not: Bir arkadaş, ben değilim.
    #261453 kaskfirlatankiz | 4 yıl önce
    0anket 
  11. Evden çalışma düzeninde, sabah saçımı yapıp hazırlanıp, geceliği çıkartmayı unutmuş olmam. (Gecelik rengi kırmızı/saten) teşekkürler.
    #261288 verdmin | 4 yıl önce
    0anket 
  12. Konser için arkadaşla sözleşip yanlış tarihte konser alanına gitmek.

    Bilgisayarda porno açıp uyuyakalmak sabahında valideye yakalanmak.

    Kırmızı ışığı görmeyip artççıyla beraber trafiğe dalmak ve arkada fren yapan arabanın farının sıcaklığını götümde hissetmek.

    Lise birinci sınıfta 3 hafta boyunca yanlış sınıfa/şubeye gitmek(yoklamada ismim okunmamasına rağmen ortam için direttim sonradan ortaya çıktı durum).

    Ocakta kızartma unutup mutfağı yakmak.

    Bilgisayarın voltaj düğmesini açma kapama düğmesi sanıp bilgisayarı patlatmak.



    #261287 isthatnotokey | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    2anket 
  13. saç kurutma makinesini fişe takıp bir süre bekledim. ısınsın diye.
    #261276 cassiopeia | 4 yıl önce
    3anket 
  14. bence bu başlık kişisel başlığım olarak bana zimmetlenmeli.

    mağusa'da yaşıyorum. buradaki plajlarda caretta carettaların yumurtlama alanları var. biz de akademisyen ve öğrencilerden müteşekkil bir grup olarak, sabah 5-6 gibi plajlara damlıyoruz, yeni yuva yapılmış mı tespit edip işaretliyoruz, köpekler insanlar vs zarar veremesin diye tel çekiyoruz yuvalara, yavrular çıkmaya başladıklarında da güvenle suya ulaşmalarını sağlamaya çalışacağız. bu arada bazen de ağlara dolanıp boğulmuş kaplumbağa ölülerine rastlıyoruz. rahmetliler pek bir kötü kokuyorlar.

    neyse efenim geçen gün yine bir plaj devriyesi esnasında kötü bir koku geldi burnuma: "arkadaşlar ne koktu ya?" diye sordum. bi tanesi böyle hafif gergin "kaplumbağa ölüsü vardır bir yerlerde" dedi. ben "yok kaplumbağa gibi değil, farklı bir koku" dedim. başka bir arkadaş "yok yok, kaplumbağadır kaplumbağa" diye ısrar etti. ben "yok ya, başka bir şey, ne ola ki" diye etrafı araştırarak ve söylenmemi sürdürerek koklaya koklaya yoluma devam ettim ve 5 dakika kadar sonra idrak ettimki kokan bizim hocaymış. millet anlamış da, hocaya çaktırmadan bana açıklamaya çalışmışlar ama işte ben, büyük deha, anlayana kadar ohhooohoooo.

    bu sabah da plajda kötü bir koku geldi, "arkadaşlar bir şey koktu" dedim, hoca "bu defa valla ben değilim" diye bastı kahkahayı, "hanımefendi rahatsız olmasın diye yıkandım da geldim bu sabah" dedi. "isabet olmuş" dedim ben de. övgü bekliyor bir de. "doğru konuş bi daha koşuya götürmem seni" dedi. plaj devriyelerinden sonra koşuyoruz da düzenli. sustum ben de, napim. böyle de enseye şaplak bir ortam işte.
    #259486 istenc | 4 yıl önce
    0anket 
  15. Askerde bölük astsubay odasında yazıcı olarak görev yapıyordum. Ankara Etimesgut Zırhlı birliklerin en rahatsız insanıydı bölük astsubayımız. Üste selam vermez astı tanımaz, elleri arkasında gün boyu dolaşır durur askeriyede ama görevini layıkıyla yapar. Usta birliğine teslim olduğumda ilk karşılaşmamızdan sonra karar vermiştim, bu adamdan uzak durmalıydım. Tabi askeriye de her şey öyle işlemiyor başka bir girdi de anlatacağım şekilde kendisi beni yazıcı olarak seçti.

    Şimdi ki gibi değil o zamanlar, telefon yasak. Ailenle, sevgilinle konuşmak istersen telefon kartı alıp ankesör sırası bekliyorsun. Daha askerliğimiz çok dedim anasını satayım onca ay burada ankesör sırası bekleyecek kadar eşek değilim, en iyisi cep telefonumu içeri sokayım dedim ve soktum. Cebimde gezdiriyor, tuvalette, koğuşta gizli gizli görüşüyordum herkesle. Gün geldi çattı bölüğe yeni gelecek acemi askerlerin bilgilerini sisteme giriyorum, kitlenmişim bilgisayara takır tukur yazarken bir anda telefonum çaldı ama sessizde, bacağımı yaslamışım masaya tirtir titriyor şerefsiz. Arayana ayrı sövüyorum kendime ayrı. Ankara kışında ter atıyor vücudum. Komutan hemen arkamdaki masada sessizliğini koruyor. O anki salaklığım ile ritim tutmaya başladım, ellerimi masaya vurup arap şükrü gibi darbuka çalmaya başladım, ağzımla mırıldanmalar derken hafif kafamı çevirip arkaya baktım. Komutanla göz göze geldik, ruhumu tam teslim ederken tutup geri içime soktum.

    Bana baktı, o ses telefondan mı geliyor? dedi. he götüm telefondan geliyor al bak burada demedim tabi. İnkar ettim yok komutanım valla telefonum yok falan dedim ama yer mi lan asker adam bu yalanı, benim gibi kaç tanesi geçmiş elinden. Yemiş gibi yaptı, tamam dedi ve odasından çıktı. Aradan bir kaç gün geçti nöbet değişimi yapıyoruz, nöbete gelen arkadaşlar verdi kötü haberi, *** başçavuş bugün nönetçi herkesi odasına bekliyor, kimse koğuşlara girmesin, arama yapacak. Telefonu koğuş deposunda yorganların arasına sıkıştırıp gittik odasına. Sırası ile isimleri sayıyor, *** çıkar telefonu, yok komutanım. *** çıkar telefonu, yok komutanım diye diye geçiyor sıra, herkes inkar ediyor.

    Sıra bana geldi, anvene telefonu çıkar dedi. Komutanım telefonum yok dedim, nerede diye sordu, evde abime bıraktım komutanım dedim. Numarasını ver abini arayacağım ve senin telefonundan beni aramasını söyleyeceğim dedi. Ruhumu bu sefer teslim ettim. Daha çıkar yolum kalmadı, komutan şah çekti ben mat olmayı bekliyorum. Çaresizce numarayı verdim, oda da herkes bizi izliyor, tsubasa gole giderken kaleci ile göz göze gelir ve ağır çekim sahneler yaşanır ya, heh işte komutanla öyleyiz. Numarayı çevirdi, sesi hoparlöre verdi. Telefon çaldıkça gelecek ömrümden -10 yıl azalıyordu, bir telefon ne kadar uzun çalabilir ki?

    En sonunda hat düşmedi ve kapandı telefon. Derin bir nefes aldım, kendimi topladım tamam olum yırttın bu işten sakin ol kuyruğu dik tut dedim. Aklımda ise ya abim geri dönüp beni aramışsınız diye sorarsa diye senaryolar var. Neyse ki olmadı ve kısa bir nasihat ve tehditten sonra serbest bırakıldık. Kafa selamı verdim odanın kapısını açtım, komutanın gözünden kaybolduğum an en yakın ankesöre koşup abimi aradım. Telefonu açtı, dedim böyle böyle bir durum var kim ararsa arasın yabancı numarayı açma. Sonra dedim, yahu sen neden bu numarayı açmadın? whatsapp den ekledim tipine baktım, güven vermediği için açmadım dedi.

    Dalgınlık ve hayatımdaki bütün şansımı kullandığım bir akşam böyle geçti.
    #257967 anvene | 4 yıl önce
    0anket 
  16. en aptalcası sayılmaz bende daha ne dalgınlıklar var ama en son yaptığım aptalca dalgınlık şöyle: bilgisayarıma kulaklık bağlı. evde tek olmadığım için, içeride televizyon müzik falan açık olunca, çevirdiğim diziyi duymak bazen zorlaşıyor. o yüzden hep kulaklıkla çalışıyorum.

    bugün de kolum tutuk olduğu için telefonuma kulaklık taktım, telefonu elimle kulakta tutmak ağrı yapıyor çünkü. neyse, kalktım mutfaktan kahve aldım, işimin başına tekrar oturdum. kulaklığı taktım ve işime koyuldum tekrar. player'da play'e bastım...

    baktım anaaa görüntü oyunuyor ama ses yok. allah allah dedim. player'ın sesini kontrol ettim, açık. bilgisayarın sesini kontrol ettim, açık. başka bir dosya açıp oynatayım dedim, yine görüntü var ses yok. player'ı kapatıp açtım, ıh-ıh yok olmuyor. bilgisayarı açıp kapattım yine olmuyor. demin çalışan şey neden şimdi çalışmıyor? zaten sabahtan beri de apple music uygulamam çöküp duruyor. diğer player'larda denedim. hala ses yok.

    başladım teknoloji tanrısına küfretmeye. bir yandan sinirden ter döküyorum şıpır şıpır. plan yapıyorum. olmazsa eski bilgisayara geçerim. akşama yetişecek iş var çünkü. google'a yazıyorum forumlarda benzer bir şikayet var mıdır diye.

    sonradan fark ettim ki, bilgisayarın kulaklığı diye telefonunkini takmışım. tabii forumlarda benzer şikayet bulamam. hiç kimse bu kadar şapşal değil çünkü...
    #257961 lachattenoire | 4 yıl önce
    9anket 
  17. yani aslında bu yazacağım şeye dalgınlık denemez, yapılmış en aptalca mallık falan daha uygun bir başlık olabilirdi.

    olay olalı birkaç ay oldu. canım umu yeni almışım, evimin önüne güzelce park etmişim. kıbrıs'ta millet rahat, arabalarını kısa süreli bir yere gidecekleri zaman kitlemeyenler falan var. millette ne cesaret var diye düşünüyorum ve ben on saniyeliğine uzaklaşacak da olsam kitliyorum arabamı, türkiye'den gelmiş biri olarak. neyse bir gün çıktım evden gittim arabaya, aa ben de kitlememişim arabayı, kapı açık. "hemen de uyum sağladım hehe" diye gülerek girdim oturdum arabaya; ama anahtar kontağa girmiyor. hay allah, itelerim itelerim girmez. ben uğraşırken adamın biri camımı tıklattı, açtım kapıyı "hayırdır, bir sorun mu var?" diye sordu. yardımı bulunca hemen atladım "anahtarı sokamıyorum, neden anlamadım". adam cebinden bir anahtar çıkarıp uzattı "bi de bunu deneyin isterseniz?" diye güldü. meğer kendi arabam diye adamın arabasına binmişim, ha bi gayret anahtar zorluyorum içeride. iyi ki bi yerine bişe yapmadım arabanın.
    #257766 istenc | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    4anket 
  18. önümde hem bilgisayar hem kitap açık olduğu zaman ikide bir kitabın sayfasını mouse ile geçmeye çalışıyorum.
    #253011 cassiopeia | 4 yıl önce
    4anket 
  19. baro başkanıyla mesajlaşırken "sen nasılsın" yazmak istedim; ama bunu autocorrect "sen malsın" olarak düzeltme gereği duydu. beynimdeki autocorrect de "sen malsın"ı "sen nasılsın" olarak tekrar düzeltince "sen malsın" yazılı mesaj baro başkanına gitti. adam "hayırdır bu mesaj" diyene kadar yediğim haltı fark etmedim de, çok eminim ne yazdığımdan. neyse ki başkan rahat bir insandı, anlayışla karşıladı beyinsiz oluşumu.
    #249618 istenc | 4 yıl önce
    2anket 
  20. Yemeğe maydanoz yerine KİŞNİŞ koymamdır. Gerisini anlatmak istemiyorum.
    O güzel kuru dolmamdan gitmeyen ağır kişniş kokusu....
    Imörcınsi: arkadaşlar iki ot da çok benziyor dikkat edelim, koklayalım.
    #249589 verdmin | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    1anket 
  21. Arkadaşlarımın yaşadığı en şahane mesleki dalgınlık örneklerini sıraladım:

    1. duruşmaya geç kalınması neticesinde aceleyle duruşma salonuna dalınması, karşı taraf vekilinin (davalı vekili) gelmemesi, davanın kazanılıp duruşmadan çıkılması, patron avukat aranarak müjdenin verilmesi, kaybedilmesi muhakkak olan davanın kazanılmasının ofisçe coşkulu şekilde kutlanması, hoplanması, zıplanması, ofise gidip de duruşma tutanağı alıcı gözle okununca acı gerçeğin ortaya çıkması, yanlış duruşmaya girildiğinin anlaşılması. (patronu gülüp geçmişti.) hani diyeceksiniz, o dosyanın tarafları neredeymiş. bazı davalarda taraflar anlaşınca duruşmaya her iki taraf da gitmez, böylece dava takipsiz bırakılır ve dosya işlemden kaldırılır. arkadaş tam da böyle bir dosyanın duruşmasına girmiş, sonradan o işle bayağı bir uğraşmışlardı. tam nasıl çözmüşlerdi hatırlamıyorum.

    2. Yanlış dosyanın temyiZ hakkından feragat edilmesi. bu çok acı olaydı bak. (kovuldu haklı olarak)

    3. Ümraniye'deki esas dosyasından talimatla bakırköy'de hacze çıkacak arkadaşın talimat evrakı yerine komple dosyayı alıp bakırköy'e götürmesi, Yetmez gibi Bir de müdürün önüne koyması ve kaç köşesi olduğu belirsiz jetonunun anca o an düşmesi. Neyse ki icra müdürü babacan çıkmış da "al dosyayı ümraniye'ye götür" diye geri yollamış bizim zekiyi. Yoksa meslekten ihraca kadar yolu olan bir mallık bu yani.

    Bunların hepsi ankara hukuk mezunu. İkisi zengin koca bulup evlendiler, çalışmayı bıraktılar. Büyük isabet oldu bence. Diğeri erkek olduğu için mesleğe devam ediyordur sanıyorum.

    Benim büyük bir mesleki dalgınlığım olmamışsa da başka süper mallıklarım var. Yazıcam bir ara.
    #247468 istenc | 4 yıl önce
    0anket 
  22. Sene 1992, en erken yani, serçemiz vardı 92 model oradan yani, göcekten eve dönüyoruz, babam balık tutalım dedi, böyle balıkçı barınağı gibi bir yer, durduk oltamızı çıkardık sallıyoruz, bir ara sıra bana geldi bir salladım kurşun ile beraber bir şey daha gidiyor, babam anahtarı da attın galiba dedi, baktım anahtar yok, güldük eğlendik (çok saçmaymış), eve minibüs ile döndük diğer haftasonu geldik aldık arabayı. İncacık çocuğa araba anahtarı verilir mi hiç... Tecrübe işte, arabanın anahtarlarını çoluk çocuğa vermiyorum mesela...

    Not: anlamayan olur belki dalgınlığı yapan babamdı.
    #246295 sekeseke | 4 yıl önce
    0anket 
  23. insanlar nasıl telefonlarını denize falan düşürüyor hiç anlamıyorum dediğim anda telefonumu uçurumdan aşağı düşürmem/atmam. Ve gecenin bir vakti, korkuluk demirlerinden geçmeye çalışıp hayır alacağım o telefonu yedirmem demem. Ertesi gün tekrar aynı lokasyona gidip telefonu almaya çalışmamız. Ve bu lokasyona tekrar parmak arası terlikle gitmem.
    #246292 verdmin | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0anket 
  24. Bir yenisini eklediğim başlık.

    geçenlerde sanatçı bir müşterimin sayfasını düzenliyorum, artık satışa açılacak falan, önemli yani haliyle.
    işte kendi minimalist tarzına göre sayfa düzeni falan yaptım, alt metni sonra detaylandırırım diye hızlı hızlı doldurdum, sonra da unutmuşum. bir daha da bakmayınca öyle yayınlamışım? dün gece yarısı kadın mesaj attı bu ne lan diye; işte buyrun.
    i.ibb.co/...
    #246283 la campanella | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    7anket 
  25. yorucu bir haftanın sonunda sersem bir şekilde eve gelip -tüm haftayı geride bırakacak arınmanın acelesiyle- elime asetonu alıp makyaj temizleme pamuğuna döküp bir güzel gözümü ovuştura ovuştura maskarayı çıkarmaya çalışmam.

    işin daha tuhafı "bu neden böyle gözümü yakıyor" deyip pamuğu iyice bastıra bastıra kirpiklerime sürmem ve çıkmadıkça nedenini sorgulamaya devam etmem. neyse ki keskin kokusu burnuma teşrif etti de eylemi herhangi bir zarar görmeden sona erdirdim.
    #242287 carmen | 4 yıl önce
    2anket