1. öncesi:



    Rosalie, bütün gün sabırsızlıkla Antoine’ın dönüşünü bekledi. Antoine sayesinde hem ilk defa aşk denen gizemli ülkeye adımını atmış, hem de bir hanımefendi olmaya ilk adımını atmıştı. Antoine’ın kendisine olan sevgisinin azalmaması için de işlerini aksatmamak için çaba harcamıştı. İlk başta sadece hizmet etmek zorunda olduğu için evin işlerine bakıyorken, şimdi sevdiği adam döndüğünde ona düzenli ve güzel görünen bir ev göstermek için çalışıyordu. Bu durum baş hizmetçi Carmen’in de dikkatini çekmiş ama efendisi gelene kadar sessiz kalmasının iyi olacağını düşündüğünden Rosalie’ye pek bir şey belli etmemişti.

    Nihayet akşam olduğunda tüm hizmetçi kadrosu arabasından inen Antoine’ı karşılamak için kapıya dizildi. Antoine içeri girerken Rosalie’nin önlüğünü gizlice çekti ve bıraktı. Rosalie mesajı almıştı. Akşam yemeğinden sonra müzik odasında buluşacaklardı. İçi içine sığmıyordu.

    Antoine akşam yemeği yerken, Rosalie, odasında dört dönüyordu. Nihayet hizmetçilerin masayı toplaması gerektiği anlamına gelen zili çaldı Antoine ve müzik odasına gitti. Rosalie de odasından çıkıp müzik odasına gitti.

    Rosalie, kapıyı açtığında Antoine yine doğaçlama bir şeyler çalıyordu. Antoine, Rosalie’nin geldiğini görünce “Güzel haberlerim var. Marchand, sana ders vermeyi kabul etti. Ama sırrımızı saklamak için epey bir oyun oynamam gerekecek.” dedi, klavseni çalmaya devam ederken. Rosalie sevinçten ne yapacağını bilmiyordu. Efendisinin yanına çömelip klavseni dinlemeye başladı.

    “Bu arada adın ne senin?”

    “Rosalie...”

    “Rosalie demek... Ne güzel bir isim...”

    Antoine klavseni çalmayı bıraktı ve odadaki kanepeye uzandı. Rosalie de yanına gidip yanına çömeldi ve kollarıyla Antoine’ı sardı. Uzun bir süre öyle kaldılar.

    Sonra, nedense, Rosalie içinde tuhaf bir şey hissetti. İlk defa böyle bir hisse kapılmıştı. Ayağa kalktı ve eğilerek dudaklarını Antoine’ın dudaklarına yapıştırdı. Uzun bir süre birbirlerini öpüp koklaştılar. Ta ki Rosalie’nin eli Antoine’ın vücudunun alt bölgelerine gidene kadar...

    “Ne yapıyorsun?!”

    “Yapmayacak mıyız?”

    “Hayır! Sen delirdin mi? Evli değiliz henüz.”

    “Ama evlenmeyecek miyiz?”

    “Bilmiyorum...”

    “Olsun... Yine de seninle bir olmak istiyorum.”

    “Olmaz! Evlenmediğim kişiyle tek vücut olmam ben! Hem sen Tanrı’ya inanmıyor musun? Böyle bir şey yapmamızın günah olduğunu bilmiyor musun?”

    “Ama soylular çok kafaya takmıyorlar böyle şeyleri.”

    “Ben Tanrı’yı seven ve Tanrı’dan korkan biriyim Rosalie. Keşke sen de öyle olsaydın. Şu an tiksindiğim Versailles kadınlarından çok da farkın kalmadı. Onlar da senin gibi evliliğe önem vermiyor. Zevklerinin ve arzularının peşinde koşuyorlar. Bugüne kadar neden evlenmedim zannediyorsun?”

    “Özür dilerim... Ben seni mutlu etmek istemiştim...”

    “Özür dilemesi gereken benim. Sadece güzel yüzünden ötürü seni aradığım aşk zannetmiştim. Ama soylu ya da serf arasında çok da fark yokmuş. Senin sayende anladım. Anlaşılan o ki, en başından beri ikimizi de bir hataya sürüklemişim.”

    Rosalie, ağlamaya başladı. Koşarak müzik odasından çıktı ve odasına gitti. Antoine da Tanrı’dan merhamet dilenmek için dua odasının yolunu tuttu.

    İkisi için de zor bir gece olacaktı. Antoine “Bir dahaki sefer aynı hatayı yapmam umarım” diye yatağının üzerinde düşünürken uyuyakaldı. Ama Rosalie’yi uyku tutmuyordu. Gündüz, belki de dünyadaki en mutlu insandı. Ama bu mutluluğu saman alevinden bile kısa sürmüştü. Artık bu evde kalamazdı. Ama başka hangi efendi ona Antoine kadar iyi davranacaktı ki? Buradaki herkes Antoine’ın aile üyesi gibiydi. Hizmetçiler Antoine’ı gerçekten sevdikleri için saygıda kusur etmiyorlardı. Ama diğer efendilerin hizmetçileri türlü işkenceler sebebiyle saygı duymak zorunda kalıyorlardı.

    Rosalie, bir yol bulamayacağına emin oldu. Geceliğini değiştirmeden ormana gitti ve kendisini gölün sularına bıraktı.

    Sabah olduğunda, hizmetçiler uyanan efendilerini karşılamak için sıraya girdiler. Ama Rosalie ne odasındaydı, ne de hizmetçilerin yanına gelmişti. Antoine odasından çıktı ve aşağı indi. Hizmetçilere bakarken Rosalie’nin aralarında olmadığını gördü.

    “Carmen, bir kaçağımız var galiba?”

    “Evet Monsieur... Rosalie’yi bu sabah bulamadık.”

    “Peki...”

    “Kaçıp gitti demek...” diye düşündü içinden. Kimse onun intihar ettiğinden şüphelenmediğinden onu aramak da kimsenin aklına gelmedi.



    _____________________________

    devam edecek.
    7anket