1. Borderline kişilik bozukluğu olarak bilinir. Dilimize sınırda kişilik bozukluğu olarak geçmiştir. Tabii ki yaşayan için daha zor bir tecrübe olsa da, çevresindekiler için de yıkıcı etkileri vardır. Uzun zaman şizofreninin sınırı olarak kabul edilmiş, daha sonraları ise kişilik bozukluğu sınıfına dahil edilmiştir. Bipolar ile ayrıldığı nokta duyguların çok daha hızlı bir şekilde değişime uğrayabilmesidir.

    Borderline kişilik bozukluğu olan insanlarda klasik tabirle gri düşünce yoktur. Ya beyaz ya siyahtır. Yani bir şey ya iyi ya kötü, ya faydalı ya zararlı, ya sevgi ya nefret, vb. düşüncelerle sınırlanmış ve ikiye ayrılmıştır. Terk edilmekten ve yalnız kalmaktan inanılmaz korkarlar. Bu terk edilmenin bir kuruntu veya gerçek olması onlar için ayırt edilemez. Karşılarındaki potansiyel terk ediciyi cezalandırmak için farklı şeyler yapabilir ve kendilerine zarar verebilirler.

    Duygusal ilişkilerde kendilerine göre mantıklı sebeplerle sürekli ayrılmayı isterler. Fakat bu onlar için bir testtir. Aslında yalnız kalmamak için sessiz bir çığlık gibi onaylanmayı ve terk edilmemeyi isterler. Bazen sevdiklerini göklere çıkartırken bir anda yerin dibine sokabilirler. Öfke ve kıskançlık krizleri yaşama olasılıkları yüksektir. Duygusal ilişkileri bittiğinde kopmak konusunda sorun yaşarlar. Ne senle ne sensiz bir hayat istemiyorum gibi çelişkili bir düşünce yapısına sahiptirler.

    Kontrolsüz davranışlar sergileyebilirler. Aşırı derecede alışveriş yapma, yüksek hızda araba kullanma, korunmasız ve rasgele cinsel ilişki, sonunu hesaplamadan kendini tehlikeye atma, madde bağımlılığı vb. kontrolsüz eylemler yapabilirler.

    Doyumsuzlardır. Bu, herhangi bir davranış veya duygusal bakımdan olabilir. Sürekli kendilerini bomboş ve ilgi görmeyen biri olarak görürler. Duygusal bakımdan açlardır. Çünkü doymak bilmeyen bir sevgi arayışları vardır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.

    Sebepleri ise çoğu bulguda çocukluk dönemlerindeki travmalarla ilişkilendirilmiştir. Bunlar cinsel taciz, ayrılan anne baba veya bir yakının kaybı gibi durumlar olabilir. Tabii ki çevresel ve genetik faktörler de çoğu hastalıkta olduğu gibi etkilidir.

    Tedavisi, genelde ilaç ve psikoterapi ile yapılır. İlaç kullanımı dürtüleri kontrol altına almak ve depresyon gibi ilaç tedavisi gereken durumlarda kullanılır. Psikoterapide ise farklı bakış açıları sunularak davranışlarının kontrol altında tutulmasına yardımcı olur.

    Not: Ben doktor değilim. Sadece edindiğim tecrübeleri ve okuduklarımı paylaşıyorum. Sonra benim gibi apışıp kalmayın “Bu ne lan böyle” demeyin diye.
    #126403 rekoba | 6 yıl önce
    0hastalık