ilk söylendiğinde veya duyulduğunda bir hava yolu firmasının adıymış gibi geliyor insana ama değil efendim. bir tür kişilik bozukluğu, bölünmesi, bütünlemesi, iki kere iki beş eder vs... ne denirse densin bence o tanımın karşılığıdır.
ben bu durumu yaşayan insanlara arafta kalmış veya arafta kalmak isteyen kimse gözüyle bakıyorum. elbette bu, -özellikle kadınlı erkekli ilişkideyseniz- her iki tarafında içerisinde olmayı istemeyeceği bir ruh durumu. bilim insanları bu durumu şöyle açıklamış;
"Kontrolsüz cinsel ilişkiler, sık cinsel eş değiştirme, onlara aşırı bağlıyken nefret etmeye başlama, yanı sıra bazı cinsel sapmalar ve cinsel kimlikte de ani değişimler izlenebilir. Yani, bir borderline kişilik bozukluğu olan kişi ile herhangi bir ilişkiniz varsa, dünyanın en mükemmel insanı, eşi, doktoru, arkadaşı iken, aşırı idealize edilmişken, aniden yerin dibine batırılma riskiyle karşı karşıyasınızdır. Aşırı ihmal edilmiş ya da hiç engellenmemiş, anne çocuk ilişkisinde sorun olan, ailenin dengesiz davrandığı, bebekken kayıplar yaşayan, travmaya uğrayan çocuklarda görülür. Borderline kişilik bozukluğu olanlar, aşırı terk edilme korkusu yaşar. Bunu engellemek için tehdit etme, intihar girişiminde bulunma gibi yollara başvurabilirler."
Borderline kişilik bozukluğu olarak bilinir. Dilimize sınırda kişilik bozukluğu olarak geçmiştir. Tabii ki yaşayan için daha zor bir tecrübe olsa da, çevresindekiler için de yıkıcı etkileri vardır. Uzun zaman şizofreninin sınırı olarak kabul edilmiş, daha sonraları ise kişilik bozukluğu sınıfına dahil edilmiştir. Bipolar ile ayrıldığı nokta duyguların çok daha hızlı bir şekilde değişime uğrayabilmesidir.
Borderline kişilik bozukluğu olan insanlarda klasik tabirle gri düşünce yoktur. Ya beyaz ya siyahtır. Yani bir şey ya iyi ya kötü, ya faydalı ya zararlı, ya sevgi ya nefret, vb. düşüncelerle sınırlanmış ve ikiye ayrılmıştır. Terk edilmekten ve yalnız kalmaktan inanılmaz korkarlar. Bu terk edilmenin bir kuruntu veya gerçek olması onlar için ayırt edilemez. Karşılarındaki potansiyel terk ediciyi cezalandırmak için farklı şeyler yapabilir ve kendilerine zarar verebilirler.
Duygusal ilişkilerde kendilerine göre mantıklı sebeplerle sürekli ayrılmayı isterler. Fakat bu onlar için bir testtir. Aslında yalnız kalmamak için sessiz bir çığlık gibi onaylanmayı ve terk edilmemeyi isterler. Bazen sevdiklerini göklere çıkartırken bir anda yerin dibine sokabilirler. Öfke ve kıskançlık krizleri yaşama olasılıkları yüksektir. Duygusal ilişkileri bittiğinde kopmak konusunda sorun yaşarlar. Ne senle ne sensiz bir hayat istemiyorum gibi çelişkili bir düşünce yapısına sahiptirler.
Kontrolsüz davranışlar sergileyebilirler. Aşırı derecede alışveriş yapma, yüksek hızda araba kullanma, korunmasız ve rasgele cinsel ilişki, sonunu hesaplamadan kendini tehlikeye atma, madde bağımlılığı vb. kontrolsüz eylemler yapabilirler.
Doyumsuzlardır. Bu, herhangi bir davranış veya duygusal bakımdan olabilir. Sürekli kendilerini bomboş ve ilgi görmeyen biri olarak görürler. Duygusal bakımdan açlardır. Çünkü doymak bilmeyen bir sevgi arayışları vardır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.
Sebepleri ise çoğu bulguda çocukluk dönemlerindeki travmalarla ilişkilendirilmiştir. Bunlar cinsel taciz, ayrılan anne baba veya bir yakının kaybı gibi durumlar olabilir. Tabii ki çevresel ve genetik faktörler de çoğu hastalıkta olduğu gibi etkilidir.
Tedavisi, genelde ilaç ve psikoterapi ile yapılır. İlaç kullanımı dürtüleri kontrol altına almak ve depresyon gibi ilaç tedavisi gereken durumlarda kullanılır. Psikoterapide ise farklı bakış açıları sunularak davranışlarının kontrol altında tutulmasına yardımcı olur.
Not: Ben doktor değilim. Sadece edindiğim tecrübeleri ve okuduklarımı paylaşıyorum. Sonra benim gibi apışıp kalmayın “Bu ne lan böyle” demeyin diye.
ülkemizde çok yaygın olmayan ağır bir ruhsal rahatsızlıktır. diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi kişilerin hasta olup olmadığı gözlemle değil doktor teşhisiyle belirlenir. ve diğer ağır psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi bolderline kişilik bozukluğunda da hastalık teşhisi konulduktan sonra hastaların doktor kontrolünde ilaç tedavisiyle düzenli-kontrollü bir hayat sürdürmesi gerekir. depresyon vb. gibi süreli bir rahatsızlık değildir. hastalığın en belirgin özelliği hastaların sürekli kendisine fiziksel ya da ruhsal olarak zarar verme eğiliminde olmasıdır. bu hastalığı yaşayan kişiler toplum normlarının belirlediği "sınır"ların kaybına uğramıştır. "sınır"ların farkında olmadıkları için norm-içi bir insanın yaşamayacağı deneyimler yaşarlar.
hastalık teşhis edildikten sonra hastaların ilaç tedavisiyle hastalığın zararlarından korunması mümkündür. tedavisi olan bir rahatsızlıktır ama diğer tüm ruhsal rahatsızlıklarda olduğu gibi çevresel faktörler hastanın yaşamında çok önemlidir. hastanın yaşamı bu faktörlerin hastaya olacak etkisi göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir.
Diğer adıyla borderline-
Genel görünüm: Yaşlarından büyük gösterebilirler. Giysilerinde koyu renkler hakimdir. Hızlı adımlarla yürürler. Saçlar dağınık, elbiseler ütülü değil. Kollarında sigara ve jilet izleri olabilir.. Vücutlarındaki dövmeler dikkat çeker. Oturduklarında sürekli hareket halindedirler. Her an sanki kalkacakmış gibi otururlar.
Konuşma ve ilişki kurma: Hızlı ve yer yer sinirli konuşmalara sahiptirler. Hiç sebep yokken ani öfke patlamaları, histeri, narsistik konuşmalarına rastlanabilir.
İlişkileri uzun süreli olmamakla birlikte sürekli yanlarında birileri olur. İnsan ilişkilerinde bağımlı görünürler. İlişkileri gereksinim doyurmaya yöneliktir. Rastgele cinsel ilişki yaşarlar. Aşırı baskıcı ya da aşırı ilgisiz anne- baba öyküleri bulunur.
Mood- affekt: Süreğen bir dengesizlik hakimdir. Derin güvensizlik ve tutarsızlık hakimdir. Yalnız kalmaktan derin bunaltı duyarlar. Antisosyal bir ruh hali hakimdir. Affektleri sabit kalmaz birden bire öfkelenip dürtüsel ve atak davranışlara kalkışabilirler. Narsizim ile birlikte ağır bir alınganlık hissederler. Hem yüceltme hem değersizleştirme eğilimleri hissederler.
Bilişsel yetiler: Kendilik algıları tutarsızdır. Bilinçleri açık düşünce yapıları çelişkilerle doludur.
Sınırda kişilik bozukluğu adınla müsemmâ bir hastalıktır. Bu kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerin belirli bir kararları yoktur. Çevresindekileri siyah (kötüler) ya da beyaz (iyiler) olarak görürler. Ani kararlar sonucu pişman olabilir, kendine zarar verme eğilimlerinde bulunabilirler. İlişki kurmakta zorlanırlar. Aniden gelen cinsel istek, karşısındakiyle düşüncesiz yapılan cinsellik gibi olaylar mevcut olabilir. Partnerinin onun terketmesi borderline kişilikler için mümkün değildir. Hayatlarını “karşımdaki beni terk edecek mi?” düşüncesiyle çıkmaza sokarlar(terkedilme söz konusu olmayan ilişkilerde dahi). Eşi/sevgilisini durumuna göre göklere çıkarır onu ilah gibi görür, kısa sürede ondan nefret ederler. (Bipolarla ayrılan yönü de budur aslında. Duygu durumları bipolar rahatsızlığa nazaran daha hızlı değişir ve kısa sürelidir.) sonunu düşünmeden alışveriş yapıp, düşüncesizce bir iştah artışı vardır.
Yani kısaca olmayacak/olamayacak şeyleri olur gibi görüp kendilerini kötü hissederler. Karşısındakinin kendisine verdiği sevgiye/değere inanamazlar. Rahatsızlık çoğunlukla çocukluk travmaları üstüne düşünülse de çevresel etkenler ve “hemen hemen” fiziksel kazalar da hastalığı tetiklemektedir (bkz: sinir hastalıkları)
Tedavisi oldukça rahattır. Doktorun uygun görmesine bağlı ilaç takviyesi+terapi seansları oluyor.
Bu kişiler ruhen çok yorgun kişilerdir. Mutlu olmayı ortama ayak uydurmayı korkmadan sevmeyi sevilmeyi isterler.
Psikiyatrist değilim. (bkz: bir dost) :)
Roman yazacak kişilerin toplum arasına sızarak yaptıkları tüm absürtlükleri pazarladığı kişilik bozukluğudur.
bir arkadaşım sayesinde sürekli böyle bir hastalığı olduğunu ileri süren maddi durumu çok iyi bir kızla tanışmıştım.
Bunun bir sevgilisi vardı çocuktan sürekli dayak yiyormuş buna rağmen çocukla barışmaya uğraşıyordu.
Manyak mısın sen niye dayak Yediğin halde çocukla barışmaya çalışıyorsun, dediğim de. bana borderline var bende demişti.
Ne var sende dedim ? shshshs içimden aynı böyle bir random atarak ve iyi allah belanı versin o zaman dedim ve işime döndüm.
Daha o kızı hiç görmedim o günden beri herhalde bastırdığı roman tutmuş olacak ki arkadaş sürekli kızın yurtdışında olduğunu falan diyor bana.