birinci dünya savaşı öncesinde ve sonrasında tarihin en büyük mallıklarını yapmış olan devlet.
birinci dünya savaşı öncesi rusya, almanya ile dostluk antlaşması imzalamak istemiş. çünkü rusya'da o dönemde işler pek yolunda gitmemekteydi. tabii alman generaller bu duruma karşı çıkmışlar. sebebi ise ellerindeki planları hem rusya hem de batı cephesine göre hazırlamış olmaları ve savaş tek cepheye düşerse ne yapacaklarını bilmemeleri. halbuki hiçbir şey yapmayıp rusya ile dost olsalar savaşın yükünden daha az etkileneceklerdi. sanırım italya'nın sonradan taraf değiştireceği de planlarda pek yoktu. belki bundan rahat rahat böyle kararlar vermişlerdir.
birinci dünya savaşı sırasında ise hiç yoktan abd'nin savaşa dahil olmasına sebep olmuş ve kendi sonunu hazırlamıştır. sakin sakin avrupa'yı izleyen ve her iki tarafa da silah satan abd'ye zorla sataşmış ve abd askerleri cephelere sıkışmış olan savaşı sona erdirmişlerdir.
2018 yilinda rusyada duzenlenecek olan dunya kupasinda sampiyon olunmasi halinde oyuncu basina 350bin euro prim odeyecegini aciklayan futbol federasyonuna sahip ulke.
Ulan fakirlik diz boyu, biz bu parayi moldovayi yenince veriyoruz. Almanlar sadece yeni havaalnimizi degil prim sistemimizi de kiskaniyorlar bence
sınırlı gözlemimle çok klişe bir saptama yapacağım ama yapmazsam çatlayacağım: ben bu ülkedeki kadar çökmüş bir aile yapısı görmedim. kafalarında anne, baba, kardeş özellikle karı-kocaya dair "değer" denilen şey kalmamış. isveç, danimarka hakkında benzerlerini dinlemiştim ama sanırım meselenin merkez üssü burası.
ülke had safhada kalkınmış, sosyal devlet çok iyi, devlet tıkır tıkır işliyor ona lafım yok. evlerin (aynı evde yaşıyorlarsa) içindeki herşey kopuk kopuk.
kaynak:götüm yazmanın keyfi de başkaymış bu arada.
neredeyse iki senedir yaşadığım ülke. korona virüse karşı başarılı politikaları devam ediyor. 5 mayıs'tan sonra bazı şeyler gevşetilmeye başlanacakmış.
son günlerde gözünü asean birliği ülkelerine ve dolayısıyla da pasifik taraflarına dikmiş olan ülke.
sebebi de almanya'nın çin halk cumhuriyeti'ni çok demokratik bulmaması ve "biz çin ile çok ticaret yaparsak, onlar da zenginleşir ve demokrat bir ülke haline gelir" tarzı düşüncelerinin xi jinping tarafından çürütülmesiymiş.
hoş gerçi asean ülkeleri de pek demokratik ülkeler sayılmaz. özellikle vietnam "ama bu bize eski fransız emperyalizmini hatırlatıyor" bahanesiyle istediği her şeyi yasaklayabiliyor (kendi alfabeleri de fransız ürünü aslında, onu da yasaklamaları lazım bu mantıkla).
modern anlamda 1871'de kurulmuş devlet. almanya diğer avrupa devletlerine nazaran siyasi birliğini geç tamamlamış bir devlettir. bunun temelinde cermen kabilelerinin hristiyanlaşması ve şarlman'ın seferleri sonucu luşmuş irili ufaklı binlerce prenslik/düklük/cumhuriyetçik bulunmaktaydı. bunlar elektör adı verilen devletlerce seçimle başa gelen ve ömür boyu hüküm süren bir imparator tarafından yönetilmekteydi.
tabii ki bu yönetim çok da fiili değildir. özellikle imparatorluğun kuzey kısmı gayet bağımsız şekilde hareket etmekteydi. bir dönem imparatorluğun parçası olan kuzey italya da alp dağları sonucu hem coğrafi hem siyasi şekilde imparatorluktan ayrılmaktaydı. bu devletler arasında bir güç dengesi vardı. her ne kadar bazı devletler diğerlerine göre güçlü olsalar da belirli bir üstünlük sağlayamıyorlardı.
bunun değişim noktası 1618-1648 arasında yaşanmış 30 yıl savaşları oldu. aslında din temelli olan bu savaş daha sonra siyasi bir mücadeleye dönmüş, avrupa* nüfusu önemli ölçüde azalmıştır. burada önemli olan bu nüfus azalmasının homojen olmamasıydı. imparatorluğun kuzey ucundaki brandenburg-prusya savaştan diğer ülkelere göre nispeten daha az etkilenmişti. bu sebeple kuzeyde yavaş yavaş genişlemeye başlamıştı.
19. yüzyılın ortasına dönersek almanya'da iki güçlü devlet ortaya çıkmıştı. birincisi büyük ölçüde alman olan prusya krallığı, ikincisi ise çok uluslu bir yapıya sahip olan ünlü habsburg hanedanlığının avusturya'sı. eski kutsal roma imparatorluğu çoktan çökmüş yerine almanya konfedarasyonu gelmişti. almanya'nın bu iki büyük güç, küçük alman devletçiklikleri üzerindeki nüfuzlarını arttırmaya çalışıyorlardı.
prusya almanya için tam bir ulus devlet isterken avusturya çok uluslu bir yapıya sahip olduğu için bu fikri reddediyordu. çok ayrı bir yazının konusu olacak olan 1866 prusya-avusturya savaşı sonucu prusya bu nüfuz mücadelesini kazandı. tıpkı prusya-avusturya savaşı'nda olduğu gibi apayrı bir yazı konusu olan prusya-fransa savaşı sonucu 1871'de almanya birkaç pürüzle kurulmuş oldu.
bilinenin aksine tarihte çalışkan olarak geçmeyen insanlara sahip ülke. almanlar biracı şarhoş diye anılırdı hitlerden önceki edebiyatta. hitler almanları disiplinize etmiştir. alman çalışkandır alman mütevazidir diye pankartlarla bir nesli şekillendirmiştir. zira ucuz iş gücü ve beklentisi olmayan insan modeli lazımdı. bence bu taktiği de bizzat atatürkten çalmıştır. ve evet türkler de çalışkan degildir. bunlar hep yeni bir ülke inşa etmenin formulleridir. zira türklerde önceki romanlarda çalışkan degil, memur zihniyetli rüşvetçi zengin tiplerdir. anadolu insanı ise kendini türk diye tanımlamazdı. türk olmak cumhuriyetle birlikte bir övünç kaynağı olmuştur.
buraya göç eden herkese o veya bu şekilde "bir başınalık"ı tattıran ülke. bu durumdan hoşnut olursunuz veya olmazsınız, belki bürokraside belki sosyal ilişkilerde hissettirir kendini, ya öyle devam eder ya değişir... ama bir başına olduğunuzu mutlaka iliklerinize kadar en az bir kez hissettirir.
neredeyse türkiye'den göç alma konusunda eskiye dönen ülkedir.
günümüz ekonomi bakanımız ortada bir sorun görmese de ben henüz kimsenin fark etmediği bir şey anlatayım size sektörün içerisinden.
sektör dediysem, ekonomist falan değilim ha.
özel bir dil kurumunda idareyle ilgileniyorum ve almanca öğretmeniyim.
son 1 yılda, dil kursu olarak almanca bizim üvey evladımızdı.
8 sınıf varsa, 7si ingilizce için tasarlanmış, diğeri almancanın da içerisinde olduğu diğer diller için vardı.
15 tane ingilizce öğretmeni kadrolu çalışırken, 1 tane almanca öğretmeni ekstralara gelir giderdi.
pandemi başladı, insanlar uzaktan eğitim, youtube derken ingilizce kurslarına gelmemeye başladı.
ancak euro'nun inanılmaz artışıyla, son 6 ayda neredeyse almanca öğrencileri, ingilizce öğrencilerini geçti.
her arayan, aile birleşimi, çalışma izni için belge alacağım sebepleriyle arıyor. yani oraya yerleşme peşindeler.
almanya da oturma ve iş izni için minimum b1 belgesi istiyor. bu yüzden burada almanca öğrenip, belge alıp gitmek zorundalar.
şuan 6 yeni almanca öğretmeni aldık, ben tekrardan derslere girmeye başladım. yoğunluğu anlatamam size.
tamamen almanca üzerinden ekmek yiyen bir kuruma dönüştük.
diğer kurumlar da böyle. farkettiyseniz almanca dil kursu reklamları her yerde artık.
demem o ki, türk genci gözünü açıyor artık. milliyetçilikmiş, vatan sevdasıymış çok umrunda değil kimsenin.
diğer tarafta 10 misli kazanmak ve kaliteli bir hayat sürme imkanı var çünkü.
bu arada bahsettiğim sınavın ücreti euro üzerinden olduğu için, insanlar her bir sınava 2000 tl civarı bir para ödeyerek üç ya da dört kez bile deniyor şansını sırf belgeyi alabilmek için.
kaçabilmek için..
Heimtextile adı altında dünyanın en büyük tekstil fuarına sahip olan ülkedir fakat tekstil ürünlerini genelde Türkiye ve Pakistan'dan ihraç etmektedir.
Baden wüttemberg -esslingen bölgesinde çok fazla üzüm yetiştiriciliği yapılır ve ayni zamanda esslingen adında bu üzümlerden imal edilen şarapları vardır.