neredeyse türkiye'den göç alma konusunda eskiye dönen ülkedir.
günümüz ekonomi bakanımız ortada bir sorun görmese de ben henüz kimsenin fark etmediği bir şey anlatayım size sektörün içerisinden.
sektör dediysem, ekonomist falan değilim ha.
özel bir dil kurumunda idareyle ilgileniyorum ve almanca öğretmeniyim.
son 1 yılda, dil kursu olarak almanca bizim üvey evladımızdı.
8 sınıf varsa, 7si ingilizce için tasarlanmış, diğeri almancanın da içerisinde olduğu diğer diller için vardı.
15 tane ingilizce öğretmeni kadrolu çalışırken, 1 tane almanca öğretmeni ekstralara gelir giderdi.
pandemi başladı, insanlar uzaktan eğitim, youtube derken ingilizce kurslarına gelmemeye başladı.
ancak euro'nun inanılmaz artışıyla, son 6 ayda neredeyse almanca öğrencileri, ingilizce öğrencilerini geçti.
her arayan, aile birleşimi, çalışma izni için belge alacağım sebepleriyle arıyor. yani oraya yerleşme peşindeler.
almanya da oturma ve iş izni için minimum b1 belgesi istiyor. bu yüzden burada almanca öğrenip, belge alıp gitmek zorundalar.
şuan 6 yeni almanca öğretmeni aldık, ben tekrardan derslere girmeye başladım. yoğunluğu anlatamam size.
tamamen almanca üzerinden ekmek yiyen bir kuruma dönüştük.
diğer kurumlar da böyle. farkettiyseniz almanca dil kursu reklamları her yerde artık.
demem o ki, türk genci gözünü açıyor artık. milliyetçilikmiş, vatan sevdasıymış çok umrunda değil kimsenin.
diğer tarafta 10 misli kazanmak ve kaliteli bir hayat sürme imkanı var çünkü.
bu arada bahsettiğim sınavın ücreti euro üzerinden olduğu için, insanlar her bir sınava 2000 tl civarı bir para ödeyerek üç ya da dört kez bile deniyor şansını sırf belgeyi alabilmek için.
kaçabilmek için..