hiçbir milli bayramın üzerine çıkamayacak değersizlik ve dini kölelik sistemi.
ayrıca, böyle gelecekse gelsin; bana uyar. taptığınız putlar değersizlik cemaatinde para edebilir ama ilkeler önünde her zaman paramparça olmaya mahkumdur, dedeler.
"şu anki bütün düzenlerden iyidir yaae" diyenlerin hakkında gram fikir sahibi olmadığı, temsili demokrasinin berbatlıklarının üzerine bir kova kaynar su dökme amacındaki çarpık hukuki sistem, beş para etmez dinci zırvası.
modern dünya'da yeri hiçbir zaman olmayacak, orta çağ'da insanlara cennetten arsa satan rahiplerin gördüğü adalet anlayışıyla arasında hiçbir fark bulunmayacak bir anlayış bu. biraz daha basit ve sindirilebilir bir şekilde anlatmak gerekirse; şu videodaki örümcek kafa dincinin anlattıklarını doğrudan uygulamaya çaışan bir kanunlar topluluğu olduğunu söylemek mümkün. sonra yok hadisler, yok peygamber buyruğu falan dersin, kim bilecek.
Demokrasi diye diye şeriatı getirmek... O değil de şeriat'ı da kendi kafasına göre yazan insan, bizzat ters düşmüyor mu inancıyla? Zira çalanın elini kesmeleri filan gerekiyordu zannımca. Kul hakkı yiyenin, yetime tecavüz edenin filan. Burdan değil yahu, arabistandan filan bahsediyorum. prensesler amarigalarda fiki fiki yapsın... Neyse. Laikliğin nasıl bir nimet olduğunu anlamak için, dini kurallar ile yönetilen tüm ülke ve topluluklara bakmak gerek. Sonra zaten laikliği bu ülkeye getiren için allaha şükredeceksiniz.
terim anlamı "hukuk sistemi" olan, içeriği ise "kısıtlamalar cümbüşü" ya da "cehennemi dünya'daki 50-60 yıllık hayatının tamamında yaşamak ister misin, minnoş müslüman?" diyen ayetler ve hadislerin toplamı olan terim.
hocalar okulda biraz içine de girmişti şeriatın. özellikle fıkıh denilen belirsizliğin bu hukuk sisteminin belini her zaman bükeceğini, insan haklarını tanrı buyruğu adı altında pazarlamanın hiçbir insani normla bağdaşmayacağını söylemişlerdi. ben de şeriatı doğrudan bu dünya için değil, diğer dünya'ya islam üzerinden ulaşmak isteyenleri bu dünya'da rahat ettirebilecek bir sistem olarak algılamıştım. 1400 küsur yıl önce yazılmış ve gerçekliği muallak olan maddeler ile neredeyse 800 yıllık, belgeli, imzalayan tarafların apaçık ortada olduğu magna carta'daki "barolar kralın hükümlerine karşı çıkabilir" benzeri maddeler bile şeriatın vahimliğini ortaya koyuyor bence. şeriattaki cihat ve "kazanan her şey alır" mantığı bile ne o zamanın şartlarıyla açıklanabilir ne de bunca yüz yıl sonrasında bir gerçekliğinin kaldığına kanıt olarak sunulabilir.
idamın karşısına bile "vücut bütünlüğü" ile çıkılmasını son 50-60 yıldır sağlamış olan insan hakları ve evrensel hukukun yolu insanlığın sonuna kadar ulaşabilecekken, şeriatın toplumsal gelişim sınırlarından aşağıya yuvarlanmış ve yuvarlanmakta olan toplumlar için halen konuşulabilir olacağından deli gibi korkuyorum.
peşin edit: bu girdi hiçbir şekilde "dini değerleri aşağılama" ile ilişkilendirilemez. kendi fikirlerimi yazdım. "kamu barışını bozma" gibi bir amacım zaten yok. kendimi garantiye alayım da, n'olur n'olmaz.
son zamanlardaki gündemler akp'nin hiç de istemediği gibi geliştiği için. yolsuzluk, adaletsizlik, ekonomik kriz, güvenlik zafiyetleri vs. gırla gündemi sardığından.
her zamanki cambaza bak yöntemiyle işin içine diyanet, düzenli troll birlikleri, tarikatlar da katılarak gündem değiştirmek için piyasa önümüzdeki aylarda veya haftalarda sürülebilecek kavram.