şirinler arasında dişi olan tek şirin. sonradan örgülü şirin de katılıyor aralarına.
diğer şirinlerin arasına katıldığı bölümde; ilk görünümünde sahip olduğu kısa siyah saçları uzun sarı saçlara, düz pabuçları topuklu pabuçlara, düz elbisesi işlemeli; kıvrımlı bir elbiseye, kısa kirpikleri uzun; rimelli kirpiklere dönüştüğünde kafalarda belli bir güzellik algısı oluşuyor ve hemen ardından ilgi odağı haline geliyor.
onu bekleyen erkekler köpek gibi solurken pastalar, çikolatalar, çiçekler, hediyeler dönüşümünün üzerine kendisinin önüne bir ödül, ona karşı duyulmaya başlanan arzunun bir eseri olarak seriliyor. üstelik şirine'nin belli bir rolü de yok diğer şirinler gibi. çiçeklerini suluyor, meyve falan topluyor arada.
böylece kadına rolü biçiliyor. güzellik için gereklilikler ve bunun tüketim araçları belirleniyor. giyim kuşam, makyaj ve kozmetik ürünlerinin peynir ekmek gibi satıldığını düşündüğümüzde bu pazarlama yöntemlerinin başarısını rahatlıkla görüyoruz. Ambalaj bir anda ilginin ön koşulu olmadı.
ilginin odağına kadın konuyor ve pohpohlanıyor. herhangi bir uzmanlığı yok, uzmanlık gerektiren işler kadına uygun görülmüyor. şirine böyle bir karakter işte.
Kimi teorilere göre feminizmi temsil eder. Kimi teorilere göre ise “ideal kadın” yaratma çabasının çizgi filmlere bile yansıdığı söylenir. Bir de bastırılmış, yalnızlaştırılmış, mecbur bırakılmış kadınları da temsil ettiğini söyleyenler var.
Neyse Ben pek sevmezdim kendisini çocukken, bir örgülü şirin* değildir benim için^^
Kız çocuklarının aklında bir barbienin yarattığı "ince belli, düzgün fizikli, prenses gibi olmak" algısının yanında bu sevimli maviş daha masum kalır. Gerçi her iki karakterin dünyamıza katılış yılı üzerinden değerlendirmek gerekse de günümüz şartlarından yorumlayalım biz yinede.