sanıldığının aksine futbolculuk geçmişi de bulunan teknik adam. portekiz ikinci liginde şimdi adını hatırlamadığım bir takımda savunma oyuncusu olarak oynuyor. ancak çelimsiz; ve pek de yetenekli olmasa gerek ki, futbolculuk kariyeri pek iyi değil. sonrasında zaten eğitimini de alarak antrenörlüğe adım atıyor. ilk işi de down sendromlu çocuklara eğitim vermek (tesadüf; johan cryuff'da amerika'da ki vakfında engelli çocuklara eğitimi veriyor futbol oynadığı yıllarda. antrenörlük becerilerinden çok empati yeteneklerinin gelişmesinde önemli bir rol oynuyor muhtemelen bu tecrübeler)
genelde kendisinden bahsedilirken -ve hatta o da kendisinden bahsederken- futbolcularla ilişkilerinin iyi olduğundan bahsedilir. hatta alex ferguson konuyla ilgili baya över biyografisinde mourinho'yu. bu arada birbirlerine karşılıklı büyük bir saygıları var. hatta emekli olmayı düşündüğü ilk dönemde ferguson kendisini mourinho'nun frenlediğini, motivasyonunun kaynağının ferguson olduğunu söylediğini anlatır... birbirlerini yağlamak için bu tip söylemler öne sürdüklerini sanmıyorum çünkü yeri geldiğinde her ikisi de örneğin wenger hakkında can sıkıcı konuşmalar yapabiliyor ya da ferguson'un biyografisinde benitez'i itin götüne sokup çıkartmışlığı var. bu açıdan mourinho'nun ikinci chelsea dönemi, real madrid kariyeri ve şu anda man utd içinde oyuncularla yaşadığı problemler bana ilginç geliyor.
mourinho'nun futbola takım oyunu olarak yüklediği anlam sanırım günümüzde bireysel olarak çok daha öne çıkan ve mesela pogba gibi çok konuşan, oyunla ilgili sıkıntılarını basın önünde dile getirmekten rahatsızlık duymayan oyuncularla anlaşmasını zorlar hale gelmiş durumda. bu değişime ayak uyduramıyor gibi görünüyor. bu açıdan italya'da bir takım yönetmesi, oyuncuların futbola bakış açısındaki farklılık nedeniyle muhtemelen yeniden çıkışa geçmesi adına daha uygun olacak kariyerinin bir sonraki adımında. benzer bir durum -oyuncular tarafından istenmeyen adam ilan edilme- daha iki sene önce dünyanın en iyi teknik direktörü olarak gösterilen conte'nin bile başını yedi chelsea'de. man utd gelenekleri bakımından mourinho'yu biraz daha idare edebilir muhtemelen ancak kontrol edemeyeceği bir oyuncu gurubunun içinde onun bile kovulmasını engelleyebilecek bir güç yok futbol ekonomisi içinde.
kısacası bir süredir taktik tahtası önündeki proaktifliğini kaybettiği düşünülen mourinho'nun liderlik vasıflarında da yeni dünya düzenine ayak uyduramaması gibi bir durum var.
Egonun, kendini beğenmişliğin vücut bulmuş hali; special one
porto 'yla şampiyonlar ligi kupası kazanarak parlayan teknik direktörlük kariyeri şu aralar man utd ile iyiden iyiye körelmeye başladı. inter 'de kazandığı kupalarla, teorisyenlik tarafında da zirve yapan mourinho, real marid sonrası ciddi bir motivasyon eksikliği çektiğinden baş aşağı gitmeye başladı bence performans olarak.
mourinho için her zaman söylenen, ferguson sonrası man utd'nin başına geçme hayali olduğuydu. Kariyerinde dünyanın en iyi takımlarını yöneten, sonunda istediği takımı da çalıştırmaya başlayan, sonuçta kısa zamanda tüm istediklerini başaran bir adam için bu motivasyon eksikliğini ben normal buluyorum.
Şu aşamada, man utd zaten şampiyonluk favorisi olabilecek bir kadroya sahip değil city ve chelsea karşısında.
Benim için en değerli teknik direktördür şu anda klopp ile ve motivasyonunu tekrar kazandığında eminim ki yeniden premier ligin tozunu attıracak bir man utd izlettirecektir bize.
Kralın yeni durağı as roma Kendisi için bence en uygun lig olan italya'ya dönmesi, yeniden çıkışa geçebilecek fırsatı olması açısından sevindirici. Orada önüne geçmesi gereken şimdilik conte, gasperini, iyi bir teknik adamla anlaşırsa juventus ve biraz daha takviye ile daha iyi bir yola girmesi olası milan olacak muhtemelen. Seneye italya'yı takip etmek için bir neden daha oldu benim için. Ben açıkçası juventus hayali kuruyordum ama roma da orta vadede seria a'da meydan okuma sayılabilecek güzel birseçim sayılabilir. Uzun vadede de şampiyonlar ligi sıçraması beklemek olası. Tabi gene kendini kovdurmazsa..
jesus'un gelişine bile güçlükle inanabilen ben, şu an adamın hakkında yazacak birşey bulamıyorum.
kartal için "şampiyon olsa bile gönderilmeli!" demiştim. olamadı. 4 kulvarda gidiyoruz derken sıfır çekti. haliyle gönderilmesi gayet normal idi. ama yerine gelen adamın mourinho olması... noluyor olm?
fenerbahçe ile ilgili yazdığım en son girdimde mourinho ya da muadili demiştim. ama şimdi düşünüyorum, muadili kim olabilir diye, aklıma gelmiyor birisi. sanıyorum koç da bulamadı ki kendisini getirdi.
adam benim gözümde efsane. kaldı ki daha gelmeden milyonlarca euro değerinde pr yaptı adam. avrupa futbolunun zirvesi olan şampiyonlar ligi finalinde real madrid ve dortmund kadar fenerbahçe'nin de adı geçti sayesinde. bilemiyorum altan. duygularım çok karışık.
ha bir de mourinho'nun maaşı mevzusu var. yağız sabuncuoğlu dedi ki mourinho'nun ekibiyle birlikte yıllık maliyeti vergiler dahil 23-24 milyon euroyu buluyor dedi. bazı andavallar bu cümleden ekibi ve vergiler dahil bilgisini çıkartıp mourinho'nun şahsına net 20 milyon eurodan fazla ödenecek gibi lanse ettiler. kap gelince göreceğiz mourinho'ya bireysel olarak ödenecek rakamı. net olarak 10 milyon euro üstü olacağına da zerre ihtimal vermiyorum.
ha şu da var. aslan besliyorsan yemini de verirsin. adamın kenardaki duruşu yeter.
gelelim onun hakkında futbolcu değildi diyen andavallara. mourinho'nun babası teknik direktördür, kendisi de futbol oynamıştır. ama çok da beceremediği için çok erken yaşta futbol oynamayı bırakmıştır. kendisinin bu konuyla ilgili çok güzel de bir söylemi var. türkçesi şöyle bişi: "jokey olmak için önce at mı olmak gerekiyor?"
jesus gelirken bile bizi çok heyecanlı günler bekliyor demiştim. açıkçası şampiyonluk gelmese de beklediğimi aldı. mourinho ise bir kaç tık üstü. en güzel yanı ise mourinho tam bir winner olmakla birlikte lig şampiyonluğunu fener gibi 9-10 senedir kazanmadı. o aç, fener aç, bakalım neler olacak.
son olarak, başarısız görüldüğü roma ile bile konferans ligini almış adamdır mourinho. yani performansı düşük haliyle bile avrupada kupa alıyor adam. ne demişti: "arsen wenger çocukları yönetir, ben kupa kazanırım..."
porto ile başlayıp, chelsea, inter ve real madrid ile devam eden ve ispanya 'da 2 nisan 2011 günü sporting de gijon karşısındaki tek gollü mağlubiyet ile sonlanan 150 maçlık bir "kendi evinde yenilmeme" rekoru sahibidir.
chelsea'de ki ilk 3 maçını (2004) gol yemeden tamamlamış ilk hocaydı. Ta ki dün oynanan maça kadar. Dün Onun yönettiği tottenham'ı 1-0 yenen chelsea'nin teknik direktörü thomas tuchel bu rekora ortak oldu.
Şampiyonlar ligi finali oynamış tottenham'ın başına geldiğinde ben proaktif bir tavır gösterip elindeki hücum silahlarıyla şampiyonluk mücadelesine gireceğini düşünmüştüm ama işler baya kötü gidiyor. mauricio pochettino döneminde ligin en değerli adamlarından birisi olan dele alli mutsuz, gareth bale'in takıma en ufak katkısı yok...
Stoper ikilisi umutsuz vaka ama takımın geri kalanı baş altı takım performansından daha fazlasını gösterebilecekken tokat manyağı olmuş durumda. Seneye takımın başında kalırsa ilk hamlesi hayvan stoper olmalı bana kalırsa.
Üzüyorsun beni hocam. Alemde en sevdiğim teknik direktörsün ama vallahi bu tottenham'dan da kovulursan bir dahaa pendikspor'dan ötesini göremeyebilirsin.
dün roma ile finali vardı. galiba avrupadaki 4 büyük kıta kupasını da alan ilk teknik adam oldu. iki farklı takımla şampiyonlar ligi, man utd ile avrupa ligi, porto ile uefa kupası ve en son roma ile konferans ligi. evet şampiyonlar ligi kupaları dışındakiler mourinho kalibresindeki bir teknik adam için biraz tırt kalıyor ama kupa kupadır diyelim biz gene de...
dün maçın ilk yarısını izledim. daha önce de sırf mourinho faktörü nedeniyle roma maçlarını izlemeye çalışmış ama becerememiştim sıkıntıdan. savunma göbeğinde chris smalling'li bir takımla elde ettiği başarı gene de küçümsenmemeli diye düşünüyorum ben. uzun vadede istediği gibi adamlar alabilirse belki italyada üçüncü şampiyonluğunu bile alabilir önümüzdeki sezonlarda.
special one hikayesi bitti dedi basın toplantısında ama sanki finallerin adamı olarak yeni bir mourinho miti yaratıyor kendi kendine. oynattığı futbol gene tahmin edilebilir ve rakip odaklı ama olsundu, sevdik seni bir kere, başkasını sevemeyik...
top class olduğu günler en az 10 sene öncesinde kaldı. yeni futbola da ayak uyduramadı maalesef. beşiktaşa gelmediği gün evde mutluluktan takla atmıştım iyi oldu böylesi.
bence kendisi hala guardiola'dan büyük teknik adamdır sebebine gelecek olursak şöyle açıklyım bu adam atıyorum villarreal'i, avrupa ligi şampiyonu yapabilir ama guardiola yapamaz. öyle bir sineği sıkıp yağını çıkartma durumu var. veya lyon'u alıp şl yarı finaline/finaline getirir. special one olayı odur. ondan başka kimse de yapamaz zaten bu takımları. yapar da mourinho'un olasılığı çok daha yüksektir.
istatiki olarak kontrol etmişliğim yok ancak karşısında en çok kazanan teknik direktör rafael benitez sanıyorum, hatta yanlışım yoksa benitez'in kazanma yüzdesi daha yüksektir.
kişisel fikrim inter ile 2010 yılında oynadığı şampiyonlar ligi finali, kulüpler bazında bir teknik direktörün uygulamaya çalıştığı taktiğin oyunda direkti etkisinin en net görüldüğü maçtır. bu açıdan bakılırsa, bir mourinho maçını izlemek hiç de zevksiz değil.
kariyerinin başında barça 'da dahil boby robson'un cevirmenligini de yapmış ve van gaal ile çalışmıştır
Bu adamın man utd kariyeri, oynatmaya çalıştığı futbolun modern futbolda yeri olmadığından tutun da, yanlış adam yönetimine bir çok açıdan eleştiriliyor. Lakin bugünkü (bkz: 28 ekim 2018 man utd everton maçı)'nda Gördük ki elinde gerçekten bir gurup gerizekalı var. Mata sahte forvet, lukaku yok, pogba alabildiğine rahat; kısacası üçlü forvet hattı da dahil taktik manasında eleştirilebilecek pek bir durum yok. Güzel bir oyun, özellikle pogba' nın harika performansıyla maç 2-0 oldu ama koca çeneli pogba bir an kendini Messi sanıp saçma sapan bir top kaybına yol açtı ve son 20 dakikada bu hatadan kaynaklanan bir penaltı sonucu maç 2-1 oldu. Sonrasında martial'ın karşı karşıya pozisyonda kaçırdığı bir gol var son dakikada, ki aynı martial ilk yarıda nefis bir gol attı sol çaprazdan. O vuruş tekniğine sahip bir adamın bu golü atanmaması sadece hıyarlık bence. Benzer bir pozisyon da rashford denen salak kaçırdı hatta öncesinde. Rashford atsa belki çok daha önce kopacaktı maç.
Kısacası; kendi oyuncuları da dahil çok eleştiriliyor uzun zamandır. Lakin sahada öyle goller kaçıyor ve öyle goller yeniliyor ki, ben olsam sahaya dalıp tekme tokat girebilirim bazı topçulara. Alex ferguson'da ilk sezonlarında benzer eleştirileri almış ligdeki puan kayıpları nedeniyle, hatta medya federasyon kupasını almış olmasına rağmen evine dön diye başlıklar atmış vakti zamanında. Sanırım bobby charlton'un gölgesi sayesinde bu eleştiri dönemlerinde pek düşünülmemiş yönetim tarafında ferguson'un gönderilmesi. Umuyorum benzer bir manevi destek ferguson üzerinden mourinho'ya da vardır. Yoksa bir gurup salak yüzünden yazık olacak bu adama.
Bugün itibariyle Man utd'daki görevine son verilmiş teknik adam. Bundan sonraki takımının muhtemelen gene bir İtalyan takımı olacağını tahmin ediyorum. İnter'e dönüş olabilir mali durum yerindeyse.
Son 20 yılda dünya futboluna yeni bir tat, yeni bir zihniyet getiren; hemen her dönem sansasyonel işler yapmış; son olarak da memlekete hoş gelmiş, sefalar getirmiş teknik adam.
Rakibini "semt takımı" taraftarlarından daha iyi tanıdığını da gelir gelmez belli etmiş. tık
Pek sanmıyorum ama umarım yarın evine eli boş döner; zamanında daha iyilerini yaptık ama dediğim gibi, zamanında...
roma'dan da kovulmuş teknik adam. futbol tarihinin en önemli teknik adamlarından biriyken son yıllarda baş aşağı giden kariyeri insanın canını acıtıyor.
aslında roma tarafında taraftarın oynattığı futbolun sıkıcılığı yanında, transferden, oyunculardan, sakatlıklardan ve bütçeden (+ffp) sürekli şikayet etmesine rağmen ona duyduğu belirgin bir sevgi var. sevmeyenlerin de saygısı var ve onun çenesine vuran egosundan rahatsız olan taraftarlar benim gördüğüm kadarıyla çok da kalabalık değil. aslında artı ve eksi yönleriyle roma'nın ruhuna uyan bir teknik direktör mourinho birçokları için. buna rağmen son derece yüksek maaşına ve aslında kabul edilebilir (ama şampiyonluk mücadelesi için vasat) kadro kalitesine rağmen kendinden önceki teknik direktörlerden çok da farklı olmayan lig sıralaması ve son gelen lazio - milan mağlubiyetleri sonunu hazırlamış görünüyor. italya'ya gelen son iki avrupa kupasının sahibi de olsa açıkçası şampiyonlar ligi dışındaki kupaları onun kadar umursayan çok fazla insan da yok.
anladığım kadarıyla roma taraftarı mourinho olsa da olmasa da zaten ilk dört içinde oluyoruz gibi bir fikir birliği içinde.
yerine şimdilik roma'nın bayrak adamlarından daniele de rossi oturacak gibi görünüyor.
Vakti zamanında İngilizler ağırdan almasa inter yerine ingiltere milli takımının başına geçebilirmiş. Kulüp takımı yönetme isteği ağır basınca seçimini inter'den yana kullanmış yaptığı kulislere rağmen. O dönem ancelotti'nin milanı varken hangi motivasyonla yaşlı inter'in başına geçmiş, neyi kazanabileceğine nasıl inanmış (sonunda İtalya tarihinin ilk üçlemesini yaptı) bilmiyorum ama benzer bir motivasyonu sanki şimdi de görüyorum. Sırf kulüp takımı yönetip sürekliliği sağlayarak futbolun içinde kalmak isterken birşeyler kazanacağını (ki muhtemelen bir Avrupa kupası) bilmese fenerbahçe'nin başına gelmezdi muhtemelen. Önümüzdeki iki sene çok acayip şeyler görebiliriz avrupa'da.
Bu entry'mde de söylediğim gibi elindeki kadroyla başarılı olması ihtimal dahilinde olmayan işi bitmiş hoca. Fenerbahçe yönetilemiyor. Ali Koç futboldan men edilmeli.
ciddi ciddi fenerbahçe'nin başına geçecek olan teknik direktör ortada dönen dedikodulara göre. bir çok kaynakta 2 senelik, uzatma opsiyonu da bulunan bir anlaşmadan söz edilmekte.
her ne kadar hala chelsea, porto ve real madrid günlerinin ekmeğini yese de türkiye için nimet olur diye düşünüyorum.
sadece saha kenarı ve basın karşısındaki tutumuyla bile fenerbahçe'ye bir ağırlık katacaktır muhtemelen.
uzun zamandır formsuz, taktik tahtası üzerindeki yeniliklere ayak uyduramamış görünüyor ama fenerbahçe elindeki kadroyu korursa bu seneki olağanüstü performans devam edebilir yüksek ihtimalle. mourinho'nun varlığı bile fenerbahçenin kadroyu korumasına yardımcı olacaktır hatta. anladığım kadarıyla ferdi ve syzmanski dışında büyük bir kaybımız da olmayacak.
yapılması gereken elindeki futbolcu gurubundan şikayet etmemesini sağlamak ve doğru transferlere devam edebilmek.
fenerbahçe bu sezonki gibi yırtıcı, belli anlarda çok keyif veren ve baskılı bir oyun oynayacak mı bilmiyorum. dediğim gibi çok uzun zamandır formsuz. kendisi adına olumsuz görünen tüm faktörlere rağmen fenerbahçe seneye görev alacak teknik direktörlerin türkiye liginde kazandığı şampiyonluklardan daha fazla avrupa kupası kazanmış bir teknik direktörler çalışacak.
edit: tüm bunları transferin maliyetini bilmeden yazıyorum. kendisine ve ekibine verilecek paraya göre mourinho'nun gelişiyle ilgili gerekli - gereksiz tartışması uzatılabilir. gene kontratının sonunda, maliyet / fayda analizi de daha doğru yapılacaktır. ayrıca sadece türkiye ligi için, geçmiş senelerin aksine isteseniz de istemeseniz de avrupa başarısı için de yaplmış bir hamle olmaktadır.
Kariyeri kamikaze misali düşüşteyken Fener'e tutunmuş adam. Spesiyal adamımız hakemlerle maç yönetmeyi çok sever, bu konuda tam da ülkesini seçti, zeki adam.
Bizden de sana atalar usulü bir deyiş gelsin o zaman değerli hocam:
"Adam hacı mı olur ulaşmakla Mekke'ye, eşek derviş mi olur taş çekmekle tekkeye?"
Tekrar ziyaret ediyorum ve ne dediysem birebir çıktı. Bu adamın miadi dolalı 10 yıl oluyor aşağı yukarı ama taraftarlar görmek istemiyorlar. O dönem de sözlükte bir yazar ismi lazım değil söylememe gerek yok (--> "LARDEN" < --) o dönem bana karşı çıkmıştı bu adamı savunmuştu. Sadece acı acı gülüyorum ve her ne kadar Fener'i sevmesem de üzülerek gelişmeleri takip ediyorum.
Şu ülkenin futbola dair gündeminde tartışılan, yetkinliği sorgulanan isim. Üstelik tek isim. Meğersem mourinho gelene kadar nasıl da güllük gülistanlıkmış her şey.
Bence de gitsin ya da kovulsun; yoksa ne bu ülke, ne de bu lig düzelir.
bir bildiği vardır düşüncesiyle henüz yaptıklarını eleştirmekten kaçınıyorum şahsen. evet benim de video oyunu menajerliğinde en az onun kadar tecrübem var elbet ama benim tecrübem sanal alemde geçerli işte sadece. çorumspor ile şampiyonlar ligini mourinho bile alamaz mesela... neyse.
ilk resmi maç mağlubiyetini aldı dün kendisi. rakip gerçekten de şu aşamada gelebilecek en zor rakipti ve geldi. iki tane seken top haricinde harika bir akşam geçiren liva sayesinde maç çok da kötü sayılmayacak bir skorla bitti. dzeko da liva kadar formda olsaydı galibiyet bile alınabilirdi elbet ama şans bizden yana değildi.
şu aşamada çok da haddim olmasa da mourinho'nun krunic tercihini sorgulamak zorunda hissediyorum kendimi. evet ben de biliyorum tonali ile yan yana oynadığı milan günlerinde oldukça iyiydi krunic. ama o günlerinden eser yok bize geldiğinden beri. hal böyle iken takımı bir kişi eksik bırakan adamdaki ısrarı anlayamıyorum. hayır kötü oynayabilirsiniz ama kötü koşamazsınız. koşmaktan bile çekinen bir futbolcunun mourinho gözündeki değerini anlamıyorum. nitekim zajc ile birlikte fenerbahçe'nin geçen sene finale çıkmamasını sağlayan adam krunic. hal böyleyken dilerim tez zamanda bir seçenek olmaktan çıkar da hepimizin kafası rahat eder.
bu durum haricinde de tercihlerini sorguladığım oluyor. becao djiku beklerken çağlar jayden oynuyor olmamız mesela. becao gibi pitbull tadındaki adamın 4. stopere düşmesi. ha bir bildiği vardır elbet.
peki sadece gözlemlediğim kadro tercihleri mi? elbette değil. takımın sağlam antrenman sürecinde olduğu ve bu nedenle bu maçlarda zorlandığı da net olarak görülebiliyor. keza rakip de öyle bize göre sezonu iki hafta geç açmış olsa da. ama dün oynanan maçın ikinci yarısında beş büyük ligin fena olmayan bir takımı karşısında fiziksel üstünlüğü ele geçirmiş olmamız da gözümden kaçmadı. premier ligin antrenman sisteminin değişmesinin temel sebebi olan mourinho'nun takımının çok diri olacağının sinyallerini aldım ben.
neyse efenim. kendisi jesus değil. hiçbir zaman bizi heyecanlandıran bir futbol oynatmayacak belki ama hedefe odaklı bir takım izletecektir diye düşünüyorum. ama krunic'e verdiği şansı bence bartuğ daha fazla hak ediyordu. gerisini zaman gösterecek.
anladığım o ki fenerbahçe artık kendisinin yönetimi altında yaldır yaldır bulduğuna daldır tipolojisinden sıyrılarak rakibi kendi istediği gibi oynatmaya çalışarak ilerleyeceği bir futbol anlayışına evrilmeye çalışıyor:
1. önde baskıyı azaltacaksınız,
2. topun sınırlarını kendi belirlediğiniz alanlara taşınmasını sağlayacaksınız,
3. baskıyı, sınırlarını kendi belirlediğiniz bu alanların içinde kuracaksınız
bunun defansif anlamda müthiş bir taktik disiplin gerektirdiği ortada. dirençli, yüksek konsantrasyona sahip oyunculara sahip olmanız gerekiyor. maçlarda fenerbahçe'nin ön alan baskısını azaltarak daha kompakt bir görüntüye evrilmesinin nedeni bu sanıyorum. burada taktik disiplinin tam oturmamasından mı yoksa oyuncuların bireysel yetersizliklerinden mi kaynaklandığını tam bilmediğim bir durum ortaya çıkmış durumda. savunma önünde hamle yetersizliğinden de kaynaklanan (özellikle kruniç'in oynadığı maçlarda) rakibin tehlike yarattığı "istenmeyen" boşluklar oluşuyor. bu gedik kapandığında fenerbahçe'nin savunma anlamında zor çözülecek bir takım olacağını düşünüyorum. aykut kocaman dönemi fenerbahçesinin de benzer özellikleri vardı. işin daha tam oturmadığını gösteren en önemli gösterge ise bence orta saha göbeğinin kolay delinebilmesi fenerbahçe'de. bu ise, hamleli oyunculardan ziyade taktik disiplinin oturmasıyla çözülebilecek gibi görünüyor.
her daim adı gelmiş geçmiş en iyi hocalar listesinde yer alacak olsa da bizim sadece adı süper olan ligimizde 4. haftadan beri falan gitsin denilen hoca. içinde yaşadığımız ülke olmasa aslında baya komik bir mevzu bu.
gerçekten süper bir lig olan premier ligden örnek vereyim. kadro değeri 850 milyon euronun üstünde olan manu'da ajax yaratmaya çalışan ten hag denen dallama 126 maçta 1.87 puan ortalaması ile hala takımının başında. evet ona da ufaktan gitsin diyenler oluyor artık. e olması da doğal artık. ama 14 resmi maçta 2 puan ortalaması ile daha işe yeni başlayan mou için gitsin deniyor. niye? çünkü bizim ligimiz süper!
geldiği günden beri taraftarın gazıyla iş yapan ali başkan umarım bu sefer doğru bir yöneticilik sergiler ve ne olursa olsun benim hocam mourinho der. ki bence de yapılması gereken bu. mourinho'nun türk futboluna ihtiyacı yok. türk futbolunun mourinho ve benzeri hocalara ihtiyacı olduğu ise yadsınamaz bir gerçek.
Bu akşam itibariyle Türkiye kariyerini bitirmiş olabilir, tarihe not düşmek lazım.
Rakip takımın tiyatrocu koçuna tavşan dedikten sonra üstüne bir de burnunu sıkmak, burayı ve insanını küçümsüyor eleştrilerini haklı çıkarmak dışında bir işe yaramayacak ki eleştirilerin dozunun çok sertleşeceği ve mourinhoya köpek çekileceği de aşikar.
Tabi evindeki maça internet ortamlarında gs nikiyle takılan bir hakem atandığında en ufak yangın yap(a)mayan, devre arası transfer döneminde youtube yorumcularının gazına gelip kafada futbolu bitirmiş adama takımın bonuslarla beraber en fazla parasını bağlayan yöneticilere falan iyi dayandı şu saate kadar. Ben olsam memen görünüyor dedikleri gün sıkmıştım birilerinin burnunu...