Uzakları yakın edecek yolları düşündüren bir güruh yaratmıştır. Yollar hem en muhteşem hediyeyi hem en büyük acıları taşıtır. Birliktelik anılar biriktirerek güzelleşir ya hani, işte çok çok az biriktirilecek anıların da hasreti ve ukdesi kalır içinde.
Fakat bu zor bir ilişki türü değildir asla.
Zor olan ilişki, yakınındaki uzak mesafe ilişkisidir. Dipdibesinizdir, buluşamazsınız, görüşemezsiniz, bihabersinizdir.Belki günde bir iki cümle. Ebesini sikeyim dünyadaki en muhteşem lütuf olan aşkın bu kadar ulaşılmaz ve ulaşılsa da doyamadan bitişini.
İbneler. Çok pis sinirlendim bırak ya. Hayır kaç yaşındasın? Kaç yaşındasın? Bana yaşını söyle. Dalyaprak ben sana kız arkadaşınla nasıl sevişiyosun diye soruyo muyum? Yarın şimdi şey yazacaklar içkiliydi bilmem ne. Hayır kimsin sen ya? Kimsin?
sevgiline değil, hayalindeki sevgiliye aşık olma riski içeren ilişkidir.
insanlar arası iletişimin büyük bir kısmı mimikler ve beden dili ile olur. uzak mesafe ilişkisinde eksik kalan bu kısmı hayal gücünüz tamamlarsa sonu kötü oluyor.
insan beyni eksik parçaları kendi tamamlama eğilimindedir (bkz: gestalt psikolojisi)
evlilik kararı alıp evlendiğinizde aslında bazı şeylerin düşündüğünüz gibi olmadığını fark ediyorsunuz. sonrası hayal kırıklığı.
aradan yıllar geçip aşk bittiğinde ise yuvam diyeceğin yer hapishaneye dönüşüyor, sonra kendinizi internette boşanmak ile ilgili araştırma yaparken buluyorsunuz.
diyeceğim şudur ki, kendinizi iyi sorgulayın. uzak mesafedeki sevgilinizin sahip olduğunu düşündüğünüz özelliklerine gerçekten şahit oldunuz mu, yoksa onlar tam da hayalinizdeki gibi bir sevgiliye ait özelliklermiydi?
yürütülür ama ömürden yürütür. her hafta görüşenlerin ilişkisini söylemiyorum. o kadarını şantiyeye gidip gelenler de yaşıyor zaman zaman. ayda birden az görüyorsanız, çok zordur.
burada görüşme sıklığına göre ilişkinin maksimum ömrüne dair formüller de uydururdum ama uzamasın. içinde gram kıskançlık barındıran insanın altından kalkması istisnadır. kendini istisna sananlar aptallardır.
içinde gram kıskançlık olmayan insanlar umarım asla dünya gezegenine dönmezler. yaşadıkları yerin havası, kafası bambaşka anladığım kadarıyla.
Yürümez diyemeyeceğim ancak sağlıklı bir şekilde yürüteni de görmedim. Bu kıskançlıktan öte mesajdan veya telefondan oluşabilecek onlarca yanlış anlama kombinasyonuyla alakalı. Gayet normal bir şey söylüyor kişi mesela ama karşı tarafa tepki olarak yansıyor. Yanında olsanız surat ifadesinden anlayacaksınız halbuki ne kastettiğini.
Bir de çok bikbik konuştuğunda öpüp susturma, elinizle ağzını kapama ya da karnına yumruk geçirme gibi opsiyonlarınız olmuyor. Zor.
“eğer uzaklardaysanız ondan, adını her duyuşunuzda bir bıçak yürür yüreğinizin üstünde usulca. kızgın bir güneş geçer açık yaralarınızın üstünden ya da bir yayla rüzgârı değmeye başlar bağrınıza usul usul. önce bir bulut kaynar içinizde, ardından gurbet ufuklarında yükselir "başı pare pare dumanlı dağlar..." türküler dolanır da dilinize hiçbiri kendini söyletmez; her nota, her kelime alevden bir yumak olur oturur gırtlağınızın üzerine. gözünüzde tekrar tekrar canlanır ayrılığın son sahnesi.”
iş yerinizin düzenlediği yemeklerde bir kısım paranın cepte kalmasına katkı sağlayan ilişki.
misal... öğretmenler günü için kurum bir yemek düzenlemektedir. panoya duyuru asılır. sonuna not düşülür. "öğretmenlerimize ücretsiz olan yemek organizasyonumuzda, gelecek olan eşler için 100 tl ücret alınacaktır." gibilerinden.
seyrinde giren bir ilişki sırasında araya mesafeler girmiş ise üstesinden gelinebilir; ama en başından "uzak mesafe ilişkisi" olarak başladıysa bir çok probleme gebedir.
zordur, can sıkıcıdır, bunaltıcıdır. hele ki iki taraftan birisi (veya her ikisi birden) hastalık derecesinde kıskanç ise peygamber sabrına sahip olmak gerekiyor ilişkiyi rayında tutmak için. aynı zamanda sinsi bir şeytan gibi bin bir deli soruya gebedir.
"acaba ne yapıyor?" "o da beni düşünüyor mu?" "başkalarına bakıyor mudur?" "beni aldatıyor mudur?" "neden aramadı?" vs. vs. vs.
Her iki taraf da ne istediğini biliyorsa sorun olmayan,hiç deneyimlemeyenlerin ise uzaklaşarak kaçtığı ilişki türü.
bundan önceki sevgilim ukrayna’nın köşesinde odun kıran bir polonyalı, ondan önceki görüştüğüm kişi ise Azerbaycanlıydı. İkisiyle de mesafe farketmeksizin üst düzey ilişki yaşamıştım. Unutamayacağım anılar ve hisler bırakan türden ilişkilerdendi bunlar.
Evet her an beraber olunamıyor, araya covid gibi beklenmedik sorunlar girebiliyor. Ama her şeyden önce buluşmak için gün saymak, bir daha görüşemeyeceğini bilerek zamanın değerini bilmek çok güzel bir şey. ilişki süresince ayrılmamak için gösterilen çaba, ilişkiyi bir tık arttırıyor. Bu dikkat de evliliğe kadar gidiyor zaten. Çünkü ancak karşındakini tanıyorsun ve neler istediğinin farkına varıyorsun. Herkese tavsiye ediyorum.
eğer gerçekten aşık değil, sevgi ve sempati besliyorsanız en ideal ilişki şeklidir. kulağa zor ya da yorucu gelse de, ilişkiyi diri tutmakta çok etkili bir yöntem.
tabii görüşme sıklıkları farkına göre değişim gösterebilir. fakat sadece hafta sonları ya da iki haftada bir görüşebildiğiniz biri ise, bütün uygun koşullar sağlanmış demektir.
sürekli aynı evde yaşayıp, beceremeyen, kendine özel alan isteyen biriyseniz; bunu dile getirmek ya da dengeyi sağlamak çok zordur bazen. bir süre sonra konuşulacak ya da paylaşılacak her şeyi tüketmek de cabası.
uzun mesafe ilişkilerinde durum biraz daha farklı işliyor. sanki iki tarafta ayrı oldukları süre boyunca, farklı hikayeler, farklı duygular biriktirip öyle geliyor sevdiğinin yanına. böylece aynı odada telefon ve bilgisayarla ilgilenen, hiç konuşmayan bir çift olmaktan kurtuluyorsunuz.
ayrıca libidosu çok yüksek biri değilseniz, haftada bir sevişmek de rutinden kurtulmanızı ve eşinizin teninin daha değerli hale gelmesini sağlayabiliyor. böylece arzularınız hiç bitmiyor.
fakat vakit aralıkları uzadıkça, eksikliğini çekmeye başlıyor insan. böylece sadakatten biraz uzaklaşıp, gözünüz dışarı kaymaya başlıyor. ihtiyacınız olduğunda yanınızda olamaması da ayrı bir kaos.
fakat vakit ve mesafe aralıkları ideal seviyedeyse, biraz evliliğe uygun insan değilseniz, varken de sıkıntı, yokken de olmuyor diyenlerdenseniz güzeldir uzak mesafe ilişkisi çoğu zaman.
çok zordur. kıskanç çiftlere kesinlikle önerilmez. ve en nihayetinde gözden ırak olan gönülden de ırak olur... zorunlu hizmet, öğrenclik, askerlik vb gibi şeylerden dolayı zorunlu değilseniz kesinlikle uzak durun. sonu belli bir yoldur uzak mesafe ilişkisi.
zordur. tuhaf bir kavramdır. en azından benim için oldukça tuhaf. insan sevdiğini yanında ister telefonun ucunda değil. halihazırda sevgiliyken şehirleri değişmiş olan çiftler veya kısa sürelik bir durumsa sevginin ve aşkın gücüne bağlı olarak üstesinden gelinebilir. ama hiç tanımadığınız bir insan ile uzak mesafelerde ilişki yaşamak mantıksızlıktır. mesajla telefonla bilgisayarla yürüyen bir ilişki de asla olmamıştır.
kendi adıma bir ilişkinin ortaya çıkabilmesi için his dünyamda bir karşılık bulması gerekir. his dünyamda karşılığı yoksa asla ilişki meydana gelmez. mesafeler varsa da his dünyam bununla ilgilenmez. son olarak hislerinizi ciddiye almanızı tavsiye ederim. karar sizin.
uzun süre yüz yüze görüşülemediği için, saatler süren telefon konuşmalarının bi hayli yıpratıcı olduğu ilişki biçimi. konuşma tıkanırsa öğle yemeğinde ne yediğinle, dişlerini hangi marka macunla fırçaladığınla ilgili sorular gelmeye başlayabilir.
çok sık görüşemediğiniz için buluştuğunuzda her an kıymetlidir, hatta oldukça yoğun duygular ve özel anlar yaşanır. ancak zordur, yıpratıcıdır. önemli bir geçmişiniz yoksa veya çok yoğun bir sevgi hissetmiyorsanız hiç bulaşmayınız.
nereye varacağı belli olan ilişkidir. sevgilimi daha bugün başka bir şehre okumaya gönderdim. ayrılacağız, hissediyorum. ben telefondan konuşmayı seven bir insan değilim. whatsapp vs. uygulamaları da zorunda kaldığımda kullanıyorum. ve yakın bir zamanda da akıllı telefondan tuşlu telefona geçeceğim. sosyal medya hesaplarımı kapatacağım. teknolojiyle bağımı neredeyse tamamen koparacağım. yoğun bir döneme giriyorum ve bu dönem bayağı uzun sürecek. bu sürelerde uyumaya bile vakit bulamayacağım. peki ben bu yoğunlukta sevgilime vakit ayırabilecek miyim? elimden geldiği kadar. ancak ne kadar severseniz sevin, bu kadar acı ve sıkıntı çekmek hiç akıl karı gelmiyor bana. çünkü boğazımızdan geçecek ekmeği, uyurken üstümüze alacağımız yorganı bile zor bulduğumuz şu günlerde aşk ve kalple ilgilenmek insanı yıpratmayacak mıdır? hem bir düşünürün bir sözü vardı: "aşk aç insanın değil, tok insanın meziyetidir; aynı felsefe gibi..." diye. her ne kadar bu tür ilişkilerde çözüm çoğu zaman ayrılık olsa da insan yapamaz bunu. kendi de bilir ayrılması gerektiğini, artık uzatmaları oynadığını. ama ayrılamaz işte, belki de o duyguyu yaşamak istemez. ben bu kadar acıyı çekebilir miyim bilmiyorum. çekecek olsam dahi, ben bu dünyaya acı çekmeye mi geldim? acı çekmeye gelsem dahi, böyle karnı tok işi bir acıyı çekmeye mi geldim? hangisi?
buradaki "uzak mesafe" nin tanımını yapmak gerekir öncelikle.
elini uzattığında tutamayacağın mesafe değil belki ama; bağırdığında duyuramayacağın mesafe. tamam hadi çok abartmayalım; koşarak gidemeyeceğin mesafe. "çayını koydum" dediğinde çayı soğutmadan yetişemeyeceğin mesafe.