yakin zamanda basima gelmis olay. hukuki acidan 2'ye ayrilir; anlasmali ve cekismeli bosanma. birincisinde protokol hazirlanir imzalanir, avukatli veya avukatsiz aile mahkemesine basvurulur. ikincisinde nedir bilmiyorum ama taraflarin anlasamadigi bir mevzu varsa cekismeli bosanma olur. insan acisindan 500'e ayrilir; en sik karsilasilanlar yillarca surecek bir kalp kirikligi olan veya dostane ayriliklardir.
ben anlasmali bosandigim icin avukatsiz da goturebilirdim fakat tavsiyem oldukca kilcikli olmasindan ve hali hazirda streste oldugunuzdan avukatli olmalidir.
her bosanma sabah programlarinda gordugunuz gibi, yani kavga dovuslu degil de dostane kararlarla olabilecegi icin bir tanidiginiz bosanma islemlerine basladiginda veya bosandiginda "yhaaa hic mi barisma sansiniz yok??? :~~(" veya "zaten hic sevmiordum esini" veya "siktir et sana kari/koca mi yok?" gibi antin kuntin seyler soylemek yerine "ikiniz icin hayirlisi olsun" demeniz kafidir. (bkz: gorgu kurallari)
bunun disinda en azindan tercihen cinsiyetinize ozel, ayni deneyimleri yasayan insanlarin konustugu bosanma forumlarini takip etmeniz veya psikologa gitmeniz tavsiye edilir.
yeni evlenmiş birisi için bir seneden önce pek de mümkün olmayan eylem. yani evlenirken en az bir sene boşanamayacağınızı bilerek evlenin derim. yasa mı böyle bilmiyorum açıkçası ama yeni evlenen birisi ancak evlilik tarihinden bir sene sonrasına mahkeme günü alabiliyor, onu biliyorum.
bir seneyi doldurmuş evliliklerde ise yoğunluğa göre değişmekle birlikte en erken 1 ay sonrasına gün verilir. hani yine bir düşünme payı bırakıyorlar. bugünü verirken de hakim biraz işini seven bir adamsa çiftlerle görüşmek ister. ilk sorusu da "çocuğunuz var mı?" olur. hakim tanıdık çıkarsa 1 hafta sonraya da randevu verebilir.
boşanmayla ilgili minik bir detay, avukatı gerektirmeyen anlaşmalı bir boşanma olsa bile boşanmayla ilgili şartların metne dökülmesi gerektiğidir. yani, bir avukat tanıdığına ihtiyaç var yine de. ha google ile aratarak da bulunabilir hazırlanması gereken döküman. bu döküman mevcut malların paylaşımı, nafaka, var ise çocukla ilgili haklar ve paylaşımları kurala bağlamayı sağlar. abes şeyler yazılmışsa iki tarafın hakkını korumak adına mahkeme zaten müdahil olacaktır.
eğlenceli bir eylem değildir. ama dünyanın sonu da değildir. karşınızdaki insan hayvan değilse kimse akabinde zil takıp göbek atmaz. yine de ilişkide umut görünmüyorsa iki taraf için de en doğru eylemdir.
evleri ve yolları ayırdıktan dokuz sene sonra şu işi de halledelim bari şeklinde gerçekleştirdiğimiz eylem. avukatsız hallettik. günümüzü aldık, duruşma salonunda da işimiz on dakika sürdü. tarih 26 eylül 2018. onbeş gün sonra yazılı kararı tebellüğ ettik. bitti değil mi. değil. yaklaşık onbeş gün önce nüfus kağıdımı yenilemek için gittim. kütükte halen evliyim. mahkeme kararı henüz nüfusa bildirilmemiş. şimdi adliye yolları göründü. mahkeme kalemine gidip sorup soruşturmak gerekiyor. nüfus kütüklerine konuyla ilgili bilgi yazısı göndermekle görevli elemana dalmadan nasıl yapılır bilmiyorum. sabır katsayımın pik yaptığı bir ara gidip şansımı deneyeceğim. sulh hukuk mahkemeleri böyle işliyorsa adaletle işi olan insanları halini düşünmek bile istemiyorum.
e, herkes yazmış, eksik kalmayayım. benim de 8 yıllık evliliğin ardından anlaşmalı gerçekleştirdiğim eylem. (bak, tanıma bak*) sadakatsizliğe zerre kadar tahammülüm olmadığı için, 2 ailede de herkesin aman yavrum yapma etme demesine aldırmadan açtım boşanma davasını. avukatımın beykoz'da tanıdık hakim bulması sayesinde 1 ay sonraya tarih aldım. gittim, eski kocam gidip sevgilisinin evline yerleşmiş olmasına rağmen, hakim karşısında salya sümük ağlıyor. hakim, siz emin değilsiniz galiba dedi. biraz daha düşünün deyip yollayacak bizi. avukatım zar zor ikna etti. neyse hallettik. yolun açık olsun dedim hayatıma baktım. ama kesinleşmiş kararın çıkması 3 ay sürdü. ben bu arada birlikte oturduğumuz evden çıktım. aile arasında voltran oluşturduk, bana küçük bir daire aldık. ama kesinleşmiş karar çıkmadağı için evlilik soyadımla almak zorunda kaldım. neyse, gel zaman git zaman, üstünden 7 yıl geçti. evi satıp, başka bir yerden ev almaya karar verdim. tapuya gittim. tapu müdürü gıcık çıktı. git eski kocandan izin al diye tutturdu. bırak konuşmayı, adamın yüzünü görmüyorum 7 yıldır. neyinden izin alacağım allahını seversen? allahtan tanıdık emlakçılar devreye girdi de adamı ikna ettik. yani demem o ki, sistem pek bi şenlikli. ya da bana hep enteresan şeyler denk geliyor.
Kavgasız gürültüsüz huzur içinde boşandık çok şükür. Arkadaşlığımıza da zarar gelmemesi ayrı bir kazanç. Avukat tutmadık; aramızda anlaşıp protokol hazırladık. Detaya da girmedik; herkes özel eşyalarını ve kendine lazım olabilecek şeyleri aldı; ortak malları ise satılığa çıkarıp parasını paylaştık. Dolaptaki kefir mayasını bile iki ayrı kavanoza böldük. En az kayıplı boşanma böyle yaşanıyor; boşanacaksanız anlaşıp öyle boşanın.
Mahkeme 15 dakika kadar sürdü, onun da 10 dakikası hakime hanımın kararı yazdırması ile geçti. Hukuki süreç kolay.
Mahkeme öncesinde kendime 1+1 ev tutmuştum. 2 yıldır aynı evdeyim. Her insanın problemlerle mücadele yöntemi farklı; sanırım benimki her şeyi değiştirmek oldu. Yaşam tarzım değişti. Arabamı değiştirdim, çalıştığım iş yerini hatta mesleğimi bile değiştirdim. İşe yaradı. Fakat "her şey gelip geçici" duygusunu yan etki olarak yaşamış olabilirim; hâlâ da yaşamaya devam ediyorum.
Boşanma sonrasında yaptığım en büyük hata, duygusal durumum stabil hale gelmeden kendimi duygusal bir ilişkinin içinde bulmak oldu. istemeden üzdüm.
Tekrar biri ile evlenmeyi düşünüyormuyum? Şimdilik hayır. Özgürlüğün ve yalnızlığın tadına da alıştım. Kim olursa olsun yakınımda başka insanların bulunması beni boğuyor. En fazla 3 gün dayanabiliyorum.
Boşanmayı önerirmiyim? kesinlikle evet. Eğer evliliğinizde sizin ya da eşiniz için önem derecesi yüksek bir konuda problem yaşıyorsanız bırakın gitsin. Zaman kaybetmeyin. "Bu konular önemlidir, ama şunlar için canınızı sıktığınıza değmez" diyemem; herkesin verdiği önem derecesi farklı olabilir.
Aklıma gelen olası boşanma nedenleri: - Tatminsizlik. Cinsel, zihinsel ya da farklı bir konu ile ilgili olabilir. - Kişisel alan ihlali. - Sorumluluktan kaçma, adil olmayan hayat yükü paylaşımı - Değiştirilemeyecek özellikleri değiştirme konusunda baskı yapma - Birlikte keyif alacak ortak paylaşım eksikliği.
Böyle şeyler varsa konuşun, anlaşın boşanın gitsin.
Sayısındaki belirgin şekilde görülen artıştan olsa gerek, bir avukatlık ihtisas alanıymış gibi algı oluşturan eylem. Hukuki olarak anlatırsak, bozucu yenilik doğuran bir hakkın kullanılmasının hukuki neticelerinden biridir. Aslında sadece iki taraf arasında olan bir bağın statüsünün değişmesinin yanı sıra, tarafların dışındaki kişileri de ilgilendiren Yani inter omnes etkisi olan bir işlemdir. Bu hakkın ileri sürülme yerinin sadece mahkeme olması enteresandır aslında. Çünkü mahkeme dediğimiz yer bize okulda uyuşmazlığın çözülmesi için en son başvurulması gereken yer olarak gösterildi. Halbuki bu nanenin anlaşmalı olanı bile mahkemede görülüyor, kanun yasaklamış çünkü arabulucuya gidilemiyor mesela. Arabulucuyu neden yasakladılar ki? Aile falan filan anayasada geçiyor korumak lazım falan mı dediler acaba? Neyse kanun koyucu abesle iştigal etmez diyip kendi hayatıma geleyim. Ben boşanmadım, annemle babam boşandı. Babam ablama “sana bir sürprizim var” diyerek mahkeme ilamının resmini atmış. Böyle ufak çılgınlıkları vardır, evet. 7-8 yaşlarındayken bana söylediklerinde tir tir titrediğim şeyi ben 21 yaşındayken yaptılar. Çok şükür yaptılar. Annem ve babamın evliliğinden aklımda kalan çok şey var da, sanırım en sürreali babamın hemen her Pazar kahvaltıdan sonra bize “nasıl daha iyi bir aile olabiliriz?” Diye sorup bizi tornaya soktuğu vaazlarını dinlediğim günlerdi. Anne, baba; bu yaZdıklarımı görürseniz şunu bilin ki, bu hayatta en kötü yaptığınız şey anne ve babalık. Keşke kariyerini daha önce sonlandırsaydınız.
"Öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler" tadında okuyun...
Yıllar önce tekneyle dünyayı dolaşan bir çift vardı... "uzaklar"dı sanırım adı, yanılıyorsam birisi düzeltir beni... neyse. Orada geçmişti bu konu.
Karayipler boşanmaların en yüksek olduğu yerlerden birisiymiş ancak boşananlar yerli halk değil.
Tekne turuyla atlantiği geçicem diyip, 3 hafta aynı teknede 24 saat vakit geçiren çiftler. Hatta bu oran %50'nin üstündeydi.
İlk limanda boşanma başvurusu yapıyorlar.
Düşünsene, sabah kalktın kahvaltıda gördün, üç beş laf... işe gittin geldin.. bir iki saat birlikte vakit geçir yat uyu.
Bunda ise 3 hafta 24 saat birliktesin. Mantıklı yani.
Evleneceği kişiyle kendini karantinaya alıp deneyecek kişilere tavsiye ederim. Sağlam bir turnusol kağıdı olur.
Ha bir de... bu boşananlar her milletten, o yüzden dikkate değer bir veri.
(Karantina sonra sonrası çin'de boşanmalar arttı haberi sonrası aklıma gelmişti bu. "Heee lan bunlar da ayni yerde 24 saat vakit geçirdiler" ondandır diye geçince aklımdan)
Yine boşanma haberi aldım. inanılmaz yeni oranlar.
Gençler çok detaylı düşünmeden, kendinize ve ona sormadığınız tüm soruları temizlemeden, bir süre beraber yaşamadan, zorluktaki yokluktaki halini görmeden evlenmeyin.
Sakın "ilişkiyi kurtarma çocuğu" yapmayın.
Boşanmak, evlenmemekten bin kat yıpratıcı, bazen madden de yıkıcı bir süreç. Bakmayın "ya iyi insan belli olur kasmayın"cılara. Boşandığınızda size bakıp 31 çekecek olanlar onlardır.
Pandemi süreci sona erdiğinde insanların yavaş yavaş gireceğini düşündüğüm süreç. Hatta kendi akrabalarımın içinde bile bu çözülme başladı.
İnsanlar neden evlendiklerini bilmiyorlar bence. Ciddiyim. Yani evliliği; düğün yap, çocuk yap, ara sıra Seks yap, ev al, araba al, kredi borçlarını öde vs vs bunlar gibi birçok aşamadan ibaret görüyorlar sanırım. Bakın pandemi süreci bize neler yaşattı; insanlar günlerce evlerinde kaldılar, işlerine, arkadaşlarına gidemediler. Sosyal aktiviteleri minimum düzeye indi ve çok yüksek ihtimal evlerinden bıktılar. Adam evinde kalıp eşiyle vakit geçirmiyor ya! Ya da tam tersi. İşte bunlar hep boşanmaya sebep oluyor. Ya da boşanma işinden hazzetmeyenler için çileli bir evliliğe dönüşüveriyor.
Evlilik meselesini aile ya da toplum baskısıyla yaparsanız; sonuçlarına sizi baskılayan aile ya da toplum değil, siz katlanırsınız.
Sanırım bu süreç en çok masum yavruları zedeliyor. Adam evleneli 1 yıl olmuş, yangından mal kaçırır gibi çocuk yapıyor. Evlilik 1 yıllık, çocuk 2 aylık... Be abicim, be ablacım düşündün mü hiç "la bu adamdan/kadından çocuk yapılır mı acaba" diye? Yok. Sonra eşinle anlaşamayınca olan o küçücük yavrucağa oluveriyor.
Her neyse, meseleden neden bu kadar saptım bilmiyorum. Ama lütfen evlilik gibi önemli konularda anlık kararlar vermeyin, zararını yalnızca siz çekmiyorsunuz. He eğer anlaşamıyorsanız tabi ki boşanacaksınız, ama önceden kestirdiğiniz bazı şeyleri de "ulan ben bu kızı/adamı evlenince değiştiririm zaten" diyerek önemsememezlik yapmayın.
evliliğin gidişatı nasıl olursa olsun, sürdürdükçe nasıl bir hayatın ne gibi olasılıkların sizi beklediği az çok bellidir. boşanmak ise, mutsuz bir evlilikten ve belirli bir gelecekten feragat edip sürprizlere gebe bir bilinmezliğe doğru yola çıkmak.
sanıyorum bütün duyguların aynı anda yaşanabileceği tek tecrübe olabilir.
ama sonunda tertemiz iyileşiliyor. çok fazla virajdan, çok fazla fırtınadan kardan çamurdan, çok fazla acıdan, hayal kırıklığından geçiliyor. insan çok sarsılıyor ve savruluyor gerçekten. ama zaman ilaç diyorlar ya, zamanın ilaç olma prensibi o'nun değişim ve gelişiminize şahit olmayışı ile orantılı şekilde çalışıyor. saatler, günler, haftalar, aylar ve seneler geçiyor ve artık eksikliğini hissetmiyorsunuz, yokluğu bir anlam ifade etmiyor, kendinizle ilgili herhangi bir şeyi paylaşma gereksinimi duymuyorsunuz.
1 yıl önce babamı kaybettiğim gün, göğsüne kafamı bastırıp salya sümük ağlamak istedim. elbette bu olmadı ve diğer hiçbir şeyin de hiçbir önemi kalmadı. bu o'na gereksinim duyduğum son gündü.
yani yarın öbür gün bir şey olacak, mesela muhteşem bir iş teklifi alacaksınız, lotodan ikramiye tutturacaksınız, kardeşiniz evlenecek, veya allah göstermesin bir ölüm, maddi bir darboğaz, bir sağlık sorunu olacak hayatınızda. o'na eliniz uzanmayacak bir sebeple. sonra yenileri olacak, sonra yenileri, ve bir bakacaksınız ki bir zamanlar birlikte yaşlanmayı ümit ettiğiniz insan artık sizin hakkınızda karşı komşunuzdan daha az şey biliyor. aynı şekilde siz de, izleri hiç silinmeyecek zannederken bıraktığı tek iz nüfus kayıt örneğinizdeki 'boşanmış' ibaresi.
korkacak bir şey yok. gördüm ve acı biçimde tecrübe ettim ki ölümden beter bir darbe bu hayatta yok. o sebeple bir zamanlar benim yaptığım gibi endişe içinde her gün buraları okuyorsanız, bir daha isteseniz de gelemeyeceğiniz bu hayatı daha fazla heba etmeyin derim. erken kalkan yol alır.
hayatinda bosanmamis, hatta evlenmemis kisilerin hakkinda ahkam kesip yorum yapmamasi gereken bir konu... yasamayan bilmez.
edit: evlilere tavsiyem, bosanmalar genelde ikinci cocuktan sonra olur. zira kadin 35 li yaslara geliyor, ikinci cocuga hamilelik ruh halini tamamen bozuyor. Ben cocuk dogrumak icin mi yasiyorum, hayatim bitti mahvoldum gibi evhamlara kapilyior. bu sebeple bu tip eslerle özel olarak ilgilenmeniz gerekir diye düsünüyorum.
Evliliğim boyunca yaşadığım hayata ait hissedememiştim kendimi. Boşandıktan sonra da bir süre sanki bir sis bulutunun içinden katılmış gibi hissettim hayata. Sonra o sis bulutu dağıldı. Ben özüme döndüm, özüm bana.
Yaşanan herşey sonunda size iyi kötü birşeyler katıp geçiyor. İyilerle yola devam edip kötülerin sizi etkilemesine izin vermemeye çalışmak en mantıklısı.
Bazı evlilikler vardır, insanlar boşandıkları gün yeniden doğmuş gibi olurlar. Kendinden ödün veren, vermek zorunda bırakılan her insanın bir gün yeniden doğması dileği ile.
kişi sevdiğinin ailesiyle evlenir.. klişe mi klişe, ama doğru mu; bence doğru. Biriktirdikleriniz, statünüz, eğitiminiz.. her neyse aslında siz ailenizin bir yansımasısınız. Korkularınız, pişmanlıklarınız, tereddütleriniz, beklentileriniz, hasılı kelam, onlarca ögeyi 20-30 yıl birlikte saatlerinizi geçirdiğiniz ailenizden taşıyorsunuz. O da öyle.. o nedenle karşındaki aileyi tanımadan, içselleştirmeden, benimsemeden yapılan evliliklerde de boşanmaya bakmak lazım. Yukarıda yazarların tamamı karşılıklı bireysel baza indirgemişler; ama sormak isterdim, belki yorumlara yazarlar, hangilerinizin aileleri uyumluydu ve bu ilişkinize nasıl yansıdı? Boşanmak elbette yolun sonu değil ama lütfen evlenirken aşık olduğunuz tarafın ailesiyle kurabildiğiniz ilişkiye, uyuma, empatiye bakın. Unutmayın sevdiğiniz kişi onlarca yıl birlikte o evde, o etkileşimle yaşadı - sizden çok daha uzun süre- izi kalmıştır mutlaka.. Ailesini sevememişseniz, kendinizden çok vermeden bir türlü ısınamıyorsanız, bir kenara not alın, onunla yaşanan aşk-sevgi bir süre sonra tükenecektir. Boşanmalarda her iki tarafın aile uyum-suz-lu-ğu-nu asla yabana atmayın.
bir ilişkiyi bitirmek. evlenmenin tersi. günümüzde boşanma oranlarının aşırı artması bir tehdit bence. sonuçta bu sebeple nüfus artışı azalıyor. ve gelecekte anne başı çocuk sayısı 2'ye düşünce dünya nüfusunun hızla azalacağı ile ilgili tahminler de var malum.