1. tuttuğumuz şeyleri zamanı gelince bırakırız. hepsi bırakınca düşmez eline yapışır. daha zamanı var dersin beklersin. tekrar bırakmak istediğinde bırakamazsın çünkü tutmuyorsun.
    0eylem 
  2. Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek.

    Örnek kullanım: iz bırakmak. Leke bırakmak.
    #137657 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  3. Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak.
    #137656 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  4. Sahiplik hakkını başkasına vermek.

    Örnek kullanım: Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış.
    #137655 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  5. Yanına almamak, yanında götürmemek.

    Örnek kullanım: Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim. (Atatürk)
    #137654 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  6. Bakılmak, korunmak için vermek.

    Örnek kullanım: Eşyamı size bırakacağım.
    #137653 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  7. Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek.

    Örnek kullanım: Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım. (M. Ş. Esendal)
    #137652 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  8. Sınıf geçirmemek, döndürmek.

    Örnek kullanım: Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı.
    #137651 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  9. Ayrılmak, terk etmek.

    Örnek kullanım: Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi. (P. Safa)
    #137650 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  10. Kötü bir durumda terk etmek.
    #137649 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  11. .

    Örnek kullanım: Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler. (Ö. Seyfettin)
    #137648 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  12. Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak.

    Örnek kullanım: Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı? (R. H. Karay)
    #137647 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  13. Bıyık veya sakal uzatmak.
    #137646 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  14. Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak.

    Örnek kullanım: Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim. (R. H. Karay)
    #137645 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  15. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek.

    Örnek kullanım: Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı. (H. E. Adıvar)
    #137644 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  16. Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak.

    Örnek kullanım: Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu. (C. Uçuk)
    #137643 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  17. .

    Örnek kullanım: Saçlarını omzuna bırakmış.
    #137642 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  18. Engel olmamak.

    Örnek kullanım: Bırak, burasını benim defterimden okuyayım. (Ö. Seyfettin)
    #137641 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  19. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek.

    Örnek kullanım: Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı. (F. R. Atay)
    #137640 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  20. Saklamak, artırmak.

    Örnek kullanım: Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin.
    #137639 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  21. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek.
    #137638 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  22. .

    Örnek kullanım: Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?
    #137637 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  23. Bir işi başka bir zamana ertelemek.

    Örnek kullanım: Gezmeyi haftaya bıraktık.
    #137636 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  24. .

    Örnek kullanım: Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. (T. Buğra)
    #137635 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  25. Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak.
    #137634 tdk | 6 yıl önce
    0eylem