hakkında son kez yazıyorum sözünü çiğneyip bir kez daha onun hakkında yazacağım. kendime sınır koyduğum için kendime gıcık oldum, inada yazıyorum bu satırları. sen kimsin de bana sınır koyuyorsun lan?!
ersun yanal takımı nisan ayında şampiyon yaptığında çok farklı bir ortam vardı bu ligde. bir kere yabancı sınırı vardı. iyi yerliler dört büyükler tarafından kapılıyordu. ekonomik anlamda iyi yerlileri tatmin edebilecek rakamları anadolu kulüpleri ödeyemiyordu. üstüne bir de televizyon gelirleri bugünün televizyon gelirleri ile kıyaslanamazdı bile. tüm bu veriler ışığında, 3 temmuz sürecine girmemiş, kadro kalitesi rakiplerinin çok üstünde olan bir fenerbahçe'yi dominat bir futbol oynatarak şampiyon yaptı yanal. ancak dedim ya, o günler geride kaldı.
süper lig, öyle çok da öngörülemeyen bir lig değil. neredeyse tüm takımlar 4-2-3-1 oynuyor. tüm takımlar önce rakibi tutayım, kontra atakla ya da bir duran toptan bişi olursa olura oynuyor. öngörülebilir. tahmin edilebilir planlarla sahaya çıkılıyor.
ersun hoca ne yaptı peki? kendi çizgisinden çıkıp kocaman çizgisine kaydı. iki defansif orta saha ile oynuyor eleştirisinden muzdarip kocaman'ı da aşıp kimi maçlarda 4, kimi maçlarda 5 defansif orta saha ile oynadı. lakin defans oyuncularını kullanmayı da, ofansif oyuncuları kullanmayı da unuttu. hani bir ışık görse hem kaleye, hem de santrafora bir defansif orta saha daha koyacaktı. ama çok şükür kadroda o kadar çok defansif orta saha yok...
ersun yanal bu sezon, elindeki imkanları en kötü kullanan teknik direktör oldu. evet, elinde imkansızlıklar da vardı ama elindeki imkanları değerlendirmekten de yoksundu. kariyerinde 20 maç sol bek oynamış gustavo varken, dirar'ı 18 maç sol bekte oynattı. kariyerinde 45 maç stoper oynamış gustavo varken, jailson'u 19 maç stoperde oynattı. adil rami ile gustavo birlikte yan yana stoper oynamışlarken, ikisini birlikte stoperde değerlendirmeyi hiç düşünmedi. rami gibi bir adamı, çok uygun şartlarda alınmışken, düşünmedi bile. zanka gibi bir adamı, bu adam benim planıma göre uygun stoper değil diyerek gönderdi. zajc gibi 25 yaşında gelişmeye açık bir on numarayı çürüttü, mevlüt erdinç gibi bir tecrübeye hiç şans tanımadı. bu oyuncular kruse ve vedat'ın alternatifi olarak hiç görülmedi. aralarında bir rekabet yaratamadı ki onların da performansını yükseltsin.
aylar boyunca bize fener'in büyüklüğünü anlattı. şampiyon olacağız dedi. istifa etti, kabul edilmedi. sanıyorum en son olarak psikolojim kaldırmıyor gibi bir şey söylemiş... ya bizim psikolojimiz?
fener öyle büyük, fener şöyle büyük... hadi canım? ciddi mi?
o değil ersuncular da sus pus oldular. ersun hoca şöyle efsane, ersun hoca böyle efsane... ee nerdesiniz?
şimdi son kez fenerbahçe'nin başında trabzonspor deplasmanında yarı final ilk maçına çıkıyor. bence jailson santrafor oynasın, kaleye de vedat geçsin. kruse sol bek, hasan ali sağ stoper, serdar aziz de 10 numara oynasın....
Hakkında daha önce de birkaç girdi oluşturmuştum.
İşin açığı Ersun Yanal geçen sezon küme düşme hattında olan Fenerbahçe'ye geldiği için sevinmiş ancak sezon sonunda gönderilmediği için üzülmüştüm.
Neden mi? Çünkü; geçen sene o takımı ancak ve ancak ligin dinamiklerini bilen, yerli bir hoca kurtarabilirdi. Gelen kişinin Ersun Yanal olmasına sevinmedim yani. Yerli oluşuna sevindim. Bu sezon ise mutlak suretle yabancı bir hoca gerekiyordu, yönetim eldekiyle devam etme kararı aldı, yanlıştı.
Nisan ayında fenerbahçe'yi şampiyon yaptığında o sezon ligin en iyi, Avrupa'nın da birçok takımında banko oynayacak iki bekine sahipti Ersun yanal. Gökhan ve Caner.
Stoper olarak kullandığı oyuncular Yobo, Alves ve Egemen. Üçü de son derece kaliteli. Hem sol bek hem de stoper rotasyonunda sırıtmayan ve kaliteli sayılabilecek isim Kadlec. Mesela bu sezon kadlec tipi bir oyuncumuz olsaydı, 6-7 puan daha fazla alabilirdik. O kadar eksik takımın sol bek rotasyonu.
Orta alanda Mehmet Topal, Xabi Selxuk, Baroni, Meireles, Emre var.
İleride Sow, webo, kuyt, Stoch ve emenike var.
Rotasyonda daha birçok kilit isim var ki Rotasyon olarak kullanıldığında son derece iyi katkı verebilecek. Hepsini yazmaya lüzum yok.
Yani her açıdan yırtıcı ve yıpratıcı bir kadro. Dolayısıyla Ersun Yanal'ın tek bildiği futbol felsefesi olan ''şok pres ve kanat oyunu'' prensibine son derece uygun oyuncular. Hatta öyle ki bu oyunculara ne yapması gerektiği söyle, kondisyon yüklemesini yap ve sonra otur, izle. Kendileri de zaten otomatikman o oyunu oynarlar.
Anlatmak istediğim şey yanal'ın iki iyi kanat bek, iki skorer kanat ve delici forvet olmadan ''şok pres ve kanat oyunu'' futbolunu oynatamayacağıdır. Nitekim oynatamadı ancak diretti. İlla olacak dedi. Olduramadı.
Bir de nereden edindiyse değişik takıntılar edinmiş. Tolgay'ı aldırdı. Sonra Tolga'ya da sahip çıktı. Eğer sakat olmasaydı Tolgay da tıpkı tolga gibi bu sezon defalarca 11'de göreceğimiz isimlerden olacaktı.
Futbol açısından Geri kafalı bir isim olduğu tarafımca aşikar. Bağnaz ayrıca. Şapkadan tavşan çıkarmaya çalıştı, olmadı ama kendisi de vazgeçmedi bundan. Tolga'dan Sow, Dirar'dan Caner yaratamazsınız. Kruse kanat oynamaz. Jailson'dan stoper olmaz. Emre küstürülemez. Gerekiyorsa her maç dakika 70'lerde alır, onun gibi bir yeteneği diri tutarken, aranızı da sıcak tutarsın. O da takımı gerçek bir kaptan edasıyla ayakta tutar. Çarklar hiç durmadan çalışmış olur böylece. Hiçbir şeyi beceremedi. Beceremediği gibi işin de içine etti.
Ne ''haşortmanlı'' Aykut Kocaman ne de ''tekneci'' Ersun Yanal bu kulübe hizmet etmeli şu saatten sonra. En azından uzunca bir süre böyle olmalı, ikisi de uzak tutulmalı kulüpten. Koca dünyada başka hoca mı kalmadı canım?
Son olarak fanboylar için birkaç çift kelam edelim. Güle güle hocamcılar için yani. Sevebilirsin, saygı duyuyorum ama onsuz olmazmış gibi bir tavır takınamazsın. Eldeki kadro ile bu kadar diye bir şey yok. Gerçekten iyi bir hoca, böyle bir kadroyu da gayet şampiyon yapabilir.
10 tane stoper aldın kardeşim, 3-4-1-2 oyna. 3-5-2 oyna. İlla bek oynatmana gerek yok. Dirar zaten kanat bek/sağ ön karışımı bir oyuncu, Isla da gayet verimli olur zira kariyerinin büyük kısmını kanat bek olarak geçirdi, orta sahanın sağında. Sola da Garry ya da Ferdi'yi koy. Bir tarafın defansif ağırlıkta diğer tarafın ofansif ağırlıkta olsun.
Onu da mı yapmadın? 4-2-3-1 oynamaya devam et, sol beke altyapı oyuncun olan Abdül'ü koy. Kiraladığın abdül. O da mı olmadı? Tecrübe abidesi ve sol ayaklı oyuncun olan Gustavo'yu sol beke yerleştir. Sırıtmazdı emin olun. Geri kalan tüm pozisyonlarda oyuncuların var zaten. Şok pres oyunundan vazgeç ve bu kadroya uygun olan başka bir oyun bul. Senin işin bu. Yapamadı, beceremedi.
Noktayı da kötü oynayan, hatta sezon boyunca neredeyse hiçbir şey oynamayan Galatasaray'a kadıköy'de yenilerek koydu. Bunu iyi becerdi ama. Vallahi iyi hoca he?
Hadi ağabey hadi...
neden hala takımın başında olduğunu anlamadığım teknik direktör.
evet, en büyük destekçilerinden biriydim.
onca eksiğe rağmen iyi de gidiyorduk ama son maçlarda bu kadar saçmalayacağını ben bile tahmin etmemiştim. maalesef yönetimin transfer beceriksizliğinden ve tff'nin takındığı tavırdan, hakem hatalarıdan bu noktaya geldik. ben eminim; takıma gereken transferler yapılmış olsaydı, şampiyonluk gelirdi. her neyse. başarısız olan mou, pep, kloop bile olsa gider. burası fenerbahçe. nokta.
bu arada "ersuncu" değilim. Ama aykutçuların iflah olmaz birer geri zekalı oldukları o kadar belli ki, herkesi kendileri gibi taraf sanıyorlar. Futbol cahilleri.
bugün ersun yanal için ne yazdın köşesinin esas oğlanı... ne diyim ki?
inadım inat, kıçım kırk kanat sözünün en büyük destekçisi. şimdi böyle bir söz var mıydı emin olamadım. götümden de uyduruyor olabilirim.
bazı inatlara saygı duyarsın. çünkü, inat değil inançtır o. tercihine dair inancı, tercihinde inatlaşmasının nedenidir. ama bu saygı duyulacak bir inat değil. bu daha çok balkondan atlarsam uçarım diye düşünen çocuğun inadı gibi. uçarım diye atlıyor, kafayı gözü kırıyor, ama aynı ısrarla atlamaya devam ediyor. hah işte, o çocuk ersun yanal.
tekrar takımın başına gelmesini en çok isteyenlerden biriydim çünkü gitmeyi hak ettiğini düşünmüyordum zamanında. ali ece "fenerbahçe taraftarı ersun yanal'ın futbolunu istedi, ersun yanal'ı değil." demişti. durum tamamen bundan ibaret.
ersun yanal'ın şampiyon yaptığı sezondan bu yana öyle keyifli bir futbol izleyemedik. bu sebeple kendisinin tekrar takımın başına gelmesini ve oyununu oynatmasını istedim. kendisi takımın başına geldi fakat oyunu gelmedi. aykut kocaman'ı hücum planı yok diye eleştirirdim. hala da öyle düşünüyorum. şu an ersun yanal'ın hiçbir planı yok. maçları izlerken biz şunu yapmaya çalışıyoruz veya şunu yaptırmamaya çalışıyoruz diye düşündüğüm anlar nadiren oldu. taktik açısından gerçekten hiçbir şey göremedim. duran top savunasını da kullanmasını da çalıştırmadığı çok belli. rakiplerini analiz etmediği de ortada. bunun üzerine bana göre alametifarikası olan takımın dinç ve sağlıklı kalması konusunda da oldukça kötüydü.
kalması için hiçbir sebep kalmadı. ben aykut kocaman uefa kupası'nda yarı final oynarken bile "ben güzel futbol izlemek istiyorum." diyerek eleştiriyordum. doğru veya yanlış başka bir konu, bu benim düşüncem. ondan daha kötü bir futbolu oynatacaksa bırakın ersun yanal'ı takımın başına klopp gelse bile istemem.
hakem hataları, federasyonun tutumu, sakatlıklar... evet bunların hepsinden bahsedilebilir fakat takım uçuyordu da takımı engellediler gibi bir şey söz konusu değil. şu anki durumda birinci sorumlu kendisidir. evet belki çok iyi olmazdık fakat bu kadar da kötü durumda olmazdık diye düşünüyorum. kendi adıma ersun yanal konusunda oldukça hatalı olduğumu kabul etmem gerek. böyle olacağını düşünmüyordum, oldu. söyleyecek pek bir şey yok bunun üzerine.
senden benden herhangi bir fenerliden yegane farkı maçı tv'den değil saha kenarından izliyor olması... sanıyorum yakından izlediği için görüp müdahale edemiyor.
Herhangi bir duran top planı olmayan teknik adam. Ne ofansif ne de defansif hiçbir duran top planı yok. Bugün de Trabzon'a leş bir kadro ile çıkıp yenildi. Tolga ve Tolgay aşkından vazgeçemedi. Zajc ve Ferdi oyuna girdi, Fenerbahçe golü buldu. Maça bu oyuncular ile başlasa belki skor daha farklı olurdu.
Attığı gole rağmen leş bir futbol ortaya koyan ve haftalardır da aynı performansı gösteren Vedat'ın yerine Mevlüt'ün oynamaması da ayrı bir olay. Şükürler olsun ki bu son maçıydı Ersun Yanal'ın.
Umuyorum ve istiyorum ki altyapıya önem verecek, gençleri sahaya sürecek; mümkünse alman ekolü bir hoca getirilir.
Geçenlerde ali ece'yi dinledim. Yıllardır istediğim, arzuladığım şeyi söyledi: ''Daum'u hoca olarak değil, sportif direktör olarak bu kulübe getirmek lazım.'' dedi.
Gözlemci ekibinin ve sportif yapının başına Brezilya ve Arjantin pazarını bilen, aynı zamanda Almanya'ya da hakim olan Daum'u getirmek müthiş bir hamle olur. Hoca olarak da yine alman ekolünden roger schmidt getirilirse, uzun vadede güzel işler yapabilirler. Tabii ki sabredilirse.
Medyada sık denk geliyorum bu iki isme. İkisi de yıllardır Fenerbahçe'de çalışmasını istediğim hocalar. Roger ''oyun planı olan'' ve hücumsal varyasyonları bir hayli fazla kullanan bir hoca. Daum oyuncu bulacak, roger oynatacak. Çok güzel iş olur.
Giderken de, kendisine yakışacak şekilde giden eski fenerbahçe teknik direktörü.
Başkaları gibi telefonu kapatıp, günlerce ortadan kaybolmadı:)
Bakın; birini, doğruları ve yanlışları ile savunan insanın aklı yoktur. Taraftar istedi geldi; istemedi gitti. Biz de gelmesini isteyenler olarak yanıldığımızı söylüyoruz. ersun yanal hakkında hiç bi kötü hissim yok. ne lobisi vardı, ne medyası; sadece belli bi taraftar arkasındaydı. Zaten Yönetim istemeye istemeye getirdi. Bu takım alanyaspor maçına kadar da ligin en güçlü şampiyonluk adayıydı. Tribündeydim ve o maçtan sonra camiada film koptu. Ha hocanın hataları elbette var, “yok” demiyoruz. Ama ligin başından beri 15 puan göz göre göre hakem hataları ile kaybedildi. Onca eleştiriye rağmen lider olabilirdik.
Neyse uzun uzun yazmaya gerek yok, bundan sonraki kariyerinde de başarılar diliyorum. Çok klas adamsın.
sonunda gitti. dün son maçıydı. son kez hakkında yazayım istedim. bu kez cidden son. hayır kime çemkireceğim bundan sonra diye boşluğa düşmüyor değilim. ama buluruz artık başkasını.
ersun hoca fenerin geleceğinin hocası değildi. zaten muhtemelen bunu öngördüğü için ali koç kendisini istemedi. ama taraftarın sevdiği başkan olarak taraftarın sevdiği hocayı getirmek, o günün şartlarında yapabileceği en doğru hamle idi. ali koç'un yaptığı hata, bir önceki sezon ligi ikinci sırada bitiren, en çok gol atan takımın hocasını göndermekti. yani aykut kocaman'ı.
şimdi bunu söyleyince bazıları sizi aykutçu falan sanıyorlar. aykutçu ya da herhangi bir kimseci değilim şahsen. ama benim fikrime göre aykut kocaman bile ersun yanal'dan daha iyi teknik direktördür. elbet bana göre aykut kocaman da fenerin geleceğini inşa edemez, ama o bile ersun yanal'dan iyidir. çünkü, aykut kocaman eline verilen malzemeden en yüksek verimi almaya çalışır. misal, onun döneminde oynatmadığı söylenen valbuena kariyer rekoru sayılabilecek gol ve asist sayısına ulaşmıştır. çünkü onu en verimli nasıl kullanırım sorusunun cevabını bulan adamdır aykut kocaman. eline ne verilirse, onunla en iyisini yapmaya çalışır. ve modern futbolun gereği olarak önce gol yememeyi planlar... ersun hoca ise, nisan ayında şampiyon olmasını sağlayan futbolu elindekilerle oynatmaya çalışır. kadro buna uygun olmayınca ya da rakipler zaaflarının üstüne gidince, işte böyle başarısız olur. çünkü ersun hocanın bir b planı yok. a planının işlevselliği de her kadro ve her rakip için maalesef geçerli değil. keşke tek bir oyun planı ile tüm rakipleri eze eze yenmek mümkün olsaydı. ama mümkün değil. barcelona bile tek bir planla herkesi eze eze geçemiyor...
dün son maçta da saçmaladı ersun hoca. ha belki sakatlar vardı, ya da dinlenmesi gerekenler. o nedenle sol bekte deniz, stoperde "yine" jailson ile oynadı. bilmiyorum. bakmadım. faletta sakatlanıp sezonu kapatınca, tolga ve tolgay'ın sürekli geriye oynamasına maruz kaldık. tolga'nın saçmalaması, jailson'un yine ıskalaması ile bir saçma gol daha yedik. kanatlarda tamamen işlevsiz kalan kruse'ye neredeyse maçın sonuna kadar sabrettik. önce 4-3-3, sonra 4-2-3-1 ile, ısrarla kanat oyunu oynamaya çalışan, ama sahada kanat oyuncusu olmayan bir fenerbahçe izledik. sonra ne oldu, zajc ve ferdi oyuna girdi. fener golü buldu. çözümün kulübede olması ancak bu çözüme mecbur kalmadıkça başvurmaması idi sıkıntısı... yaz yaz anlatamadık. çünkü yazdıklarımızı okuyacak hali yok ki? anlatamayız tabi...
demem o ki, kendisini zerre tanımam etmem, iyi insandır, kötü insandır bilmem, ama sırf jailson'u stoper oynatma ısrarı yaklaşık 18 puan kaybına sebep olmuşken, kimse bana hakem makem demesin. hakem derseniz, hakkımız olan maçta bjk'nin verilmeyen iki penaltısı verilseydi o maç 3-3 biterdi derim ben de. ve bu sadece bir örnek. evet hakem hataları puan kayıplarına neden oldu ama puan da getirdi. fakat sadece jailson ısrarı bile, 18 puanın alınamamasına sebep oldu. ilk hatasını kazandığımız ilk başakşehir maçında yapan jailson, son maça kadar da stoper oynamaya devam etti. hadi dün belki yokluktan ama öncesini de biliyoruz...
kendisinin bundan sonra büyük takım hocası olabileceğine ben ihtimal vermiyorum. fener kariyeri onun son şansıydı. onu da boşa kullandı. yolu açık olsun.
Geldiğinde şanlı Fenerbahçe taraftarı tarafından küfür edilerek gönderileceğini söylediğim teknik direktör. Galatasaray mağlubiyetinden sonra anasına sövdüler. Gönderdikten sonra komedi misali son maça çıkardılar. En nihayetinde gönderdiler yada kendisi kaçtı. Fatih Terim büyük adamsın. Hepsinin psikolojisini bozdu...
ersun yanala iki fenerbahçe döneminde de haksızlık yapılmıştır. adamın eline iki transfer döneminde adam akıllı bir tane stoper ve sol bek verilmemiş, elde olan tek stoper de bedelsiz gönderilmiştir. buna rağmen artık dengesinin bozulduğu son iki-üç maça kadar takımını ligin en iyi futbol oynayan takımı yapmış, istatistik lideri olmuş, bu stopersiz beksiz takımı ligin en iyi top oynayan takımı haline getirmiştir.