sovyetlerde yasaklanan yayınlara ve bu yayınların dağıtımına verilen addır.
slav dillerine aşina olanlar, sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği'nde devlet sansürüne karşı verilmiş bir mücadele olan "samizdat"ın literal olarak ne anlama geldiğini çıkarabilirler: samizdat, "kendi" mânâsına gelen "sam" ve sırpçadan bulgarcaya anlamı biraz değişse de rusçada yayınlamayı ifade eden "izdat" sözcüklerinin birleşimidir. haliyle samizdat, "öz yayın" şeklinde tercüme edilebilir. şayet "sam"ın yerini "tam" alır da "tamizdat" sözcüğü türetilirse, "tam" slav dillerinde "orada" mânâsına geldiğinden tamizdat, ülke dışındaki alternatif yayınların ismi olacaktır.
muktedirin kitle kontrol aracı mugalata, safsatadan farklıdır. mugalataya maruz kalan nesne bilinçli olarak kandırılmaktadır. safsata ise kendisini yayan öznenin cehaletinin semeresidir. nitekim, siyasal aktörlerin söylemleri safsata değil mugalatadır. samizdat yalnızca bir direniş değil, aynı zamanda bilgi için verilen cesur bir savaşın sembolü olarak tarihe geçmiştir.
direnişin olduğu bir yerde sömürü vardır. sömürü, her ne kadar kapitalistler tarafından sosyalizm, sosyalistler tarafından kapitalizm ile bağdaştırılsa da özünde herhangi bir iktisadi sisteme indirgenebilecek bir doğadan yoksundur. sömürünün seçeresi iktisadi sistemleri aşan iktidar ilişkilerinde köklenir. foucault söylem ve iktidar ilişkisini ele alırken üç temel dışlama usulünden bahsetmiştir:
sovyetler birliği'nin yasakta sınır tanımadığı günümüzde bir tartışma konusu değildir. iktidar karşıtı söylemler öyle dehşet verici biçimlerde bastırılmıştır ki, novocherkassk katliamı gibi kıyımlar ancak sovyetler birliği'nin dağılmasından sonra gün yüzüne çıkabilmiştir.
samizdat terimi, hem kitap sansürlerinin önüne geçmeyi hedefleyen illegal kaynakların üretimi ve dağıtımı gibi aktiviteleri, hem de dağıtımı yapılan mecmuaların, fanzinlerin kendilerini ifade eder. yakalanma senaryosunun neticesi hapis cezası olduğundan yayımlara erişim oldukça güç olmuştur. halkın büyük bir bölümü kapitalist cemiyet nizamından bihaberdir. yeraltı çalışmaları ise bazen daktilolarla, bazen de el yazılarıyla üretilmiştir.
bu dönemlerde otoriteler de boş durmamış, yazıların dağıtımı ile başa çıkmak için ilginç bir teknik geliştirmişlerdir: kişisel daktiloların kaydını zorunlu kılmak.
kayıt sistemi, ilk bakışta aşikar olmasa da her daktilonun kendine özgü bir yazım stili olmasından faydalanmıştır. devlet daktiloların kategorizasyonunu yaparak elde edilen çıktıların orijinini tespit etmeyi basitleştirmeyi hedeflediğinden ötürü, illegal yayınlar yapan yazarlar devlete kayıtlı olmayan, yabancı ülkelerden gelen daktiloları kullanmaya yönelmiştir.
samizdat yayınlarına verilebilecek bir örnek olan ünlü bir mecmua, khronika tekushchikh sobytiy, türkçesi ile "güncel vakaların kaydı"dır. bu mecmua nedeniyle yüzlerce insan davalık olmuştur. davalık olanlardan beraat eden yoktur. yargının aracı bazı önemli yasal dayanaklar şunlardır:
190-1 : sovyet devletini karalayan yanlış bilgilerin dolaşımı yayılması 70: anti-sovyet ajitasyonu ve propaganda
aktivist ve şair natalya gorbanyevskaya gibi bazı muhalifler akıl hastanelerine gönderilmiştir. gorbanyevskaya'nın durumunun şizofreni olduğunu ve olmadığını söyleyen iki karşıt görüşün ortaya çıktığı bilgisine daniel weissbort'un the ordeal of natalya gorbanevskaya adlı yazısından erişilebilir.
foucault'nun dışlama usullerinin her formuna karşılık gelen bu örnekler sovyetler tarihinde kara lekeler olarak kalmışken, cesur insanların yarattığı samizdat kültürünün mirasları günümüzde müzelerde sergilenmektedir.
vladimir bukovsky ise, hem psikiyatrik hastaneleri, hem çalışma kamplarını hem de hapishaneleri görmüş bir aktivist olarak meşhur vecizesi ile hatırlanır: "samizdat: kendim yazıyorum, kendim düzenliyorum, kendim sansürlüyorum, kendim yayınlıyorum, kendim dağıtıyorum ve bunun için hapishanede kendim vakit geçiriyorum."
Rusçasıyla "самизда́т". Adını sam- (self, kendi) + izdat (basım) sözcüklerinden alan, "kendi yayınlanan" gibi bir anlamı olan rusça sözcüktür. Bir zamanların sovyetler birliği'nin muhalif yeraltı yayınlarının artık nostaljik adıdır.