genç amerikalı yönetmen ari aster'ın yazıp yönettiği, imdb'ye göre yaklaşık 10 milyon dolar bütçeli, bu yılın başında sundance film festivali'nde ilk gösterimi yapılarak seyirciyle buluşmuş, 2018 yapımı gerilim filmi. 2019 oscar ödülleri'nde (91. akademi ödülleri) en azından ses ile ilgili 2 dalda (ses miksajı ve ses kurgusu) aday olmasını bekliyorum. bana göre, bu yılın en iyi gerilim filmi.
film, anneannesini kaybetmiş bir çekirdek ailenin hikayesini anlatıyor. 2 çocuklu bu ailenin özellikle anne tarafının geçmişi, anneannenin ölmeden önceki sağlık sorunları, ailenin en küçüğü olan charlie'nin kafasının içindekiler, ailenin ergeni peter'ın sorumsuzluk dersi verecek kadar "ben" odaklı hayatı ve tabii ki aileyi bir arada tutan çatı gibi görünen anne annie'nin maket tutkusu filmin önemli ayrıntıları. film sizi ilk 15 dakikasında bunlarla sarıp sarmalayacak, "aslında festival filmi izliyorum ben, di' mi?" diye kendinize soracaksınız. zaten gerilim ögeleri filmin içine laps diye eklenmediği için (gram gram arka plana zerk edildiği için) tek bir efektle sizi korkutmaya çalışan berbat bir korku filmi izlemeyeceğinizi garanti edebilirim. son düzlükte konunun bilindik sulara girmesi kalitesini biraz düşürse de, o son düzlüğe kadarki nefis anlatımı, yüzeysel görünen ama keyif veren kurgusu ve tabii ki mükemmel ses efektleri başarılı bir gerilim filminin ortaya çıkmasını sağlamış.
toni collette'in kariyerinin en iyi işi bu olabilir. nasıl ki vera fermiga sanki 30 yıl sandıkta kilitli tutulmuşçasına orphan ve the conjuring serisi ile hollywood tarafından "elit" klasmanına yükseltildi ise, collette de bu filmden sonra aynı muameleyi görebilir. kendisini the sixth sense ile tanımış seyirciler ise, gözlerinin önünde oyunculuğu devasa bir hale gelmiş collette'i izlerken büyük keyif alıyor olmalı. collette'in filmde 3 sahnesi var ki; her biri monolog ve sahneyi tamamen kaplıyor. yakını vefat etmiş olanların bir okulun spor salonundaki toplantılarından birine katıldığı sahne ve yemek masasında peter ve steve ile sessizce yemek yerken başlattığı monolog nefis. bu yılın en iyi kadın oyuncu oscar adaylarından biri olmasını da isterim ben ama akademi'nin burnundan kıl aldırmayan hüviyeti bir gerilim/korku filminin başrolüne oscar vermez, veremez. gabriel byrne de filmin iyilerinden. pek fazla sahnesi olmamasına rağmen, sessiz baba figürünü nefis canlandırmış. henüz aktörlük kariyerinin başındaki alex wolff'un gerilim filmlerinin aranan oyuncusu olabileceğini ama kötü senaryo tercihleri ile kariyerini bitirecek risklerin altına girebileceğini düşünüyorum. filmin medyaya servisindeki en büyük etken ise, charlie rolündeki milly shapiro. adeta bir "harika çocuk" olarak pazarlanan, 3 yaşında şarkı söylemeye, 5 yaşında da oyunculuğa başlayan shapiro henüz 16 yaşında ve bu ilk uzun metraj işi. umarım kendisine yağacak olan film teklifleri ve senaryoları "şekil bozukluğu yaşamış, acınası çocuk" çapında sınırlı kalmaz. nitekim korku filmlerinde başrol edinebilecek kadar mimiklerini iyi kullanabiliyor.
hereditary, ilk bakışta gerilim/korku filmlerinin berbat kurgu ayrıntılarına sahipmiş gibi görünebilir. fragmanı izlerseniz, filmi izlememeye bile karar verebilirsiniz. "böö!" yaparak sizi korkutmaya çalışan korku filmlerinin yönetmenlerine şu filmin ses kurgusu gösterilebilir, ses miksajı ders olarak öğretilebilir. collette'in kariyer işi olmasını çok isterim. nefis bir oyunculuğu var bu filmde. gerilim ve festival filmi arasında kalan filmleri seviyorsanız, hereditary'yi bu yıl bitmeden izlemelisiniz. belki temennilerim doğru çıkar ve en az 2 dalda oscar adaylığı (ve hatta ödülü) alır; kim bilir?
Aptal bir not defterini şömineye atmak için harcanan beş dakikalık monolog ve histeri kriziyle dolu sahnesi filmin vaad ettiklerine nazaran özel olmamasının nedenlerine bir örnek.
En büyük numarasıysa hiç kuşkusuz Doğaüstü hikayesini rasyonel sunuş biçimi. Bu yönüyle de övgüyü hakkediyor bence. Ben filmin en büyük vadinin yaratmaya çalıştığı gerçeklik algısı olduğunu düşünüyorum. Hikaye ve hikayenin verdiği referanslar itibariyle bu gerçekliğe kuşkuyla yaklaşmanızı sağlamak da (gerçeklik algınızla oynamak) filmin başarısı aslında.