0. birisinin yalan söylediğini anlarsınız, masumanedir diye nitelendirir "salla, arayı bozmaya gerek yok" der susarsınız.
1. birisinin yalan söylediğini anlarsınız ve kendisine söylersiniz. kişi sizi yalanlar, belki haklıdır dersiniz susarsınız.
2. birisinin yalan söylediğini anlarsınız ve kendisine söylersiniz. kişi sizinle o konuda konuşmayı bırakır. siz de konuyu fazla değerlendirmeden uzatmaz susarsınız.
3. birisinin yalan söylediğini anlarsınız ve kendisine söylersiniz. kişi sizi yalanlar, karşı soru veya cevaplarla üstüne gidersiniz. kişi konuşmayı farklı yönlere çekerek sizi alakasız konularda açıklarınızla sınar. döner yalan yerine bu konuşmalara kendinizi kaptırırsınız.
4. birisinin yalan söylediğini anlarsınız ve kendisine söylersiniz. kişi sizi yalanlar, karşı soru veya cevaplarla üstüne gidersiniz. kişi konuşmayı farklı yönlere çekerek sizi alakasız konularda açıklarınızla sınar. bu sefer 3. sırada yazılan hataya düşmez, ana konuya dönmeye çalışırsınız ama kişi sizi konuştuğu konudan kaçmakla suçlayarak aşağı çekmeye çalışır. seviye düşürmek yerine ne halin varsa der susarsınız.
5. birisinin yalan söylediğini anlarsınız ve kendisine söylersiniz. kişi sizi yalanlar, karşı soru veya cevaplarla üstüne gidersiniz. kişi konuşmayı farklı yönlere çekerek sizi alakasız konularda açıklarınızla sınar. bu sefer 4. sıradaki tecrübe vardır, ana konuya dönüp alakasızlığını yüzüne vurup cevap istersiniz. kişi kaçar. susarsınız.
6. birisinin yalan söylediğini anlarsınız ancak bu sefer kişi de bilinçlidir. sizi vuracak yerleri de ekler konuya ki sorgulayamayın. yalan külliyen sizi de içeren yalana döner. apışıp kalır susarsınız.
7. birisinin yalan söylediğini anlarsınız ve kendisine söylersiniz. kişi köpürür, sizi onu savunmamakla ve yalan söylemekle suçlar, unutkanlığınızla suçlar, yanlış düşünmelerinizle suçlar. tartışır kendi haline bırakırsınız yorulup.
8. birisinin yalan söylediğini anlarsınız, kendisinden ümidi kesmişsinizdir. bırakırsınız konuşsun kendi halinde ve içinizden gülersiniz artık. ama siz sustuğunuz için onun konuşmaları dikkate alınır, farketmezsiniz manipülasyonu.
9. birisinin yalan söylediğini anlarsınız, kendisinden ümidi kestiğiniz için susar ve içten gülerken manipülasyonu farkedersiniz ve onu ara ara rezil etmek için kısa laf sokmalara girişirsiniz. kişi sizi edepsizlikle suçlar. umursamazsınız. arada susar sadece laf sokarsınız.
10. birisinin yalan söylediğini artık biliyorsunuzdur, kendisi de biliyordur ama bilmezden geliyordur çünkü işine öyle geliyordur, artık o kişi ile aynı ortamı paylaşmazsınız, neden paylaşmadığınızı soranlara karşı susarsınız.
11. birisinin yalan söylediğini artık biliyorsunuzdur, kendisi de biliyordur ama bilmezden geliyordur çünkü işine öyle geliyordur, artık o kişi ile aynı ortamı paylaşmadığınız bilinir, neden paylaşmadığınızı soranlara açıklamaya çalışırsınız ancak diğer kişi o kadar çok kere anlatmıştır ki bu sefer bu insanlara anlatırken onun sözleri ile savunduğunu veya sorguladığını farkedersiniz, kendileri keşfetsin diye bırakır susarsınız.
12. birisinin yalan söylediğini artık biliyorsunuzdur, kendisi de biliyordur, çevresindekiler de öğrenmiştir, onu öyle kabullenmişlerdir ve ara ara arkasından konuşurlar çünkü işlerine gelir bir yan vardır kişi ile ilgili.
13. artık birilerinin yalan söyleyebildiğini ve toplumca göz yumabildiğini anlarsınız ve kendinizi soyutlarsınız, sonrada bu toplumda yaşamak eziyet diye kendinize kızar onlara susarsınız. ilerleyen zamanlarda ise kendiniz gibileri bulmaya çalışır, onlarla konuşmaya çalışırsınız ara ara.
14. artık cana tak eder ve kükrersiniz tüm olan biteni, insanlar "buna ne oldu böyle bu kadar abartıyor" der, bu sefer de sizi patavatsızlık, dengesizlikle suçlar ve sizden uzaklaşmaya başlar, "nasıl yani" der, mal gibi ortada kalırsınız.
15. gün gelir herkes sizi ayıplıyor, tuhaf bakıyor veya uzaklaşıyordur. aslında o ilk küçük yalanların artık sizi de içerdiğini bilemezsiniz ama farkında olmadan sonucunu çekersiniz. umursamaz, susarsınız. ancak hayatınızın akışını engelleyeceğini, toplumun düzenine karıştığını bilmez, toplumu suçlarsınız.
karışık sonuçlar: - bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek, yarın sana dokunmayacağını göstermez, ki yarın olduğunda yılan tecrübeli ve kanın tadını almıştır artık tehlike büyür.
- küçük masumane yalanlardan ne çıkar diye görmezden gelebilmek için; gerçekten küçük ve hiç bir şeyi etkilemeyen basit toz pembe bir şey olması gerekir. örneğin: hasta birine umut vermek, küçük bir çocuğun hayallerini yıkmamak, gerçekten bir şeyleri açıklayamamak açıklamaya çalışılırken doğru sözleri kullanamayacağını bilmek, söylendiğinde iyi yönde gidecek şeylerin çoğalması ve ileride ortaya çıktığında sorun yaratmaması vs vs.
- toplumu biz oluştururuz. bir şeyleri ne kadar normal karşılamaya başlarsak, hayatımızda o kadar yer edinir. o yüzden küçük şeyler bile önem kazandığından, her daim biraz daha dikkat veya tedbir iyidir.
- susmak, her zaman erdem değildir. sadece nerede ne zaman konuşacağını bilmek erdemdir. zira susmak eylemsizliktir ve eylemsizliğin nerede yapılması gerektiği ve nerede kesilmesi gerektiğini becerebilmek büyük bir tecrübe ve bilgi gerektirir.
- eğitimli insan zaten bir şeylere biraz daha temkinli ve tedbirlidir. bu yüzden yine eğitim şart diyerek bitireyim.
Bazı zamanlar gelir ki karşınızdakine ihtiyacı olanını vermenin doğru olduğunu düşünürsünüz. Bu çoğu zaman ona inanılmasını gerektiren bir durum veya göz ardı edilmesi gereken bir şey olur. Bu sizden bir şey götürmez veya aklı kıt yapmaz. Çünkü insan ilişkilerinde benim gördüğüm bir formül yoktur. O an doğrusuna inandığınız şey ne ise "doğru" odur.
karşındaki tarafından aptal yerine koyulmaya çalışıldığını bildiğin halde ses etmemektir.
karşımızdaki insanlar bizi iyi kötü tanıyorlar. aptal olmadığımızı bildikleri halde bunu yapmaya kalkışıyorlarsa, yalanlarını yüzlerine vurduğumuzda da utanmak yerine büyük ihtimalle üste çıkmaya çalışacaklardır. bu nedenle uğraşmaya değmez. onun yerine zamanı geldiğinde geriye dönük atıf yapılarak, aslında o gün o yalanı yutmadığımız, başka bir olay üzerinden güzelce fark ettirilebilir.
bazen buna da gerek kalmaz. yalan söyleyen insanlar, söyledikleri yalanı unutup pot kırabilirler. o zaman da doğrudan "o gün böyle demiştin?" diye sorabilirsiniz. gak guk ederek kıvrandıklarını görmek güzel oluyor (:
bir yalanı yüze vurmanın yalan söylemekten daha kötü olduğu durumlarda yapılır.
örneğin söylenen yalan başkalarına zararı olmayan, iftira icermeyen, sadece söyleyen kişinin bir karakter zaafından kaynaklanıyor olsun.
böyle bir insana en fazla acınabilir. daha ileri gidip kalbini kırmak pahasına yalanını yüzüne vurursanız kimseye zararı olmayan bir yalan için o kişiyi küçük düşürmüş olursunuz.
boyle durumlarda, ahlâkî eylemin doğurduğu sonuçlara göre değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
birlikte çokca ve güzel zaman geçirdiğin bir dostunsa şayet ve bu yalanını ısrarla sürdürmeye çalışıyorsa susmak fiilini uzatmaya hiç lüzum yoktur. mahcubiyeti kendisine yeter.