1991'de kurulmuş norveçli black metal grubu. aslında çoğu yerde ekstrem metal* grubu olarak geçiyor ama bakmayın siz ona. daş gibi black metalcidirler.
immortal sevgisi oldukça yoğun olan bir grup bu. hatta isim babaları olan enslaved in rot da immortal'ın şarkısıdır. grup hakkında derinlemesine bilgim olmasa da, başlığının henüz açılmamış olmasına gönlüm razı olmadı. önceki radyo yayınlarımın birinde @the fool benden enslaved çalmamı isteyince, uzun süredir dinlemediğimi fark etmiştim.
frozen albümleri pek güzeldi. nefis eleştiriler almış, grubun popülerliğini tavan yaptırmıştı. belli bir seviyenin üzerinde kalmayı bütün albümlerinde başarabilmiş bir grup olarak enslaved, norveçli efsane black metal gruplarının****** arasına giremedi bir türlü. bunun nedenini, grubun her şeyi olan grutle kjellson ve ivar bjornson'un popülerliği hiç sevmemelerine bağlayanlar çok. gene de, black metal sevenlerin enslaved adını akıllarında tutmaya devam ettikleri günler henüz sona ermedi.
geçen ay bir single çıkartmışlar. sanırım bu yıl içinde grubun 15. stüdyo albümü de satışa çıkacaktır.
ilk olarak metal: a headbanger's journey belgeseliyle tanıdığım nordic metal grubu. şahsi favorilerimden birisi kesinlikle havenless şarkısıdır. ayrıca bu kuzey ülkelerine ne kadar az güneş değerse o kadar harika müzik mi yapıyorlar acaba? diye düşünmeye başladım.
şu ana kadarki son albümleri olan e 'yi çıkartmalarının üzerinden hemen hemen 1 buçuk yıl geçmiş olan grup. henüz yeni bir albüm yaptıkları üzerine bir haber okuyamadık ama kendileri her albüm arasına 2-3 yıl serpiştirmeyi seven abiler oldukları için korkulacak bir durum olmadığından emin olabiliriz.
e'nin, aradan geçen 1 buçuk yıl içinde, dinledikçe kendiliğinden genişleyen, türler arası geçişlerin şarkılar arasındaki bağı kuvvetlendirecek ölçüde başarısı anca idrak edebilen bir albüm olduğunu şimdilerde hissediyorum. albümdeki favorim uzun bir süredir (evet, 1 buçuk yıldır) sacred horse . müthiş bas rifflerine sahip olduğunu fark etmem bile birkaç ay almıştı. şarkı biterken kullandıkları ritmin de '70'lerden fırlayıp gelmiş bir türk filmi müziğine benzemesi insanı coşturuyor tabii. loki'yi anlatan hikayenin şarkı sözlerine dozunda yedirilmiş olması da, sonlara doğru iyice dibe çöken hızın şarkının genelindeki tempoyu aslında el üstünde tutması da gerçekten ilk birkaç dinleyişte hissedemediğim ayrıntılardı. djupet 'nin son 2 dakikasına yayılan ölüm marşına benzer akorların yürek dağlamasını da çok geç fark etmiştim. albümün tek falsosu olarak gördüğüm what else is there? cover'ını bile yer yer beğenmeye başladım bu süre içinde. bazı şarkıların ve albümlerin gerçekten de demlenmesi, bir süre dinlenilmesi, sonra unutulması ve aylar sonra hatırlanıp tekrar tekrar dinlenmesi gerekebiliyor. enslaved bu konuda gerçekten de çok "demli" albümlere imza atmış bir grup.
ivar bjornson (ivar bjørnson) ve grutle kjellson'un liderliğinde, ice dale'ın (arve isdal) sololarıyla yürüyen bir grup olarak, umarım 60'lı yaşlarınızı da görürüz be. ivar son yıllarda iyice file dönmüş ama umarım bir 15-20 yıl daha aynı seviyede kalabilir o da.