Bir arkadasimin etek giydigi icin esnaf ve cocuklar(evet.) Tarafindan once sozlu tacize uğrayıp ardindan ayni kisiler tarafından taslandigi, pek bir olayi olmayan sehir.
anadolunun ortasında en düz illerimizden bir tanesi. şu an için gereken itibara sahip olmasa da geçmişte önemli devletlere, imparatorluklara, medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır burası. dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan çatalhöyük buradadır.
hititler, frigler, lidyalılar derken roma ve anadolu selçukluları topraklaında misafir etmiştir. anadolu selçuklular dağıldıktan sonra kurulan karamanoğlu beyliği dönemin en güçlü beyliklerindendi. osmanoğlullarının gelişmesiyle birlikte aralarında çok sayısa savaş oldu, bu savaşlar sırasında konya toprakları 15-20 kere el değiştirmiştir.
bu arada konya topraklarında kurulan karamanoğlu beyliğinin bayrağının da altı köşe davut'un yıldızı olması ilginçtir.
cumhuriyet öncesi dönemde bazı şaşırtıcı ilkleri vardır, kurtuluş savaşı sırasında müdafaa-i hukuk cemiyetinin konya şubesinin açtığı kadınlar şubesi anadoludaki ilklerdendir. işgallere karşı o dönemde sadece kadınların katılımıyla yapılan birçok miting tertip edilmiştir. şimdilerde adını yeşil sermaye ile sıklıkla andığımız şehrin geçmişte bu tarz oluşumlar içinde olması bana hep ilginç gelmiştir.
sonuçta öyle veya böyle güzel bi şehrimizdir. pie çeşitleri lezzetlidir, mevlana, etli ekmek, bıçak arası tadına bakılası lezzetlerden.
Gördüklerim üzerinden konuşacak olursam insanı biraz "yabani" bir şehir, yani oralı olmadığınızı anladıklarında bir dışlanma hissediyorsunuz. Mevlana'ya gittik çoğu kişi gibi ve biraz saygısız olduklarını gördüm. En basitinden önümüzdeki insanlar fotoğraf çekerken biz durduk ve işlerinin bitmesini bekledik (dar bir yerdi) ardından annem rica etti çeksene beni diye, ben çekerken arkamızdakilere rica ettim ama hiç aldırmadan geçtiler, anamın foti de yalan oldu. Bir de halamları eski binalarından kovmuşlardı. Sebep ise kuzenimin (o zamanlar 26 yaşında falan) kısa etek giyip akşam eve gelmesi, kızlarına kötü örnek oluyormuş. Kalanını tahmin edersiniz kavga, gürültü. Tanıştıklarım içinde sıcakkanlı insanlar da vardı tabi. Çoğu arazisine apartman dikilmesiyle bir anda 40-50 daire (duyunca dudaklarım uçukladı) sahibi olmuş insanlar. Gezecek pek bir yer bulamadım, bir tepe vardı yeşillik, halam herkes oraya gidiyor demişti.
(bkz: 13 ekim 2015 türkiye izlanda maçı) öncesinde (bkz: 10 ekim 2015 ankara patlaması) sırasında hayatını kaybedenler anısına yapılan saygı duruşu esnasında tekbir getirerek, ıslıklayarak teröre millet olarak üzüldüğümüz "yalanını" 5 dakika içerisinde bütün dünyaya ilan etmiş şehir. ülke olarak ne hale geldiğimizi, birlik olma şansımızın olmadığını yüzümüze vurdukları için teşekkür etmek lazım kendilerine.
uçsuz bucaksız konya ovası türkiye'nin tahıl ambarı olarak bilinirdi. sonra zamanın bir yerlerinde hangi akla hizmet bilinmez dış mekan süs bitkilerine yöneldiler. buğday gibi değil tabii bu bitkiler. su istiyor, çok su istiyor. açtılar kuyuları, çektiler yer altı suyunu. şimdi olduk olmadık yerde langır langır çöküyor toprak. obruk ambarı oldu konya. şimdi buğdayı ithal ediyoruz. o süs bitkileriyle de büyük şehirlerde peyzaj yapılıyor. iki ayda bir sökülüp yerine yenisi dikilen çiçekler. çok lazım çünkü. bir işi de hesaplı kitaplı yapın.
türkiye'de kökeni yunan mitolojisine dayanmayan çok az şehir var sanırım. her taraftan tanrı, tanrıça, prenses, kraliçe, mitolojik varlık ismi fışkırıyor.
fırın kebabı, yağlı somun, küflü peynir, bamyadan nefret edenin bile bayılarak içtiği bamya çorbası, sacarası ve bir veganı bile tövbe ettirecek kadar güzel olan tirit de lezzetleri arasındadır.
sözün özü antep kadar olmasa da, bir lezzet şehridir.