türk dil kurum yine ucube bir tanım yapmış. buyrun: "kanatlı hayvanların çoğalmasını sağlayan kabuklu bir besin maddesi." şimdi bu cümleden benim anladığım kanatlı hayvanlar yumurta yiyerek çoğalıyorlar. anlatım bozukluğunu bir kenara bırakalım verilen bilgi yetersiz. dölllenmiş yumurtayı kendi vücudu dışında bir kabuk içinde büyümesi için bırakan canlıların hepsi kanatlı değil. sürüngenlerin, amfibilerin, balıkların, araknidlerin büyük kısmı bu yöntemle çoğalıyor. peki ingilizce sözlükler nasıl tanımlıyor bunu? "An oval or round object laid by a female bird, reptile, fish, or invertebrate, usually containing a developing embryo. The eggs of birds are enclosed in a chalky shell, while those of reptiles are in a leathery membrane." yumurta gibi basit bir şeyin tanımını bile yapamadığımız için adamlar mars'a gidiyor. biz de "yok canım gitmemişlerdir o resimler arizona çölünde çekildi" diye komplo teorileri uyduruyoruz. bilgi güçtür ve biz bilgi üretemiyoruz.
pek sevdiğim bir gıdadır kendisi. uzun yıllar boyunca tıp camiası tarafından lanetlendi, kolesterolun başlıca sebebi olarak gösterildi. o zaman da vazgeçmedim. suçluluk duyarak da olsa yedim. son yıllarda ay biz yanlış biliyormuşuz dediler. yumurta aklandı. gönül rahatlığıyla tüketiyoruz.
Dana budunda, diz ekleminin iç kısmından kalça eklemine doğru uzanan yumurta şeklindeki değerli kırmızı ettir. Kavurma, sotesi güzel olur. Afiyetle yiyiniz.
semih kaplanoğlu'nun çektiği Yusuf üçlemesinin ilk filmi. başrollerinde nejat işler ve saadet ışıl aksoy yer almaktadır. annesinin ölümü üzerine uzun süredir uğramadığı köyüne giden yusuf'un yaşadıklarını konu almaktadır.