-
tanrı sorgulamalarını çok yoğun yaptığım bir dönemde izlediğim filmdir. 3-4 yıl, belki daha da önce. film ile ilgili çoğu detay aklımda ancak hala en net hatırladığım şey, filmi izledikten sonra bir hafta boyunca sürekli aklıma gelen "keşke film gerçek olsa" düşüncesiydi. çünkü gerçek olsaydı, birçok soru işareti benim için çözülecekti. bir sanat eserinin bu düşünceyi yaratması, sıkça karşılaştığımız bir durum değil ne yazık ki.
bugünden geriye baktığımda, ben de soru işaretlerimi yok edecek açıdan bakmış olabilirim filme. farklı anlamlar çıkarabilmek mümkün. sonuç olarak muazzam bir film. -
tek bir mekanda çekilmesine rağmen sıkmayan, tarih ve inançlar üzerine sorgulamalar yaptıran bir film. -
Bir akademisyen olan John Oldman'in veda yemeğinde meslektaşları ile insan, hayat, tanrı ve dinler konusunda yaptığı ilginç sohbeti konu alan 2007 yapımı, bu yazarın da çok beğendiği film -
Tek mekanda, sahne matematiğinin kısıtlı olduğu bir film çekmek ve bunu izletebilmek iyi bir denemedir kanımca. İzlenesi filmdir. -
-- spoiler --
Tam bir belgesel aşığı olan şahsım üzerimde belgesel etkisi yaratan, haliyle de daha ilk dakikadan beni yakalayan film. diyaloglar çok sade ve akıcı yazılmış. bahsedilen her konunun uzmanı var ve konuyu kendi uzmanlığı çerçevesinde ele alıyor, gerekli açıklamaları yapıyor. bu yönüyle gerçekten büyük haz verdi bana.
senaristin arada bilinçli muziplikler yaptığını da yakaladım ya da öyle sandım. söz gelimi, 14.000 yaşında olduğunu iddia eden adama dalga geçen bir ifadeyle "did you have a pet dinosaur?" diye soran öğrencinin, seyircinin cehaletine gönderme yapmak için o soruyu sorduğunu, yüzündeki dalga geçen ifadenin amacının da seyirciye tatlı bir nanik yapmak olduğunu düşünüyorum. o öğrencinin dinozorların o dönemde var olmayacağını bilmemesi imkansız; ancak filmi izleyen seyircilerin bir çoğunun bu konu hakkında en ufak fikri bile olmayacağını düşünürsek, o saçma sorunun oraya gayet bilinçli yerleştirilmesi uygun olurdu. zaten john oldman da yine alay eder gibi "they were a little bit before my time." cevabını veriyor, sadece gülüp geçmiyor, seyirciyi ayak üstü bilgilendiriyor.
filmin geçtiği odaya ise bayıldım. göz yormayacak basitlikte döşenmiş bu odadan, filmin bir noktasında mevcut eşyalar da uzaklaştırılıyor ve insanlar birbirlerine daha yakın durmaya başlıyorlar, çünkü oturacak yer azalıyor. o andan sonra diyaloğun içine daha da çekildiğinizi hissediyorsunuz. zamanla ortam soğuyor, karakterler üşüdüğünü belirterek daha da yakınlaşmaya başlıyorlar. onlar üşüdükçe hikaye ve tartışma daha ürpertici bir hal alıyor. ve giderek hava kararıyor, bir noktadan sonra ortamı bir tek şömine ateşi aydınlatmaya başlıyor. artık filmin sonuna gelirken sohbete beethoven'ın 7. senfonisi eşlik etmeye başlıyor. o dekoru ve akışı (ifade etmek için kullanılan özel bir terim varsa bilgisizliğim nedeniyle özür diyorum) akıl eden, kurgulayan kim varsa aklına / emeğine sağlık.
din, tanrı, hristiyanlık tartışması ise içerik olarak daha dolu olabilirdi; ama gerilim açısından enfesti. o bölümü iki kere izledim. gerçekten iyi iş çıkarmışlar.
psikiyatristin kasvet iyice üstümüze çökmüşken birden ışığı yakıp müziği kapattırıp "this has gone too far. i don't believe you're mad, but what you're saying is not true. that leaves only one explanation. the time has come when you must admit this is a hoax, a lie. isn't that true, john? give these people closure." demesi üzerine john "it was all a story" diyerek seyirciye istenen sonu sunuyor.
keşke burada bitirselermiş dedim aslında. ama devamı da var. devamıyla da güzel olmuş.
-- spoiler -- -
Göstermeyip düşündüren güzel filmlerden. -
büyük ozan ali ekber çiçek'in bundan yıllar evvel bir alevi nefesine sığdırdığı filmdir.
on dört bin yıl gezdik pervanelikte
sıdkı ismin duydum divanelikte
içtim şerbetini mestanelikte
kırkların ceminde dara düş oldum
güruh-i naci'ye özümü kattım
adem sıfatında çok geldim gittim
bülbül oldum firdevs bağında öttüm
bir zaman gül için zara düş oldum
ali ekber çok büyük bir ozan, film ise yarrak gibi bir filmdir afedersin.
şiir büyük halk ozanı aşık sıdki babaya aittir. -
bir solukta izlenen film. tek bir odada geçmesine, üç beş kişilik oyuncu kadrosuna rağmen hiç sıkmadan beş dakikada bitmiş gibi hissettiriyorsa bir kere bu başarıdır.
filmi ben genel olarak sevdim. enteresan bir fikir. hani kimin aklına gelir böyle film çekmek denecek türden. ancak bir şeyler eksik sanki ya, bu kadar güzel bir konuyla daha efsane bir film yapılabilirdi. tamam diyaloglar güzel ama daha farklı yoldan işlenebilirdi.
-- spoiler --
her şey bir yana bir kere ben o finali öyle yapmazdım. hepimiz biliyoruz zaten o adamın 14,000 yıldır yaşamadığını ve isa olmadığını, sen finalde bunu kanıtlayıp yaşlı adamı öldürdün de her şey gerçek mi oldu? bırak adam deli olarak kalsaydı. emin ol daha mantıklı ve merak uyandırıcı olurdu. daha güzel bir tat bırakırdı film.
-- spoiler --
bu eleştirilerime rağmen güzel film. herkesin özellikle dar zihniyetli insanların izlemesi gerek. insanlık tarihine güzel bir özet geçmişler. özellikle din kısmı çok güzel anlatılıyor. kafa açan bir film.
-
tek bir mekanda seyircinin tüm duyularını harekete geçirmeyi başaran, sorgulatan bir kült eserdir.
2017 yılında çıkan The Man from Earth: Holocene filmi ise böyle bir yapıtın devamı olabilecek nitelikte değil. ikinci filmin hiç çekilmemiş olmasını dilerdim. -
tamamı sohbetten oluşan film.
film o kadar iyi ki, ben resmen ikna oldum herifin anlattıklarına. -
türünün bilim kurgu olduğunu öğrenince merakımı cezbedip izlemeye koyulduğum film.
bir oda içinde geçen bir film nasıl olur da bilim kurgu olur diyerekten ilk dakikalarında şaşırdığım, ilerleyen dakikalarda ise beni iyice içine çeken, heyecanla ve merakla izlemeye devam ettiğim, bittiğinde de vay anasını dediğim bi film.
über etkileyici bi film değil ama konusu ve konunun işlenişi çok enteresan. izleyici ekrana bağlamayı başarıyor. bu anlamda başarılı bir yapıt bence. -
"bir odanın içinde sohbet eden bir grup insan ne kadar heyecanlı olabilir ki?" diye düşünürken bitene dek soluksuz izlediğim filmdir. tek eksik kalan kısmı film boyunca o insanların sohbetine dahil olamamaktır. o nedenle tek başına değil de; sohbeti hoş dostlarla izlenip izlenip üzerine felsefe yapılasıdır. -
tek bir odada geçen, durum öyküsü kıvamındaki film.
durağan ve diyalog tabanlı filmleri seviyorsanız mutlaka hoşunuza gidecektir.
satır aralarında söylenen sözler ve yapılan atıflar, insanlığın tarihine dair yapılan dokundurmalar gerçekten insanın yüzünü gülümsetiyor izlerken.
-- spoiler --
özellikle hristiyanlık ve isa konusunda geçen dialoglar gerçekten "haaadi canım" modunda gülümsetir insanı.
-- spoiler -- -
hz. isa olduğunu söylediği zaman ne diyo lan bu değişik dedim.
o kadar peygamber olup mekke döneminde en fazla ebu cehil olabilirdi herhalde*
ayrıca ikincisi de geliyormuş.
(bkz: the man from earth: holocene)