kimine göre; yalan söylememek, hırsızlık ve dolandırıcılıktan uzak durmak, rüşvet yememek, insanlara zarar vermemek, dedikodu yapmamaktır; kimine göre ise açık giyinmemek, kızlı erkekli gezmemek, zina yapmamaktır, ahlak.
kimilerine göre ikisi de ahlaktır, lakin kimilerine göre ikisi de değil...
coğrafyadan kültüre, ırktan inanca birçok şekillendiricisi olabilir ahlakın. aynı toplumun insanlarının ahlak anlayışları arasında bile uçurumlar olabilir.
amma velakin, ahlakın en kesin tanımını immanuel kant yapmıştır zannımca. ona göre; bir eylemin ahlaklı sayılabilmesi için, hiçbir çıkar taşımaması gerekir.
atatürk'ün sözündeki haliyle sporcular için şart olan kavram. her zaman "dini bütün" olmakla karıştırıldığı için "ahlaksız!" denilen birinin islam'a aykırı davrandığını düşünmeye yatkın insanların çok olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
aşağıya bir link bırakacağım. önce haberin içeriğini okuyun, sonra izleyin. siz de benim gibi "işte, gerçek ahlaksızlık bu" derseniz, ahlak kavramını din gibi bambaşka şeylerle karıştırmıyorsunuz demektir.
bu amcanın yazdığı ne kadar kitap varsa okuyun derim. hatta yapabiliyorsanız almanca okuyun. hatta kant'ı dogmatik uykusundan uyandıran david hume'u da okuyun.
ahlak, kelime anlamı itibariyle huy mizaç anlamlarına gelir. yani ahlak, sonradan kazanılan ve kişide oluşan alışkanlıklara vurgu yapar. bu bakımdan her insanda ahlak vardır. iyi ahlak, kötü ahlak olarak nitelendirilebilir ancak kimse ahlaksız değildir. halk dilinde ahlaksız, kötü ahlaklı olmaya gönderme yapar. bir edimde yani gözlemlenebilen bir davranışta bulunan insan, şu, şu sebeplerden dolayı böyle yapıyorum demeyebilir. neden öyle davrandığı hakkında bir fikri de olmayabilir ancak zamanla sürekli öyle davranmasından dolayı oturan alışkanlık onun ahlaki yapısını belirler.
Ahlak kavramı kültürel, dini, seküler(dünyevî) topluluklar açısından insanın kendisini ve insanın toplum içindeki tutumunu belirleyen, adeta hüküm verme durumudur.
Ahlak, sadece din ile ilişkilendirilebilecek bir kavram değildir. Semavi dinlerin tarihinin ortalama 2000 yıl olduğu düşünülürse ahlakı, semavi dinlerden hareketle açıklamak bazı eksikliklere neden olur. Ama şu da bir gerçektir ki semavi dinler toplum düzeni açısından canlıların ortak yaşamını düzenlemesi bakımından önemlidir.
Kısacası ahlak, birey ve toplumlar arası tahammül ve saygı durumu olan yazısız kurallardır.
'Gençtim ve deneyimsizdim, ahlak vardı sonuçta. Çünkü ahlakçılık bir önyargıdan başka nedir ki?'
Bunu -nereden duydum/okudum da not ettim acaba?- sarılan insanları görünce, bunu ahlaksızlık addeden insanlar olduğunu bir kez daha görünce paylaşmak istedim.
Ahlak, nedendir anlamakta güçlük yaşıyorum, ama sadece birbirini seven insanlar üzerinden tartışılıyor, ve bu büyük ahlaksızlık aslında.
Eğer bu ahlak ise, o zaman ahlak, bir önyargıdan başka bir şey değil.
Ülkemizde üzerinde en çok durulan konudur. Fakat aynı zamanda sıkça çiğnenir. Örneğin kendi çalışmasını müdürüne kaptırarak, müdürünün yaptığı hareketi ahlaksızlık olarak niteler fakat altında bulunan çalışanlarının yaptığı işlerle aldığı plaketler, övgüler onun için başarıdır.
Kısacası, yaparsanız bana terso bir hareket ahlaksızsınız, ben yaparsam bir hareket kralımdır.
Dinlerdeki ahlak konusu incelendiginde aslinda eski yunan daki "erdem" den bir fark goremiyoruz. Gunumuzde bir cok inanan insan ise insandaki ahlakin dinden geldigini isaret etmekte ve dinler olmasaydi insanlar ahaksizlik icinde kuralsiz sekilde yasayacagini dusunmekte. Oysaki akli ve mantigi olan insan zaten dinler ortaya cikmadan önce Erdem kavramini dusunmus bulmus ve onemini kavramis . Gunumuz islam dunyasinin temel sorunlarindan biri de bu cocuklara din ogretirken ahlakin Allah emriyle olmasi gerektiginin ogretilmesi , halbuki erdemli ve ahlakli olmak icin neden bir emre ihtiyac olmali ki , bir yaratan olmasa herkes hirsiz mi olmali. Önce toplumsal yasam , saygi , sevgi , neden ahlakli olunmasi gerektigi ogretilmeli daha sonra dinler anlatilarak akil yoluyla secim yapilmasi ya da hic yapilmamasi secenek olarak sunulmali. Aksi durumda ortada zorla yapilmasi gereken tercih edilmemis ve kavranamamis bir ahlak ortaya cikiyor yani samimiyetsiz bir ahlaki durum.
Anlamı bir türlü kavranamayan, kişinin (toplum etkisiyle) istediği manaya çekebilmesi açıklığı olan kelime. Nedir ahlak? Tdk'ye göre "Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre" Bir toplum eğer ki davranış biçimi veya kural takip etmek zorunda ise bu anayasada yazmalı. Yazmıyor mu? kişinin özel alanıdır, özgürlüğüdür. yargılayamazsın. Ama ahlak tam da kalan özgürlüğü yargılamaya yarayan bir hede olarak kendi işi yanı sıra başka herkesin işine karışmayı görev edinmiş kişilerin elinde toplum baskısı suretiyle kullanılmak üzere karşımıza çıkıyor. kimse başkalarının belirdiği yargılamaktan başka bir halta yaramayan boş beleş kuralları takip etmek zorunda değil. evvela herkes sınırını bilmeli. ahlak edebiyatı yapmayı bırakmalıyız artık. kimsenin cinsel seçimi veya kaç kişiyle seviştiği kişinin "ahlakını" belirleyen bir kriter olmamalı. ne kadar doğru konuştuğu, sözünü tutup tutmadığı, insan dolandırmadığı, güvenilirliği gibi meseleleri daha önemsiz bulmayalım
İtidaldir, çevrenin ailenin hocaların öteki berikinin senden beklentilerine sana has bir ortalamayla cevap verirsin. Sonuçta kimse memnun olmaz ama adet yerini bulmuş ahlaklı olunmuştur.