1. ilki nisan 1995'te, ikincisi gene nisan 1999'da, üçüncü ve şimdilik sonuncusu bu yılın temmuz ayı içinde satışa sunulmuş strategy oyun serisinin adı. hatta tbs'nin içinde bir ana dal olan ve genelikle tbs oyunlarının oyuncudan istediği stratejik ilerlemeyi daha da derinleştiren turn-based tactics (tbt) olarak geçer.

    serinin ilk oyununu korkunç kontrol seçenekleri, oyuncu için çok uzun süren alışma süresi, hikayenin içine kolaylıkla girememe gibi özelliklerle anıyorum. halen ışıl ışıl parlayan ikinci oyun ise başyapıt özelliğini neredeyse 25 yıl sonra bile sürdürüyor. son oyuna ise, ja'nın temel mekaniklerini çok değiştirmeden çağa adapte olmasıyla olumlu puan verilebilir. oynayanların saatler süren videolarını da izledim (favorim tabii ki 'un mösyö kanalı). gene de son oyun, bende bi' şeylerin olmamışlığını çağrıştırmaya devam ediyor. oynamadan ne kadar sallasam az gelecek tabii, bu da var.

    ilk oyun bir oyunu olarak oldukça başarılıdır aslında. sadece kontrollerin sıkışıklığı elinizi klavyenin üstünde düğüm yapabilir, oyundan alacağınız zevki azaltabilir. ikinci oyun hem senaryosu hem bir süre sonra alışabilir oyun mekanikleri ve kontrolleri ile -yazdığım gibi- başyapıt. üçünün de konusundan bahsedeyim biraz:

    'nun güneyindeki hayali "metavira adası" nükleer silah deneme sahası olmuş. doğayı komple değiştirmeye çalışmış ve bunu da bir ölçüde başarmışlar (mekan artık ağaç yetişmeyen bir ada haline gelmiş). adada çalışma yapan 2 bilim adamı karşılıklı olarak paralı asker yığmaya başlıyorlar. birbirleri arasındaki güç savaşının asker gözünden nasıl işlediğini görüyorsunuz. ilk oyunun senaryosu böyle.

    ikinci oyun, gene hayali olan "arulco"'nun mutlak monarşisinin içinde bile türlü türlü dalavarelerle yönetimin devralınmasını konu eder. 10 yılda 1 yapılan seçimler, adaylardan birinin romanya'dan biriyle evlenerek güç toplamak istemesi, kukla olması beklenen müstakbel gelinin işleri iyice değiştirmesi, başkan adayının canını kurtarmak için kendisini ölü gibi göstererek ülkeden kaçması, sonra bizi tutması, bizim de arulco'nun iç işlerinin bin bir türlü haliyle ilgilenerek bu adayın ülkeye tekrar dönebilmesinin yolunu açmaya çalışmamız... özetle ikinci oyun böyle. kimin elinin kimin götünde olduğunu anlamak biraz zor ama enrico-deidranna ilişkisinin örümcek ağlarını temizlemek keyiflidir.

    üçüncü ve şimdilik son oyun müthiş bir hype'la çıktı çünkü ikinci oyunun tbs çapındaki büyük başarısından en fazla 10 yıl kadar sonra çıkması bekleniyordu (2004'te çıkacağı bile açıklanmıştı). aradan geçen 24 yıl ja hayranlarını üzdüğü kadar hype'ı da arşa çıkardı. bu oyun "grand chien" adındaki hayali ülkenin iç savaşlarla, çetelerle, yağmacılarla, başkanını kaçıran it kopukla olan savaşının göbeğinde başlıyor. siz ve sizin gibi paralı askerlerden istenen de, başkanı kimin kaçırdığını bulmak, kellesini tez uçurmak, henüz öldürülmediyse başkanı eski yerine oturtmak. ja 2'de olduğu gibi gırla entrika, ikili oyun ve kime güvenebileceğinizi bilmeme ile cebelleşmek zorunda olduğunuzu da unutmayın.

    ja, kendisinden beklendiği üzere müthiş çeşitlilikle silahlar, 6 ana başlıkta toplanan karakter sınıfları, yorucu ama eğlenceli uzun savaş sekansları, gerçek zamanlı oyun akışı, zoom'lanmış aim ile savaşma, karakter dağılımını bir grup olarak düşünme zorunluluğu ve tabii ki zevki sunar. 5 kişilik ekibinizle 3 kişilik sokak serserilerinin olduğu bir section'ı 2 dakikada temizleyebileceğinizi sandığınız an hatanız olur çünkü o savaş büyük ihtimalle yarım saat falan sürer ve tek bir hatanızla da 3 adamınızı laps diye kaybedebilirsiniz. oyunun veli nimeti olan ap (action points) sizin en büyük gücünüz olabildiği gibi, sizi tek hamlede 3 düşmanın önünde, ayakta ve sırtınız dönük olarak da bırakabilir (sonuç k.o. tabii). özellikle ja 3 bu konuda resmen çağ atlamış durumda. serinin önceki oyunlarında küçücük harita adımlarını gözleri bozarak sayarken, yeni oyun aynı mekaniğe sıkı sıkıya bağlı kalarak otomatik zoom'luyor, kareleri saymanızı kolaylaştırıyor (hatta kendisi sayıyor bazı yerlerde). ayrıca oyunun en büyük özelliklerden biri olan stealth (gizlenme) de, son oyunda arşa çıkmış bir özellik. eğer staelth işini iyi bilen dex'i ve agility'si iyi bir adamınız varsa, "sneak and kill" sizin için bir alternatif değil, amaç oluyor her savaşta. önceki oyunlarda 20 metreden sıka sıka 5 turda öldürmeye çalıştığınız ve sadece hafif yaralayabildiğiniz ipe sapa gelmez, kıytırık düşmanlar, sizin için sadece mezbahaya gitmekte olan et yığınından farksız oluyor.

    oynayın işte. özellikle tbs seviyorsanız, biraz zor olsun istiyorsanız, oyunu keşfetmek oynayıp kazanmaktan daha eğlenceli geliyorsa, birden fazla adamı aynı anda yönlendirme işlerini seviyorsanız (bu değil, hayat demek zaten), biraz da planlar yapıp yavaş yavaş oynamak istiyorsanız ja'nın 3 oyununu da denemenizi isterim. ilk oyun yavaşlık ve iyi planlamayı, ikinci oyun arkanızda neleri feda etmiş olabileceğinizi önceden görebilmeyi, son oyun da görsellikle birleşmiş savaş meydanını iyi yönetmenizi bekliyor. hepsini halledebileceğinizi düşünüyorsanız, oynayın bence.
    #288256 lake of the hell | 1 yıl önce
    0video oyunu serisi