yakışıksız olmakla beraber faşizmle bir tutulamayacak sözdür. bir milleti aşağılama yok, bir nefret söylemi yok, bir tehdit yok. bu sözün neden söylendiğini konuşmadan faşizm demek anca liboş faşistliğine yakışır.
Kadınların, gencecik kızların, ağzı süt kokan bebeklerin katledildiği, tecavüze uğradığı topraklarda yıllar sonra intikamını almış olan devlet başkanı sözüdür. Saksıya, kucağa, koltuğa, yatağa, yere, mindere fesleğen gibi oturttum demektir.
Savaşmayın sevişin kafasında yaşayan insanları anlamak güç. Silah gördüklerinde, kan gördüklerinde mideleri tutuyor olsa gerek? Keza senin olan toprak parçası için savaşmak bir milletin en doğal hakkıdır ki bir de bu millet Türk ise. Kan, savaş, ölümdür bize bu toprakları bırakan, 5 gün önce minnetle andığımız pepenin kaybolan oyuncağı değil, Çanakkale zaferidir unutmayın. tarihi savaşlarla dolu bir ırkın bu tip zaferlere, sözlere takılıp faşist damgası vurması da ne bileyim, insan hayret ediyor gerçekten.
Başıma bir şey gelmeyecekse komik bulduğum söylem. Adam savaş kazanmış ne güzel seviniyor. Hem belki kumardan arkadaşı? Ne söylediğine karisamazsiniz illa devlet ağzı ciddi şeyler mi söylesin. Nereden baksan boomerlik nereden baksan faşizm.
minnak ve şirin ülkem, ermenistan ile dost ve müttefik olsa da;
kişisel olarak aliyevi’i kutluyorum, az bile söylemiş. liberalim, ekonomiyi çok iyi bilirim, yoksulluğu bitiririm diyerek iktidara gelip, ilk fırsatta karabağ’a saldıran paşinyan dersini almıştır.
aliyev’i asıl sevme nedenim; 10 kasım’ı zafer günü ilan etmişken, tepkilere kulak verip, hatta hiç üşenmeden kişisel direkt mesajlara bile tek tek dönüp ( danışmandır, sekreterdir hiç önemi yok ) aldığı şu karardır:
“nobayrın 10’u türkiya cümhuriyatı’nın qurucusu, adı türk tarixına qızıl herflerle hekkolunmuş, böyük şaxsiyyat mustafa kemal atatürk’ün anım günüdür.
m.k. atatürk sizin için ne qadar eziz ve hörmatlı olubsa, o qeder de bizim için hörmatlıdır.
nobayrın 10’un mustafa kemal’in anım günü olduqu nezere alaraq zefer günümüz 8 nobayırda qeyyid edileceq”
atatürk’ü seveni, sevmeyebilir/ saygı göstereni çok severim. sembolik davranışlar her zaman anlamlı olmayabilir, aldatma da olabilir, dünyanın önünde yukarıdaki sözleri söyleyip tersine davranacaksa da kendi karaktersizliğidir.
haaa “diktatör” mü? onu da halkı düşünsün bir zahmet.
edit
diktatörlük hakkında aynı bülent ecevit gibi düşünüyorum (ona ait bir söz olarak okumuştum)
“bir ülkeye diktatörlüğü diktatörler değil, ona boyun eğenler getirir”
koca adamlar laf sokma didişine girmiş fps oynar gibi. de o ölen evlatlar spawn noktalarından dirilmiyor işte.
sen bu saygısızlığı karşı tarafa yapmıyorsun, önce kendi şehidine yapıyorsun. o kendi çocuklarına bunu uygun gördü diye sen de barbut zarı muamelesi yapamazsın. gerçi şu zamanda yaparsın. ne yaparsan yap alkışlayanın da olur.
ilham aliyev'in uluslararası arenada kazandığı büyük zafer sonrası, ezeli düşmanı ermenistan başbakanına verdiği ibretlik ayar.
bunun tabi evveli var:
"karabağ bizimdir, oradan ancak ölümüz çıkar"
"azerbaycan ahmak olmasaydı da elindekinin kıymetini bilseydi"
"ben başbakan olduğum sürece, karabağ, ermenistan toprağı olarak kalacaktır"
"gerekirse ben dahil tüm ermeni halkı karabağ'da mevzilenecek"
"türklerin bildiği ancak konuşmak, tarih boyunca böyle olmuştur. aliyev önce rusçasını düzeltsin"
bunlar paşinyan'ın özdeyişleri. muharebe, muharebedir. bu muharebe esnasında, düşmanın şerefli davranmaz, küçük düşürücü ve alaycı bir tavırla sana meydan okursa, zaferden sonra onu küçük düşmek de kaçınılmaz ve mübahtır.
yani kalabalıkta artislik yapanın, tenhada affı olmaz.
dağlık karabağ zaferi'nin ardından azerbaycan cumhurbaşkanı ilham aliyev'in zafer konuşması esnasında söylediği ve ''birçok yıl dillerde kalacak bir söz'' olarak belirttiği söz.
ne zaman akla gelse yüzde küçük çapta bir gülümseme bırakır.