tamamen eğitim sisteminin vasatlığından kaynaklandığını düşündüğüm düşünce. hatırlıyorum; benim zamanımda da bu böyleydi. her başarılı öğrenciye hedef olarak sayısal bölümü koyulurdu, yetenekleri ya da istekleri önemsenmeden.
çünkü o yıllar bilgisayar, puanı hiçbir alana girmeye yetmeyen öğrencileri otomatik olarak sözele atıyordu. bu yüzdendir ki sözel; başarısız öğrencilere kucak açan, bir halt olamayacak çocukların sadece liseyi bitirebilsin diye oluşturulmuş bir alan gibi gözüktü hep.
edebiyat, felsefe, türk dili seven çocuklar hep kaybolup gitti yıllarca. biraz erken olgunlaşıp, okulun bir boka yaramadığını farkedip, kendi istediğine yoğunlaşan çocuklarımız varsa, sıyrılabildiler bu saçmalıktan.
hatırlıyorum; ben de yabancı dilden başka bir şeye yeteneği olmayan bir öğrenciydim. alan olarak ''yabancı dil'' seçip okumuştum.
o 3 yıl boyunca aile, akraba, arkadaş, her kim varsa bir boku beceremediğimi söyleyen gözlerle baktılar bana. onlara göre hep, hobi olarak da yapılıp öğrenilecek bir şeydi çünkü yabancı dil.
şimdi mütercim-tercümanık bölümünden mezun olup, güzel bir paraya home-office çalışıyorum. biramı açıyor, cipsimi yiyor, işimi yapıyorum. ve hala matematik bilmem, markette falan kazıklanırım.
hobi olarak ingilizce öğrenen arkadaşlarım da, tatile gittiklerinde turistlerle falan sohbet ediyor. hatun falan kovalıyorlar.
yani herkesin yeteneği, ilgi alanı farklıyken, bazılarımızın sahip olduklarına çeşitli damgalar vurup kalıplara sokarak hata yapıyoruz yıllardır.