bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. bir eser, yapıt ya da metin neden anlaşılmaz?

    bunun bir nedeni kendi yetersizliğimiz olabilir. eğer okuma yapılan alanda altyapımız zayıfsa bir metni anlamayı zor bulabiliriz. temel bilgilerin önceden edinilmesinin zorunlu olduğu teknik ve mesleki eserler özellikle bize yabancı bir dilden konuşur. bu yüzden belirli bir uzmanlık alanındaki eserleri ya hiç elimize almamalı, ya da mutlaka bu alanda da bilgi sahibi olmak istiyorsak, öncelikle temel nitelikteki başvuru kaynaklarından işe başlamalıyız. aslında bu teknik ve mesleki nitelikteki eserler kadar felsefe eserleri için de geçerlidir. daha zor anlaşılır olan eserlere el atmadan önce temel kavramları özümsemeli, alan hakkında genel bir fikre sahip olmalı, başlangıç niteliğindeki temel metinleri okumalıyız.

    bir metni anlamayı güçleştiren bir diğer neden zeka ve kavrayış gücümüzün sınırlılığı olabilir. bir eser ne kadar yalın ve anlaşılır bir dilde yazılırsa yazılsın, ne denli olağanüstü fikirleri aktarıyorsa aktarsın bunlar bir budalanın yavan zihnine giremeyecektir. çünkü büyük fikirler insanların çok küçük bir azınlığı tarafından idrak edilebilir. zaten insanların çok büyük bir bölümü büyük hakikatlerle ilgilenmez. onları sınırlı çevrelerinde cereyan eden önemsiz olaylar meşgul eder. sadece büyük hakikatleri tanımaya önceden yatkınlığı olan, düşünen, sorgulayan bir kafa bu türden fikir ve sanat eserlerini bütün boyutlarıyla değerlendirebilir.

    bunlar metnin anlaşılmazlığının öznel yani bizden kaynaklanan sebepleri. bir de metnin anlaşılmasını imkansız kılan nesnel sebepler var.

    bazı yazarlar zor anlaşılır olmayı bir üslup meselesi olarak görüyor. yeni kavramlar icat etmeyi, dilbilgisi kurallarını hiçe saymayı, kelimeleri bilindiği anlamı dışında kullanılmayı meziyet sanıyorlar. bu yazarlara fikirlerini açık bir dille, herkesin anlayacağı şekilde dile getirmek zor geliyor.

    bir de fikri sefaletlerini anlaşılmazlık örtüsü altında gizleyenler var. çok şey söylüyorlar ama hiç birşey anlatmıyorlar. bu yazarların okunmaya değer tek bir fikrinin olduğunu sanmıyorum. sadece üslup hokkabazlığı yaparak büyük yazar olduklarını gösterme derdinler. denebilir ki, büyük fikirler çocukların kullandığı lisanla aktarılamaz. bu doğru değil, büyük hakikatlere işaret eden fikirler ne kadar karmaşık olursa olsun yalın bir şekilde aktarılabilir. sadece anlaşılmak için yeterli çaba göstermeniz gerekir. ama fikirleriniz yeterince açık değilse diliniz de kaçınılmaz olarak muğlaklaşır.

    anlaşılmazlığı bir üslup tercihi olarak gören yazarların en ünlüsü sanırım hegel. aradan 250 yıl geçmesine rağmen hala hegelin gerçekte ne demeye çalıştığı üzerine tartışmalar yapılıyor, kitaplar, makaleler yazılıyor. insanlar da bu anlaşılmazlık karşısında adeta büyüleniyor. sanılıyor ki hegel'in ele aldığı konular insan zihninin erişimine kapalı, fikirleri insanların anlamayacağı yücelikte, bu yüzden anlaşılmaz olması kaçınılmaz. (bu eserler hiç bir zaman anlaşılmayacaksa neden yazılmış ki?) halbuki hegel ile aynı konularda yazan pek çok filozof fikirlerini oldukça anlaşılır yazabilmiş. demek ki meselenin ele alınan konunun zorluğuyla da bir alakası yok.

    sadece profesyonel felsefeciler arasında değil sıradan yazarlar arasında da zor anlaşılır olmak bir meziyet olarak görülüyor. hatta interaktif sözlüklerdeki felsefe başlıklarında yazanlar ne kadar bilgili, ne kadar entelektüel ne kadar ulaşılmaz olduklarını göstermek için özellikle anlaşılmaz bir dil kullanıyor. bir keresinde ekşi sözlükte takip ettiğim bir felsefe başlığında bütünüyle anlaşılmaz bir yazı okudum. yazının belli kesitlerinden alıntı yaptım ve bütün iyi niyetimle yazara ne demek istediğini sordum. ilgili bölümleri açıklığa kavuşturmak için yazdıkları ilk yazdığı yazıdan bile daha karmaşık bir üsluba sahipti. o anda anladım ki bu yazarın düşünceleri de yazdıkları kadar muğlak.

    önceden zor anlaşılan eserlerdeki fikirleri hiç değilse bu fikirlerin ana hatlarını anlamak için saatlerce uğraşırdım. zannederdim ki, eser anlaşılmaz ise bunun sebebi benim zihinsel yetersizliğim. sonra fark ettim ki, çok az insan bu metinleri anlıyor. anladığını söyleyenler de aynı metinden birbiriyle çelişkili anlamlar çıkarıyor. demek ki bunların da çok büyük bir bölümü okudukları şeyi anlamıyor-sadece anladığını sanıyor.

    bu yüzden bir yazar anlaşılmak için hiç bir çaba göstermemişse ben de anlamak için hiç bir çaba göstermiyorum artık. çünkü benim de vaktim değerli, okumaya ayırdığım zaman kısıtlı ve birşeyler okurken iyi vakit geçirmeye hakkım var.
    #291872 little thirty | 6 ay önce (  6 ay önce)
    0kişiye özel