1. 1984, berlin doğumlu yönetmen 'ın 'nde "en iyi uluslararası film" dalında aday olmasını sağlayan film. soykırım hype'ı nedeniyle aday olduğu 5 dalda da oscar alamazsa, belki bi' şansı olabilir çatak'ın.

    film genel olarak tek mekan filmi gibi ilerleyen, çoğunlukla da ortaokullu çocuklar ve onların öğretmenleri arasında geçen bir film. almanya gibi, kendisini dünya'ya gelişmiş bir sosyal devlet ve "ilerici" toplum olarak gösteren ülkelerin, aynı şekilde burun kıvırdıkları orta doğu devletlerindeki eğitim sisteminin çatlaklarına sahip olduğunu gösteriyor. kadın öğretmen nowak'ın gözünden ve büyük ihtimalle perspektifinden görüyorsunuz bütün okul içi-dışı olayları. bu noktada müdüre hanımdır, öğrencilerin farklı etnik kimlikteki aileleridir, okulun diğer öğretmenleridir, "okul gazeteciliği" adı altında 18 yaşının altındaki çocuklara sağlanan saçma sapan "özdenetimsiz konuşma ve konuştuklarını yayma özgürlüğü"dür; hepsini de aynı tek bakış açısıyla görüyorsunuz. buraya kadar filmin eleştirilebilecek hiçbir yönü yok bana göre. ama en büyük eksisi, filmin tamamında inşa ettiği olumlu yönleri yok ediyor bence: post-modernizmin sinemaya etkisi. çözümsüz sorunlar, sadece sorular ve hiçbir zaman verilmeyen cevaplar, alegorinin oldukça flu ve sadece üzerine düşündüğünüzde ortaya çıkan gerçek niyeti ve amacı sansürlemesi... çatak'ın eleştirilerini laps diye gören ermiştir, net. o kadar film izlerim, hatun da sinema okumuş biridir ama biz ikimiz film bittikten sonra yarım saat üzerine konuştuğumuzda "hee, bunu demiş burada" diyebildik. yani, "izledim, mesajı anladım" dönemi sona ereli 20 yıl oluyor, biliyorum ama bu kadar da kapalı kutu filmleri herkesin anlayabilmesini amaçlamak ve yetmezmiş gibi aynı kaygılı amaca sahip filmleri bi' de tutup oscar'a aday göstermek bana göre aymazlık ve dayatmacılık. buna göre izleyin siz de.

    1991 doğumlu , geleceğin 'ı olabilir, aklınızda bulunsun. hem tipi benziyor hem aynı soğukkanlılık ile donukluk arasında kalabilen ruh hali hem de oyunculuğu. filmin çocuk oyuncularını öven övebilir, benim gözüme çarpmadı. bir de, velilerden de biri olan bayan kuhn'ı canlandıran nefis oynamış. gözlerinden saçtığı nefreti göremeyen doktora gitmeli.

    sadece tek daldaki oscar adaylığına laf edemiyorum ama çatak'ın "bunları herkes görebilmeli yahu" diyerek birkaç kademe alt metin yaratıp da gizlediği ana konunun o kadar da önemli olduğu kanaatinde değilim. üzerine konuşulabilir, argümanlar üretilerek tartışılabilir ama film yapılıp oscar adaylığı verilmez. öncesinde 'yu izlerseniz, okul yönetimi-öğretmenler, öğretmenler-öğrenciler ve öğrenciler veliler arasındaki çatışmaların bazı noktalarını ilk görüşte tanırsınız (ülkeler ve eğitim sistemleri çok farklı, evet ama benzerlikler şaşırtıcı gelebilir size de). bu da önerim olsun.

    edit: swindon-swinton
    #289494 lake of the hell | 11 ay önce (  11 ay önce)
    0film