yıllarca işsizlik ve geleceksizlikle sınanan "sözelci" insanların toplumda bıraktıkları izlenimden doğan düşüncedir. Sözelci "sözel zeka"ya sahip kişi değildir, lisede sözel bölümden mezun olmuş ve eğitim sistemi tarafından tek yönlü gelişmeye zorlanmış kişidir. Zira bir kere sözelci olduğunuz zaman bütün eğitim sistemi sizi ezberci ve analitik düşünmeyi gereksiz bulan bir eğitime koşar. Bugün çoklu zeka kuramı sayesinde pek çok farklı zeka türü olduğunu biliyoruz fakat göz ardı edilen şey insanın bu zeka türlerinden sadece birine sahip olmadığı aksine baskın zeka türüyle birlikte sahip olduğu zeka türlerini işleyerek geliştirebildiği. Bu aynı zamanda zekanın körelebilecek bir unsur olduğunu da göstermez mi? Zeka çok daha karmaşık bir olgu ve bu konuda sayısız bilinmez var. Tarihteki büyük düşünürler, bilim insanları, önderler sözelci ya da sayısalcı diye ayrıştırılmaya çalışılsaydı nasıl olurdu acaba? Aristo sözelci midir? Ya da hangi Antik Yunan düşünürü sözelci ya da sayısalcıdır? Leonardo Da Vinci? Hitler? Karl Marx? Mustafa Kemal?
Zihnimizin olanaklarını gerçekten kullanabildiğimiz bir eğitim sistemi hepimizi bambaşka kişiler yapardı.