Page 21 - kulzos dergi - Sayı 2
P. 21

sinema
         AHMET ULUÇAY                                                       GHOST






         Kütahya`nın  izbe  bir  köyünde  doğan;  yönetmen,
                                                              IN THE SHELL
                        senarist ve oyuncu.








                                                             Bilimkurgu  sinemasını  derinden  etkilemiş  1995  yapımı
                                                             Koukaku  Kidoutai’nin  sinema  uyarlaması  Ghsot  In  The
                                                             Shell,  ülkemizde  “Kabuktaki  Hayalet”  adıyla  gösterildi.
                                                                     Peki bu çeviri, gerçeğe ne kadar yakın?

                                                             Türkçeye “Mermideki Hayalet”, “Mermi Kovanındaki Hayalet” ve
                                                             “Kabuktaki Hayalet” gibi çevirileri olsa da (gerçekten de ilk ikisine
        Sinemaya çok değişik bir pencereden bakmış, adeta yaşamının   çevirenleri o kadar çok gördüm ki) konuya şöyle açıklık getirmek
        her saniyesinde sinemayı yaşamıştır kendisi. En azından ben   istiyorum.
        öyle hissediyorum diyebilirim. Türkiye’nin yetiştirdiği en farklı,
        aykırı  kişiliklerden  bir  tanesidir.  Elindeki  kısıtlı  imkanlarla,   İlk olarak “ghost”tan başlayalım:
        hatta tek bir kamerayla kısa filmler çekmiş; çektiği bütün   Seriyi izlerseniz, Ghost Busters gibi bir hayalet hikayesi olmadığını
        filmlerle de ödül almıştır. Tek uzun metrajlı filmi, 2003   göreceksiniz. Peki niye başlıkta öküz kadar “ghost” var?
        yılında  çektiği “Karpuz  Kabuğundan  Gemiler Yapmak”
        adlı otobiyografik filmdir. 2009 yılında ikinci uzun metrajı   Serinin orijinal adı mangada Koukaku Kidoutai’dir, yani orijinal
        olacak “Bozkırda Deniz Kabuğu”nun senaryosunu yazarken,   adında aslında herhangi bir “ghost” referansı da yoktur. Ancak
        beynindeki tümör yüzünden vefat etmiştir maalesef!   Masamune Shirow, psikoloji düşünürü Arthur Koestler’in, “The
                                                             Ghost in the Machine” yapıtından etkilenir ve adını değiştirir.
        Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak adlı filmi ile Türkiye   Koestler’in eseri, ayrıca değerlendirilir, ama kısaca Koestler,
        ve dünyada sayısız ödüle layık görülmüştür. Bunların içinde   bu kitapta Gilbert Ryle’ın kartezyen dualist görüşüne karşı
        İstanbul Film Festivali’nde, “En İyi Film” ödülünü aldıktan   çıkmaktadır ve ruhun bedenden ayrı olmadığını  belirtmektedir.
        sonra yaptığı konuşma beni derinden etkiler. Usta şöyle   İnsan bedenini makine, içerisindekini de bir hayalet olarak
        seslenmiştir salondakilere:                          görmektedir. Yani ruh, aslında mekanik bir yapıya sahiptir.

                              “Bu filmi eşim Ayşe’ye adamıştım.   Yani, Masamune Shirow’da “ghost” derken, mekanik olan bir
                              Bu ödülü de onun adına alıyorum.   şeyden bahsetmiştir, spiritüel bir şeyden değil.
                              Ben   sinema   yapmak   için   Neden “soul” olmadığına değineyim. Soul, organik bir
                              onu, buradaki birçok insanın   tanımlamadır. Halbuki Koestler’den etkilenen Shirow’da ruhun
                              tanımadığı  yoksulluğun  içine  mekanik bir şey olduğunu düşünüyordu.
                              ittim, yalnızca sinema yapayım
                              diye, o benim her şeyime katlandı.   Sanırım tüm parçalar tamam.
                              Büyük yönetmen o!”
                                                             Şimdi “shell”e değinelim.
                              Her yazdığı, her söylediği şey   Aslında Koestler’in eserinin adında paradigmatik olarak nereye
                              büyük anlam ifade eder benim   denk geldiğine bakarak bir sonuca varabiliriz:
                              için. Büyük sözler etmiştir usta.
                              Sinema hakkında “Eğer Lumiere   Ghost in the “shell”
                              Kardeşler sinemayı biraz daha   Ghost in the “machine”
                              geç icat etselerdi, inanıyorum
        ki sinema burada, bu köyde icat olurdu.” ve “Derdi olmayan   Machine yerine shell seçimi olmuştur, ancak “Shell”, Shirow
        sinema yapamaz. Dert gerekir!” demiştir.             tarafından belirlenmiş, çok zekice bir kavram tercihidir. Serinin
                                                             temasına uygun olarak şöyle anlamları bulunabilir:
        Kendisi hakkında çekilen “İntihar Ederdim” belgeselini,   Beden bir kabuk olarak düşünülebilir.
        Müşfik Kenter’in seslendirmesiyle izleyebilirseniz, ne demek
        istediğimi anlayabilirsiniz belki…                   Bilgisayarda end-user’ın en az çabayla erişebileceği, komutlar
                                                             girilen şey. Yani komut satırına verilen genel bir isimdir aynı
        “Gımıldayan resimler beni hala heyecanlandırıyor.” diyen   zamanda. Yani “shell” birden fazla anlama gönderimde bulununca
        ustaya, keşke yaşıyor olsaydın da gımıldatsaydın resimleri,   çevirisi size kalıyor, siz seçin.
        diyebiliyorum ancak. Aynı topraklar içinde yaşamış olmaktan
        gurur ve kıvanç duyduğum birkaç kişiden biridir. Bu yazıyı da   Ama ben bu seriyi aşağıdaki başlıklardan birine çevirirdim:
        ustanın güzel bir sözü ile bitireyim o zaman:        İçerideki Şey (nedense bir kıkırdama geldi)
                                                             Uçbirimdeki Hayalet (bu tutmaz)
        “Benim bütün hayatım çocukluğuma yakılmış bir ağıttır.”   Vücuttaki Hayalet (kalp gözü bölüm adı gibi oldu)

                                                @maverick                                                 @skeptix

                                                                                                        19
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26