1. Milli Eğitim bakanlığı tarafından okullarda okutulması mecbur bırakılan, ilkokul 4. sınıftan itibaren, sınavının da yapılması ve notunun milli eğitim bakanlığı'na tıpkı diğer dersler gibi bildirilmesi gereken bir ders.

    ilkokul 5'e giden oğlum, pre-kindergarten (okul öncesi, yani kreş) denilen dönemden beri, sıklıkla farklı ülkelerde geçirmemiz gereken zamanlar olduğundan, yabancı bir okula gidiyor. okulunda haftada iki saat türkçe dersi hariç, tüm dersleri ingilizce ve zaten öğrencilerin yarısı da yabancı öğrencilerden oluşuyor.

    ülkede tüm özel olmayan okullar imam hatiplere çevrilmeye başladıktan sonra, yabancı okullarda muaf olan bu dersin, bir şekilde bu okullarda da okutulması mecbur bırakıldı. 4. sınıfta madem konu din kültürü diye, şamanizm'den başladılar.

    zaten haftada iki saat.. tao felsefesi, musevilik falan bu günlere geldiler.
    kişisel gözlemim masal gibi dinledikleri.
    kafalarında bir şey oluşmuyor. ama aynı gözlem içerisinde, soyut kavramları ve olayları anlayamadıkları için, somutlaştırmaya ihtiyaç duyduklarıdır. bu konuları da haliyle asla somutlaştıramadıklarından, bir türlü anlayamayacakları bir şeye, dolayısıyla korkma ihtimalleri çok fazla olan bir şeye dönüştürebileceklerini fark etmiş bulunuyorum. haliyle anlamadıkları şeyden çekinmek ve aşırı korkmak gibi bir durum oluşuyor.

    beyin yapılarının nasıl şekillendirilebileceğini gördüğümden beri, bu gibi eğitimlere çok küçük yaşlarda maruz kalan çocuklar için çok üzülüyorum. özellikle allah seni hep görüyor, her yaptığını biliyor gibi bir söylemin bir çocuk üzerinde nasıl bitmez bir işkenceye dönüşebileceğini, anneannesi tarafından bu şekilde büyütülen bir çocukta gözlemlediğimden beri bu durumun doğurabileceği felaketleri çok daha iyi kavradım.

    çocuk beyni tertemiz bir kağıt gibi önünüze geldiğinde, onun hayatı boyunca taşıyacağı yaraları ne kolay oluşturabileceğinizi düşünmek aslında çok ürkütücü. ben çok maruz kalmasam da, bizim dönemimizde popüler olan iğne yaparlar, ya da polis amcaya seni veririm, öcü gelir gibi ithamların, basit gibi görünse de, birçok insanda ne boyutta yaralar açtığını biliyorum.

    kaldı ki hiç tasavvur edemediği bir şeyi anlattığınız bir durumda, korku kaçınılmaz oluyor ve bu korku, duyduğu doğru olduğu iddia edilen bir takım kavramlar üzerine, bir de içinden geçen çocukça isteklerin çakışmasıyla neticeleniyor. ve aralıksız yanlış yaptığı düşüncesi, cehennem denen kötü, çirkin bir yerde onu yakacakları korkusu ile berbat bir ruh haline ve elbette ileriki dönemlerinde de muhtelif bozukluklara ve hastalıklara doğru ilerliyor.

    bir örnek ile anlatmak gerekirse, şanslı azınlıkta olan oğlum ve arkadaşları, din kültürü adı verilen dersi, tıpkı adı gibi dinlerin kültürü olarak almaya başladıklarından beri, hepsinin en iyi şekilde anladığı ve hatta gerçekten sevdiği din, aslında din de demeyelim sadece bu bölümü olan 10 emir'di.
    nedenini çok iyi anlayabilirsiniz; bir çocuk için basit, anlaşılır ve de doğru maddeler. işte nedir, çalma, öldürme, zarar verme vs. hepsi buna bayıldı. bir süre 10 emir'e inanıyorum diye gezdi.

    bilimsel düşünce yapısına sahip bir aileyiz. genel yaklaşımımız da hep bilim ve ahlak üzerinedir. bu yüzden daha önceki girdilerimde de sık sık özetlemeye çalıştığım gibi, yıllar içerisinde koşullandırmayla bana dikte edilen bazı kavramları da farkında olmadan ona yüklememek için, elimden geldiğince sorularını, bilimsel değilse, ona bırakmaya çalışıyorum. yapacağım yorumlar bile şahsi kanaatlerim olacağından, sessiz kalmaya çalışarak kendi yolunu bulabilmesi için yıllar içine yayarak, ona serbest zaman bırakma gayretindeyim.

    buraya iliştirmeyi çok istediğim, ancak nerde okuduğumu hatırlamadığım bir araştırma yapılmış.
    yabancı bir ülkede, bazı dini ve batıl inançlar ile ilgili bir araştırma.

    araştırmada bu tarz fikirlere çocukluğundan beri maruz kalmış ve artık bunlara inanarak yaşayan, ve bunları şiddetle savunan insanlarla, genel olarak bu tarz fikirlere kapalı insanlar arasındaki beyin detayları araştırılmış. bunu yapmak için, beyin mr'larından, tomografilerinden yararlanılmış.

    bu tarz fikirlere inanan insanların sağ ve sol beyinlerini ayıran bölgede, gördüğümde inanamadığım, resmen çivi gibi bir oluşum var. iki taraftaki bilgi akışını engelleyen, "mıh gibi aklımda" lafının tam karşılığı çok şaşırtıcı bir görüntü. sinir ağlarından oluşan, resmen kıvrımlı bir bölge. akıl ve duygusal alandaki sınır, bu gibi konularda mantıklı bir fikrin direkt reddedilmesiyle sonuçlanıyor elbette.
    tahmin edebileceğiniz gibi, araştırmaya katılan diğer insanlarda bu ayrım yok, bilgi akışı daha rahat sağlanıyor, kendisiyle tartışarak, akıl mantık terazisinde duyduğu, yaşadığı bir olayı tartabiliyor.
    bulur bulmaz ekleyeceğim bunu, tekrar kusura bakmayın.

    elbette bu bize eğitimin önemini, çocukların önemini, bundan 20 sene sonra neden muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkamayacağımızın sebebini göstermektedir. şu an bu şekilde yetişen binlerce çocuk var, ve 15 sene sonra toplumda aktif rol alacaklar. sonumuz için, hepiniz gibi son derece endişeliyim sevgili dostlar...

    son olarak, oğlumun 2 hafta önce mecburi din dersi sınavından sonra gerçekleşen bir olayı aktararak ayrılıyorum.
    online olarak yapılan sınavda bazı basit soruların yanında bir tane de şu soru vardı:

    " birden fazla tanrı olsaydı kaos olurdu"
    a) doğru
    b) yanlış

    soruyu oğlum b şıkkı olarak cevaplamış. benim de ne sınavdan, ne sorudan haberim var.
    Bana gelip din kültüründen 90 almışım ama ben itiraz ettim dedi, işte o zaman soruyu da cevabını da öğrendim.
    Öğretmenine mail atmış, çok da güzel bir şekilde ifade etmiş, demiş ki; bu sorunun doğrusu yanlışı olamaz, siz tek tanrı olduğunu söylersiniz, ve bak kaos yok dersiniz, ben de size evet kaos yok çünkü birçok tanrı var derim. siz olsaydı kaos olurdu diyorsunuz, ben de olsaydı kaos olmazdı diyorum. tek mi var, çok mu var tartışamayız.
    burada önemli olan ne sizin, ne de benim cevabımızdır. önemli olan tek şey bunu ne sizin ne de benim kanıtlayamayacak olmamızdır. dolayısıyla cevabım yanlış olarak değerlendirilemez.

    oğlum on puanını geri aldı. bunu ifade edebileceği, ve onu haklı bulacak bir eğitim kurumunda olmanın güzelliğini yaşadı. oğlum 10 yaşında bile olsa çocukları sıkıştırmadığınızda güzel ve sınırsızca nasıl düşünebileceklerini kanıtladı.

    neye inanılırsa inanılsın temeli iyi kalplilik olmalı ve din kültüründen ziyade ahlak bilgisi dersi dikkatlice verilmeli. somutlaştırılmış basit gerçekler ile; yalan söyleme, kimseye zarar verme gibi... çok güzel, çok da yeterli olur fikrindeyim.




    #234893 la campanella | 4 yıl önce
    3ders 
  2. adının değiştirilerek "sünni-islam bilgisi" dersi adı altında okutulması gereken derstir. zira içeriği de tam olarak budur. din kültürü de hangi dinin kültürü? keşke çocuklara tüm inanç sistemleri tarafsız ve doğru şekilde öğretilse de çocuklar kendi mantıkları ve vicdanları çerçevesinde dinlerini seçseler veya seçmeseler... hoş bebek doğar doğmaz sünnet ettirilen bir toplumda bunu nasıl anlatacaksın ya neyse... gördüğü her gayrimüslimi islam'a davet eden insanımız misyonerlerden rahatsız olur (?)

    ahlak bilgisi kısmına hiç değinmiyorum bile... ahlak bilgisi salt bir derse sığdırılabilir bir şey değil. bütün derslerin içeriğine eklenmesi gereken hayati önemde bir konu ahlak bilgisi. tabii kaba ahlaktan değil etik değerler çerçevesinde...

    kaba ahlak kurallarına bağlı kalmadan bireylerin kendi hür iradeleri ile etik değerlere sahip olması zaten bir toplumun kalitesini en net gösteren ölçüt bana göre...
    #234871 dikkat hassas icerik | 4 yıl önce
    1ders 
  3. bu dersin müfredatta olup olmamasına karar vermek için, önce şu soruya cevap vermek gerekli: Anne babanın çocuğunu kendi inancı doğrultusunda yetiştirme/yönlendirme hakkı var mı?
    bu soruya 'evet' diyenlere, ikinci soruyu sormak gerekli: peki anne babanın inancı islam değil de, patates diniyse, çok tanrılı bir dinse, iphone 5'e tapıyorlarsa vs. onların da, çocuklarını kendi inançları doğrultusunda yetiştirmek için din kültürü ve ahlak bilgisi dersi verilmesine razı mısınız?
    bu soruya da 'evet' diyenlere, şunu sormak lazım: 'peki neredeyse sınırsız sayıda olan inanç sistemlerinin hepsinin aynı müfredatın içinde verilmesi mümkün mü?

    yok eğer, 'çok sayıda inanç sistemi olduğu için, sadece islam dini ya da belli başlı inanç sistemleri verilsin.' diyenler varsa da, şunu sormak lazım: 'kime göre, neye göre?'

    bana göre ideal olan, reşit olmayan hiçbir bireye, kendi iradesi dışında bu dersin verilmemesidir. ha, işin özüne girmeden, sadece dinlerle ilgili yüzeysel bilgi ve fikir verilecekse bir nebze ama, derste islam dininin ibadetlerini uygulatmak, ayet ve mealini ezberletmek vs. asla olmamalı.

    ideal olanın bir tık altı ise, ders verilecekse bile, zorunlu dersler arasında verilmeyip, seçmeli dersler arasına dahil edilmesidir.

    tabii burada şöyle de bir sıkıntı ortaya çıkıyor. şayet her şey kendi mecrasına bırakılırsa, din eğitimi cemaat ve tarikatlerin eline bırakılmış olur. bu da, yeni şeyh sait'lerin, yeni fetö'lerin ortaya çıkmasına neden olur.
    aslında bunun da çözümü belli: denetim.
    cemaat ve tarikatlerin faaliyet alanları düzenlenir. ticari faaliyetleri tamamen yasaklanır. toplum hizmeti kapsamında yaptıkları faaliyetler ise sürekli denetim altında tutulur...

    ha bu çözüm ülkemizde uygulanabilir mi derseniz? mümkün değil...
    #235029 hammurabi | 4 yıl önce
    0ders 
  4. bir ateist olsam da, tevrat, kuran ve incili, o kitaplara iman eden nice insandan daha iyi bildiğim iddiasındayım. bu metinler son tahlilde büyük ahlaki şiirlerdir nazarı itibarımda. fakat türkiye'de, 1980 faşist darbesiyle zorunlu hale getirilen bahse konu dersin, dinle de ahlakla da bir ilgisi yoktur.
    başıma ne iş gelirse gelsin, 15 yaşından küçük çocuklara zorunlu din öğretmenin, çocuk istismarı olduğunu savunmaya devam edeceğim. bilim de bu konuda benimle aynı fikirde. yapılan son araştırmalara göre, çocuklara küçük yaşta din öğreterek onların gelecekteki bütün beyin ve zihin algılarını mafh ediyoruz. bu çocuklar, büyüdükleri zaman bile gerçek algıları sorunlu, güdük hale gelmekteler.

    türkiye de din kültürü ve ahlak bilgisi diye anlatılan ders esas itibarıyla dinin de, ahlakın da defarmasyonudur. kitlelere din diye yıllarca sadece islam öğretildi. keşke islamı da iyice öğretebilselerdi. islam dininin, hanefi mezhebini sığca anlatıp durdular.
    ahim'den böyle şey olmaz, insan haklarına aykırı bir durumdur diye karar çıktı. bu sefer çalıyı dolanıp, bir kaç da başka dinler koydular müfredata. fakat o dinlere karşı, adı din hocası denen gerici bir kadro sabah akşam nefret suçu işlemektedir.
    #234815 memosh usta | 4 yıl önce
    0ders 
  5. İşin etiğine girmeden okutulmalı mıdır okutulmamalı mıdır hiç o toplara girmeden yani düşüncem şöyledir, ister versinler ister vermesinler hiç umrumda değil fakat din derslerinde teoride gördüğüm müslüman tipiyle pratik günlük hayatta gördüğüm müslüman tipi arasında dağlar fark olduğunu fark etmiştim.
    İlerleyen yıllarda müslüman cakası satanın daha ahlaksız ateist deist vs. Olanın daha ahlaklı olduğunu gördüğüm zamanda aslında insanlara neyi satıp ne olmadığını anlamam çok da vaktimi almadı.
    İnsanların genelde ne amaca hizmet ettiğini ilerleyen yıllarda daha iyi anlıyor eğer hiç kuran okumamış kişi sadece bu dersleri dinleyerek mukayeseye başlasa dahi sorgulama aşaması daha verimli geçiyor yani bana göre o yüzden bırakın okutmaya devam etsinler bu dersin propaganda vari bir amaç taşıdığını ve gerçek islam'ın ne olduğunu ve insanların sadece günlük hayatta din tacirliğini yaptığını ve islam dininin sadece bir arap emperyalizmi olduğunu (benim düşüncem) daha iyi anlayacaklardır.
    #234883 migfer tokmakel | 4 yıl önce
    0ders 
  6. sanırım bir ara devlet okullarında öğretmen ihtiyacı karşılanamayan dersti. en azından ankara için olsa gerek. çünkü benim din kültürü derslerime hiç din kültürü öğretmeni girmedi. benim din kültürü öğretmenim de biyoloji hocası olduğundan, din derslerinde biyoloji dersi yapıyorduk.

    babam ingilizce, teyzem de edebiyat öğretmeni. ama ikisi de din kültürü derslerine giriyordu boş saatlerinde. sanırım milli eğitim bakanlığı böyle bir çözüm getirmişti bu olaya.
    2ders 
  7. imamlıktan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliğine geçenlerin vaaz verir gibi anlattığı ders, bütün koridoru inletir sesleri.
    #284638 migfer tokmakel | 2 yıl önce
    2ders 
  8. bu dersin içeriğinden bağımsız kesinlikle olması gerektiği kanaatindeyim. öncelikle şunu konuşmak gerekir, din eğitimi okulların işi olmamalıdır. dini hizmetler, her dinin kendine ait ibadethanelerinde olmalıdır. imamlar, papazlar, hahamlar sadece ayin yapmak için orada değillerdir. aynı zamanda din hakkında rehber olmaları gereken kişilerdir. ancak okullar bunun yeri değildir.

    peki okulda din eğitimi verilmeyecekse neden din kültürü dersi olmalıdır?

    en başta şu gerçeği görmek gerekir; din mevzusu başıboş bırakılacak bir konu değildir. eğer ki devlet halkını iyi eğitemez ve dini otoriteleri kontrol altına almazsa sonuçları bugüne çıkar. ilk önce fethullahçılar çıkar, menzil çıkar, süleymancılar çıkar. çıkar da çıkar, engelleyemezsin. çünkü en temel dürtüyü kontrol eden otorite dindir. dinin otoritesi ise başıboş insanlara geçerse illa ki bunu çıkar için kullanacaktır. kendisi kullanmakla kalmayacak başkalarının da aleti olmaktan geri kalmayacaktır. o halde devlet iki şeyi sağlamlaştırmalıdır:

    1 - ibadethaneler haricinde dini eğitimleri yasaklamalı veya toplumdan gelecek tepkiler ve siyasi konjonktüre göre minimalize etmeli ve kısıtlamalı, kontrolü altına almalıdır.

    2 - okullarda dinlerin kültürü hakkında ders koymalıdır. ancak bu ders din eğitimi katiyen içermemeli ve ahlak bilgisi kavramı içerisinden çıkartılmalıdır.

    peki din kültürü dersinin içeriği ne olmalıdır?

    1 - öncelikle soyut döneme geçmemiş hiçbir öğrenciye bu eğitim verilmemelidir.

    2 - içerik dinlerin tarihini ve ifade ettiği anlamları içermeli, tarafsız olmalıdır.

    3 - hiçbir dini görüşe veya mezhebe yaklaşım olmamalı, bununla beraber agnostik ve ateist düşüncelere mesafesi aynı kalmalıdır

    bu koşulları sağlayamayan bir din kültürü dersi, gençlere ancak zarar verebilir. ancak şu unutulmamalıdır, bugün cemaatlerin en çok karşı olduğu şeylerin başında bu ders gelir çünkü kendilerinin din üzerindeki otoritesini sarsmakta önemli payı vardır. dolayısı ile bu dersi tamamen kaldırmak, dini konularda otoriteyi boşluğa atmaktır.
    #234923 marophat | 4 yıl önce
    0ders