ölmüş. ben şok. babam söyledi şimdi. o da yeni öğrenmiş. bizi ailece fanusa mı koydular ne yaptılar bunca ay, nasıl haberimiz olmadı.
çok nevi şahsına münhasır bir adamdı, nur içinde yatsın. şimdi babam anlattı. hatırladığı kadarıyla seksenli yıllarda olmuş olay. kim bilir hangi maçta lemi çelik çok kötü oynuyormuş ve özkan sümer artık bir noktada delirip lemi'yi oyundan çıkarmış, yerine de kimseyi almamış. takımı 10 kişi oynatmış. şöyle bir hareketi dünya tarihinde yapmış başka teknik direktör var mıdır? çıksa çıksa maçka'dan çıkar zaten böylesi.
lemi'yle özkan hocanın muhabbetlerini moraliniz bozuldukça okumanızı öneririm bu arada, öyle böyle muhabbetler değil. şimdi yazmaya başlasam akşamı ederim.
özkan sümer hakkında nihat genç şöyle güzel bir yazı kaleme almış. hiç bilmediğim bir şeyi okudum orada, hocaya bir kez daha hayran kaldım. tam 48 yıl önce bugün türkiye'nin ilk kadın futbol klübü dostlukspor kurulmuş ve trabzon'a dostluk maçı yapmaya gelmek istemiş. herkes kızlarla maç mı yapılır diye dalga geçerken özkan sümer teklifi kabul etmiş ve maçı yapmış. muhteşem.
anadolu ihtilalinin baş mimarlarından bir isim... gerçekten bir futbol adamı,futbol filozofuydu. trabzonspor'u trabzonspor yapan, türk futboluna çok çok önemli katkılarda bulunan bir futbol adamıydı. gerek vizyoner bakış açını, çağın ötesinde düşünmeni gerek scouting özelliklerin ve içindeki futbol açlığını, mücadeleni, hiçbir zaman pes etmeyişini... bordo mavi yürekler seni hiçbir zaman unutmayacak özkan hocam,özkan dedem....
Bu zamana kadar adına başlık açmamış olmama mı kızayım, vefasızlığımdan ötürü kendime mi isyan edeyim bilemediğim; bugün aramızdan ayrılması ile 'bir güne nasıl daha kötü başlanır?' sorusunun da cevabını vermiş olan futbol 'adam'ı.
Anadolu devriminin baş mimarlarından olan özkan hoca; 78/79 ve 80/81 yıllarındaki şampiyonluklarımız dönemlerinde trabzonspor 'un teknik direktörlüğünü görevini yürütmüş; akabinde türkiye milli futbol takımı 'nın hocalığını yapmıştır. Bir dönem galatasaray 'ı da çalıştırmakla beraber; fatih terim tarafından "hocaların hocası" olarak nitelendirilmiş, futbol camiasında istisnasız herkes tarafından bilge, onurlu, duayen bir insan olarak anılmıştır.
Çok yapay oldu, içim şişti. Özetle;
83 yıllık yaşamı boyunca ne sahadaki, ne de dışarıdaki rakiplerine boyun eğmiş; 80'li yaşlarında dahi siyasi bir gücün hegemonyası altında yaşamaktan hicap duyarak kenara çekilmiş, hayatındaki mutluluk kriterini sadece trabzonspor 'un alacağı 3 puana endekslemiş, temiz, tertemiz bir adamdı özkan hoca.
Sertti, sinirliydi, dilinin kemiği yoktu ama mertti, dürüsttü, devrimciydi, statükoya baş kaldırandı. Her şeyden önemlisi omurgalıydı. Hiçbirimiz Trabzonspor 'u senin ve arkadaşların kadar sevmedik, sevemedik; senin kadar onurlu bir duruş gösteremedik. Sen miydin genç olan, yoksa bizler mi ? Sendin genç olan hocam, sen; ve çok genç yaşta ayrıldın aramızdan.
Hakkını helal et, gittiğin yerde de dik oyna ve bizleri affet !