1. X-com benim oyun oynamayı bıraktığım şu yıllarda hala beni anılarıyla mutlu eden bir oyun serisi. İnsan bir oyunu oynarken günlük tutar da son sayfalarına büyük harfler ile “geliyorlar!!!” yazarak bitirir mi?

    Nitekim İlk olarak bir Commodore Amiga oyunu olarak piyasaya sürülen bu oyun, devamında 3-4 oyuna daha filiz veren bir franchise oldu. Günümüzde ise Firaxis’in çabaları ile beraber yenilenip piyasaya sürülerek taktik strateji seven insanların gönlünde tekrardan taht kurdu diyebiliriz.

    X-com nedir? Bu soruya tematik ve teknik olarak iki türlü yanıt vermek mümkün. Tematik olarak X-com tematik olarak uzaylılara karşı savaşan uluslararası paramiliter bir örgüttür. Bu örgütü oluşturan ülkeler, örgüte para desteğinin yanısıra personel ve materyal desteği de sağlamaktadır. Buna karşılık X-com’dan beklenen şey de uzaylıların teknolojisini geri mühendislik yaparak insanlığa kazandırması ve en nihayetinde bizi bu uzaylı garabetinden kurtarmasıdır.

    Teknik olarak ise x-com üs yönetimi, hava savaşı ve takım yönetimi mini oyunlarından oluşan bir oyundur. Üs yönetimi dahilinde üslerimizi planlar, araç, ekipman ve personelimizi alır ve donatırız. Hava savaşı ise üslerde bulunan radarların bir ufo keşfetmesi ve bu ufoya müdahale etmek için uçak göndermemizle tetiklenir. Eğer başarılı olursak ufo ya düşer, ya da yok edilir; başarısız olursak bizim uçağımız ya yok olmuştur ya da ufonun görevini yapabilmesine engel olamamıştır. Son mekanik olan takım yönetimi ise gerek düşürülmüş, gerekse yere konmuş ufolara, terror site dediğimiz uzaylıların istila ettiği şehirlere, uzaylıların üslerine falan takım gönderip taktik olarak yönettiğimiz kısımdır.

    Bu oyunun ilk olarak Amiga’da çıktığından bahsetmiştim. Oyunun bu hali, duyduğum kadarıyla şimdilerde yine aramızda olan, dönemin strateji ve simülasyon oyunlarının kralı şeklinde nitelendirebileceğimiz Microprose tarafından üretilmişti. Günümüz oyun mantığı ile düşündüğümüzde oldukça zor bir oyun olduğunu düşünüyorum. Bu zorluğu arttıran bir diğer şey de Türkiye’ye dönem oyunlarının el kitaplı falan gelmemesiydi. Yani x-com için konuşursak, “Start New Game” dedikten sonra oyun sizi pat diye dünya haritasının üzerinde “Hadi üssünün yerini seç ve adlandır” diyerek bırakıyordu. Biz kimiz, niye üs kuruyoruz, neler oluyor burada gibi sorulara eğer bir bilgisayar dergisinde görüp okumadıysanız yanıt vermeniz çok zor oluyordu.

    Öğretici ve el kitabı yoksunluğunu geçtim, oyunun kendisi de oldukça detaylıydı. Ve bu detaylar bilgisel olmasının yanısıra oyunu da etkiliyordu. Mesela üssünüzü oluştururken hangi odayı nereye kurduğunuz, uzaylılar üssünüze saldırdığında kritik bir önem taşıyordu - zira oyun taktik haritayı sizin üssünüzün planından üretiyordu. Bu durumu biraz daha açıklayayım. Uzaylılar saldırdığında adamlarınız yatakhanede uyanıyordu. Bu odadan zırhlarınızı falan alabilmek için silahtarlığa koşuyordunuz. Bu adımları eğer başarabilirseniz saldıran uzaylıları püskürtmeniz bekleniyordu. Bunun ötesinde adamlarınızı ve araçları (uçak, tank vb.) görev öncesi ve sonrasında tek tek - silahları, silahların mermileri, elbombaları, zırhlar vb. - donatmanız gibi mekanik detayların yanısıra hangi araştırmaya ne zaman öncelik verilecek, neler üretilecek, para durumu falan kontrol altında mı gibi soruları yanıtlandırarak oynamanız gerekiyordu.

    Taktik savaş kısmında ise adamlarınızı ve harita alanını kontrol etmenizi sağlayan, yanlış hatırlamıyorsam, iki satıra bölünmüş 16 butonlu bir arabirimle işinizi yapıyordunuz. İşte harita yüzey seviyesini mi gösterecek, birinci katı mı vb. Gibi görünüm ayarlarından tutun adamınız ayakta mı duracak, çömelecek mi, hareket ederken kullandığı hareket puanlarını kullanırken ateş edebilecek kadar rezerve edecek mi gibi sorulara yanıt veren adamlarınızın hareketiyle alakalı işlevler de vardı bu arabirimde. Ama kavrandıktan sonra “şu adam kapıyı açsın, bu adam hemen ardından oraya uyku bombası atsın; beriki de içeride kalan varsa tarasın” şeklinde operasyonlara girilebiliyordu onu diyeyim.

    Bu oyunun atmosferi çok çok iyiydi. Üs yönetimi olsun, uçak savaşları olsun, taktik savaşlar olsun, o bilinmeyene karşı mücadele hissini çok güzel veriyordu. Araştırmaların, özellikle uzaylı otopsilerinin falan, resimleri ve tanımları “Oğlum nası bişey bunlar” sorusunu sorduruyordu. Taktik savaşlarda uzaylıların hareketlerinin oyuncuya gösterilmemesi falan o korku hissini, en azından bende, güzel yansıtıyordu. Sizin görebildiğiniz yerde olan eylemleri gösteriyordu tabii - yani uzaylının birisi adamınıza ateş ettiğinde o mermi, plazma, lazer veya her neyse sizin görüş alanınıza girdiği anda görüyordunuz.

    Şu anda bir klasik olan %90 vuruş şansı ile karşısındaki adamı vuramayan x-com askeri kavramının doğuş yeri de tam da bu oyundu. Ancak oyunun atmosferi o kadar iyiydi ki - ben şahsen kızamıyordum vuramayan adama. Yahu ekran başında ben geriliyorken, savaş alanında eciş bücüş ne olduğu bilinmeyen uzaylıya ateş etmeye çalışan adam ne yapsın?
    Bu oyun daha sonra denizlerden gelen uzaylıları konu alan “Terror from the deep” ve gelecekte geçen “Apocalypse” adında iki devam oyununa sahip oldu. Mekanik olarak bu iki oyun da daha gelişkin olsa da benim ilk göz ağrım ilk oyun olduğu için hep onu üstün görmüşümdür açıkçası.

    Microprose bu franchise’ı daha sonra 1998 yılında bir simülasyon (Interceptor) ve 2001 yılında bir aksiyon oyunu (Enforcer) yapmak için de kullandı ama çok tutan oyunlar olmadı bunlar. Bundan sonra X-com adını duymamız için aradan 11 sene geçecekti.

    Yeni X-com 2012 yılında Firaxis games tarafından üretilip 2k games tarafından yayınlanan bir oyun oldu. Ben de dahil olmak üzere eski x-comcular bu oyunun gelişimine az biraz gerginlikle bakıyordu zira oyun çıkmadan önce yayınlanan videolar daha sinematik olsa da daha basitleştirilmiş bir oyun görünümü sunmaktaydı.

    Oyun çıktıktan sonra ben kendi adıma beğendiğimi söylemeliyim. Evet, eski x-com ile kıyasla bayağı bir mekaniğin değiştiği ve basitleştirildiği bir gerçek. Örnek verirsek eski oyunlarda birden çok üssünüz olabiliyorken burada tek bir üssünüz var, adamlarınız hareket edip ateş ederken eylem puanı değil, ikili bir sistem kullanıyor, görevlere o kadar çok adam götüremiyoruz falan filan. Ancak benim farkettiğim en büyük değişim oyunun havasında diyebilirim. Eski x-com çok gergin bir havaya sahipti - yani karşımızda tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz, elimizdeki adamların zayıf olduğu ve her daim “ee ne halt edeceğim şimdi” sorusuyla yüzyüze kaldığınız bir oyundu. Bu oyunda ise temponun çok hızlı olduğunu düşünüyorum, yani gerginlikten ziyade bir aksiyon filmi izler gibi bir havası var.

    Bu oyunda bahsettiğim üzere tek bir üssümüz var ama diğer kıta ve bölgelerdeki uzaylı aktivitelerini uydu üretip atarak yapıyoruz. Tespit edilen ufolara elimizdeki uçaklarla müdahale edebilsek de tek bir yer görev ekibimiz olduğu için aynı anda tek bir yere gidebiliyoruz. Bu oyunun bize “üç tane terror site var, görevi yaparsan şunu verip bu bölgedeki korkuyu düşüreceğim ama diğer yerler artacak” seçeneğini sunduğu zaman can sıkıcı olabiliyor.

    İlk oyundan farklı olarak bu oyunda adamlarımız ikili hareket sistemi kullanıyor. Eski oyunda her adamınızın kendine ait bir eylem puan havuzu vardı (action point). Adamlar bir şeyler yaptıkça buradan düşer, puan bittiği zaman adamınız bir şey yapamaz hale gelirdi. Burada ise oyun size iki puan veriyor. Tek puan ile adamınız belli bir yere kadar hareket edebiliyor, bu hareket sahası içerisinde hareket bittiği zaman ateş edebilir, elbombası atabilir, medikit kullanabilir halde kalıyor. İki puanın hepsini harekete de kullanabiliyoruz. Bu takdirde adamımız daha da uzağa gidebiliyor. Ancak oyunun dediği şey şu, “hareket haricinde bir eylem yapmak, adamın turunu bitirir”. Yani ben durduğum yerden ateş ettiğim anda oyun adamın hareket etmesine izin vermiyor.

    Bunun haricinde ilk oyunda da olan, bu oyunda da daha net ifade edilen bir mekanik overwatch mekaniği. Yani ben ilerledim, baktım uzaylı yok. Bu adamı overwatch’a bıraktığım zaman, eğer uzaylıların turunda bu adamın önüne çıkarsa adam silahıyla ateş etmeye başlıyor. Ya da uzaylıyı gördüm, overwatch dediğimde o uzaylı hareket ettiği anda silahına davranıp ateş ediyor adamımız - oyunun yapay zekası iyi olduğundan bu aptallığı çok yapmıyor ama bu işin avantajı şu, hareket ettiği yerin koruması olmadığında vuruş yüzdesi daha yükseliyor. Bu aynı zamanda bizim için de geçerli tabii.
    Bu oyunda farklı olan şeylerden bir tanesi siper mekaniği. Haritadaki bazı yerler bütün koruma, bazı yerler yarım koruma sağlıyor. Bu koruma başat olarak vurulma ihtimalini düşürüyor. Kullanılan moda bağlı olarak hasarı da düşürebiliyor bu arada.

    2012 yılında çıkan ilk versiyona ek olarak bir sene sonra enemy within adında bir eklenti pakedi de çıktı. Bu eklenti pakedi ile EXALT adı altında uzaylılarla beraber çalışan iç mihrak bir örgüt de eklendi. Dahası askerlerimize genetik ve mekanik modifikasyonlar yapabilmemizin önü de açıldı bu paket ile.

    Bu oyundan 4 sene sonra çıkan x-com 2 ise mekanik olarak daha gelişmiş olsa da, hava olarak ilk oyunun tam tersi olan bir oyun. İlk oyunda, eski oyunla paralel biçimde, uluslararası bir paramiliter örgüt iken bu oyunda basbayağı asi fraksiyonuz. Konu olarak bize ilk oyunun iyi sonunu değil de, devletlerin uzaylılarla anlaştığı kötü sonundan başlıyor. Üssümüz dağıtılmış, oynadığımız commander uzaylılar tarafından ele geçirilmiş, yaverimiz Bradford ise bu fraksiyonun başında falan. İlk oyunda sabit bir üssümüz varken bu oyunda uzaylılardan “kaçırılmış” bir gemi içerisinde olan hareketli bir üssümüz var.

    Dürüst olmam gerekirse ben bu oyunu çok oynayamadım - gerek sistem gereksinimlerinin yüksek olması, gerekse konsepte çok adapte olamamam ve oyun oynama isteğimin ölmeye başladığı dönemlere denk gelmesi gibi sebeplerden ötürü çok da sevemedim açıkçası. O yüzden yorum yapmam yanlış olur. Ama genel olarak x-com’u sevenler bu oyunu da seviyorlar.

    Bin küsur kelimeden sonra gelelim sadede. Bu oyun, bilgisayar oyun tarihinde mihenk taşı olan oyunlardan birisi. Kendi resmi oyunları haricinde bir dizi benzeri oyuna da yol açmış; taktik strateji dendiğinde adı anılmazsa eksik olacak eserlerden birisi.

    Amiga zamanında çıkan oyunların şu anda oynanabileceğine çok ihtimal vermiyorum. Ama yeni oyunlar bence rahatça anlaşılıp oynanabilecek oyunlar. Eğer ilginizi çekiyorsa ilk oyunu özellikle öneririm. Bitirdikten sonra da eğer daha “zor” bir hale getirmek isterseniz “Long War” modunu kurarak oynamanızı da şiddetle öneririm.

    Daha klasik bir x-com oyunu istiyorsanız ise Goldhawk interactive tarafından üretilen Xenonauts’u tavsiye ederim. Bu oyun Amiga zamanındaki x-com’a mekanik ve atmosfer olarak daha yakın bir oyun. Bu yakınlarda 2.si de çıkacak diye biliyorum.

    Okuduğunuz için teşekkürler
    #224224 kissingerinpaltosu | 4 yıl önce
    1video oyunu serisi