ikinci körfez işgalinden farkı, uluslararası toplumun yüksek desteği ile gerçekleşmiş olmasıdır. amerika birleşik devletleri 35 ülkeden destek bulmuş, saddam'ın tepesine fransa'sından ispanya'sına, hollanda'sından isveç'ine, almanya'sına, bangladeş'ine, ingiltere'sine dünya binmiştir. birleşmiş milletler güvenlik konseyinin, ırak'ın dünya güvenliğine tehdit oluşturduğunu belirten 678. kararına dayandırıldığından, ciddi bir muhalefetle karşılaşmamıştır.
etkilerinden biri de filistin meselesine olmuştur, saddam'ın yanında duran arafat, fkö'nün arap dünyasından gelen maddi, dünya kamuoyundaki manevi desteğini yitirmesine, direnişin hamas'a kaymasına neden olmuş ve mücadelesini yenilgiye mahkum etmiştir.
savaşın diğer sebeplerinden birisi, sovyet sonrası tek kutuplu dünyada abd'nin gücünü test etme ve vietnam'da kaybettikleri kara savaşı moralini geri kazanma isteğidir. nitekim, saddam'a kuveyt'e girmesi için güvence veren zamanın abd bağdat büyükelçisidir. bir nevi saddam'a iran'a karşı kayda değer bir galibiyet alamamasının bedelini ödetmişlerdir. (80'li yıllarda, abd'nin en çok yardım yaptığı ülkelerden birisi ıraktı.)
sonuç olarak, abd 90'lı yılların tek gücü olduğunu iyice anlamış, bu olayı belgrad bombardımanı ve ikinci körfez savaşı takip etmiştir.
askerlerin kullandığı uranyum bazlı mermiler sebebiyle körfez savaşı sendromunun ilk defa görüldüğü savaş.
bir komedyen şahıs var ya hani "ya bunların hepsi shell shock" diyen, o adama keşke öğretsiydi birileri aralarındaki farkları. millet de kuzu gibi dinliyor adamı.
çocukluğuma ilişkin hatıralarımın arasında yer alan, televizyondan bile izlenebilen bir savaş olma özelliğiyle hepten garipleşen, çirkin anılardan bir tanesi.
Çöl Fırtınası Harekatı adıyla da bilinen bu savaş, yine abd'nin kendi kendisini dünyanın koruyucusu ilan edip oraya buraya kuduz gibi saldırmayı kendisine hak görmesi neticesinde çıkmıştı. gerçi ırak da kuveyt'i -kendince haklı birtakım sebepler nedeniyle- işgal etmişti. yani iki ucu pis değnek aslında... fakat kim ne yaparsa yapsın, bir liderin politikalarını cezalandırmak için onun ülkesindeki insanları öldürmek ne derece mantıklı, orası tartışılır. zaten amerika'nın derdi kuveyt'in hakları falan değildi. saddam'ın "Bazı Arap hükümdarlarının politikaları Amerikan yanlısı...Onlar Arap çıkarlarının ve güvenliğinin zayıflatılması için Amerika tarafından teşvik ediliyorlar" sözleri nedeniyle çileden çıkmışlardır olsa olsa.
asıl sebebi saddam hüseyin'in kuveyt petrollerini de ele geçirerek petrolün fiyat aralığını etkileyecek bir güç haline gelmesidir. kuveyt'in düşmesinden sonra saddam'in bir sonraki hedefi petrol zengini diğer körfez ülkeleri olacaktı ki bu hiç bir abd başkanının kabul edemeyeceği birşeydi.