10 yıldır melodik death metal üreten sırp grup. pandemi henüz patlamışken ilk albümleri olan the war is on 'u çıkarmışlardı. birkaç gün önce de şimdilik son albümleri olan embrace reality 'yi satışa sundular. ilk albümü sınırlı sayıda basmalarını anlamadım. sırbistan'da da ünlü bir grup değiller. bosnalı eski thrashçiler olan bombarder'la 10 küsur yıldır çalışan "grom records"'tan çıkmış iki albümleri de. bi' miktar satış stratejisi denemişler bence ilk albümde. hatta ilk albümün kaset olarak gene sınırlı sayıda satışa sunulması da garip bence. "kaset kullanan mı kaldı?" değil olay, koleksiyoncular için böyle yaptıklarını anlıyorum tabii ama gene de, maddi bir sıkıntı yoksa, keyfi olarak sınırlı sayıda albüm basmak kötü duruyor.
gene sırbistan'dan çıkan jenner'ı duymuşsunuzdur belki. balkanların thrash metal üretiminde iyi bir yerdedir. jenner'ın da kurucu ekibinde yer alan davulcu selena simiç (selena simić) nemesis'in de kurucularından. jenner'ın dümdüz, keyifsiz thrash yapmadığını selena'nın bol bol zil kullanmasından anlarsınız. nemesis'in de özellikle çok tekrarlı ritimlerde bol bol zil kullanması fena halde farklı gelebilir size. selena'nın davul tekniğinin bazı yerlerde eleştirildiğini, yeterince hızlı olmadığı için içinde yer aldığı grubu melodik, kulağa hoş görünen ama teknik açıdan yetersiz olduğu da apaçık belli olan bir yapıya büründürdüğü söylenir. ben jenner'da da, nemesis'te de bu eleştiriye hak veremedim. gururumuz olan kırmızı'nın aslı polat'ıyla da benzer görüyorum hatta; ritmi belirlerken çift cross'a insan evladı değilmiş gibi abanma, gitarla birlikte uyum içinde kalma ayrıntıları selena'da da var. ne davul övdüm be, gruba geçeyim.
vokalde sanja drça (sanja drča) var. brutalı fena değil, sözlerdeki öfke patlamalarını ise iyi iletiyor dinleyiciye. sahnesinin mükemmel olabileceğini düşünüyorum çünkü gözlerimi kapatıp özellikle albüme adını veren embrace reality'de ve burn'de kendisini sahneyi koştura koştura gezerken hayal ediyorum. angela gossow'dan etkilenmiş olabileceğini de düşünüyorum çünkü kayıt aşamasında ekledikleri brutal'ı çiftleyen ve dinlerken deli gibi gaza getiren eko sesini -aynı kraliçe gibi- müthiş genişletiyor bence. solocuları aleksandra petroviç (aleksandra petrović) bazı şarkıların dümdüz death metal olarak gitmemesini sağlayan yegane unsur olmuş. soloları (özellikle circle of death'de) ritimden bambaşka bir yerden girebiliyor. bunun şarkıyı bozduğu da düşünülebilir, dinleyiciye bir nefes aldırmak istediği de. ben hoşlandım. ritimci ise, bas ile birlikte grubun sürekli değişen parçası. ilk albümde de yer almasına rağmen, grubun yerine adam aradığı belli olan tijana milivojeviç (tijana milivojević) çoğu ritimde davulu zorlamıyor, vokali daha fazla hız için gazlamıyor; genelde işini yapıyor.
isimlerden anlamışsınızdır ama gene de söylemek lazım: tamamı kadınlardan oluşan metal grupları, yıl 2200 de olsa az sayıda kalacak. nemesis bu yönünü kullanmıyor bence. albüm kapaklarında da, geniş şekilde yapamadıkları pr çalışmalarında da bunu görmedim. zaten sanja'nın sesinin çapı ve selena'nın benim başarılı bulduğum davul tekniği ve hızı grubu belli bi' seviyenin altına düşürmeyecektir. son albümlerini öneririm. güzel riff'ler keşfedebilirsiniz. ayrıca jenner'a da bi' şans verin bence bu bahaneyle. dümdüz thrash gibi gelmeyebilir, müzikal ufkunuzu genişletmenize yardımcı olabilir. ayrıca kendinize thrashçi diyor ve jenner'ı bilmiyorsanız da, cehaletinize kurşun sıkmış olursunuz. her türlü win-win bence.