Nereden başlasam, ne desem? İnsanlar o kadar dolmuş ki, artık ne pahasına olursa olsun kimse susmuyor. "Susamam" ile de bunu çok açık bir şekilde görebiliyorum. İşte, doğru olan da bu! Susmamak! Çocuğundan gencine, yetişkininden yaşlısına; herkes konuşacak ondan, bundan, şundan korkmadan.
Böylesine anlamlar yüklü bir şarkıda emeği geçen herkesi kutluyorum. Şarkının içerisinde geçen en beğendiğim sözlerle ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözüyle bitiriyorum.
"Adalet" sözde mülkün temeli, tıkamış kulağını, duymaz ne dediğini. (Hayki)
Aydın beyinleri bekliyor karanlık gelecek! (Tahribad-ı İsyan)
Kadına el kalkmaz ulan beyinsiz! Erkeksin ama insan değilsin! (Sehabe)
Büyük ahlâksızlıklar için büyük aptallar lazımdır. (Şanışer)
Ufacık bir hata her şeyi karartır, inan yok dönüşü! (Kamufle)
Hakikâti konuşmaktan korkmayınız. (Mustafa Kemal Atatürk)
bunlar sahalarda görmek istediğimiz işler. ilk cümlenin çaresizliğinizden başta kendimin sonra hepimizin kurtulması için bir kıvılcım olabileceğini düşünüyorum şarkının. kapsamı gayet iyi, böyle bir işin yapılmış olması çok iyi oldu. artması toplum için gayet iyi olur. moronlaşan bir toplumla karşı karşıyayız, sevdiğimiz sanatçıların söylemleri bizi etkiliyor dolayısıyla böyle işlere gereksinimimiz var.
14 dakikada yıllarca başımızdan geçen olayları anlattıktan sonra "klipte geçen kişi ve kurumlar gerçek değildir" ibaresiyle bile içinde bulunduğumuz hukuksuz durum ortada. gerçek abicim, gerçek! klipteki kişiler ve kurumlar bir ülkenin fotoğrafı olmuş.
Şanışer,
Fuat,
Ados,
Hayki,
Server
Uraz, Beta,
Tahribad-ı İsyan,
Sokrat St,
Ozbi,
Deniz Tekin,
Sehabe,
Yeis Sensura,
Aspova,
Defkhan,
Aga B,
Mirac,
Mert Şenel,
Kamufle.
son günlerde türkçe rap, piyasayı ele geçiren ve boktan trap parçalarla gündeme oturan çoluk çocuğun elinden kurtulma savaşı veriyordu. bu söylediğim yanlış anlaşılmasın, yukarıda bahsi geçen isimler ve daha fazlası zaten piyasa içerisinde belirli bir kemik kitleye sahip, kendi bölgesinde müziklerini icra ederek yoluna devam eden isimlerdi; ancak trapçi bok sürüsü gibi ana akımda ortalığı kasıp kavurma derdi olmadan müziklerini icra ediyorlardı. norm ender'in lafları sokup sokup çıkarttığı mekanın sahibi'nden sonra gerçek anlamda bir silkelenme yaşamaya başladı türkçe rap camiası.
rap'in köklerini saldığı toprak cesaretten ve politik olmaktan beslenir.
türkçe rap de -uzun süre bir kez daha- köklerini saldığı toprakları dinlemeye başladı.
"susamam" bize bilmediğimiz bir şey söylemiyor.
aynı şekilde söyledikleri de yeni şeyler değil.
bu sadece bir özet.
2019 itibariyle ülkenin geldiği hali tane tane, üzerine basa basa, kafamıza vura vura anlatan bir özet.
neresinden tutsak elimizde kalan bir toplumun özeti "susamam". dönüştüğümüz ve içine düştüğümüz bu bok çukurunun özeti; bu toplumdaki yozlaşmış ve yolunu kaybetmiş insan müsvettelerinin özeti. bildiğimiz ve kendimizi hazmetmeye zorladığımız, görmemek için gözlerimi kaçırdığımız tüm gerçeklerin, melodik bir şekilde bir araya getirilip kafamıza fırlatıldığı 14 dakikalık bir özet.
bu özetin bir faydası olacak mı peki?
şanışer'in "senin eserin" diyerek işaret ettiği ve hedeflediği, "tuğçe ve büşra'nın katilini serbest bırakan hakimin adı neydi unuttun" dediği neslin, gün boyu baktığı ekranlardan yansıyacak ve onların en azından içlerinin sıkılmasını sağlayacak -umarım-.
14 dakika boyunca giydiren, her kelimesinde haklı olan şarkı. bu giydirmede herkese pay var. sana, bana, bize, hepimize.
umulur ki aklımızı başımıza alalım, ders alalım.
deniz tekin ve şanışer'in bölümleri ayrıca hayvan gibi şii yapıyor.
müziğin evrensel olduğunu biliriz tıpkı acıların da olduğu gibi. karşı konulması gereken bir sistem yaratıldıysa eğer insanlığa bu sineye çekebileceğimiz bir durum değil. peki ihtimalleri yoklarsak. çarkın bozulması, insanlara sustukları ve gözardı ettikleri gerçekleri nasıl hatırlatmalıyız ? susamam şarkısı bize tüm ayrıntısıyla yıllardır perde arkasında tutulmaya çalışılan, bastırılmak istenen sorunlarımızı duyurmuş. duyurmakla kalmayıp aslında hepimizin içindeki insanlığa tercüman olmuştur.
Her gün gözlerimizle şahit olduğumuz, yıllarca süre gelen toplumsal sorunları özetlemiş, hafıza tazeleyeci, dikkat çekici şarkı.
20 rap müzik sanatçısı her biri ayrı konuyu dile getirmiş. YouTube da yayınlandığı dakikadan itibaren 8 saat içerisinde çok fazla izlenme sayısına ulaşmış.
Bundan sonrasında bu insanlara ne gibi bir yaptırım uygulanacak kaygısını yaşamadan da edemiyorum. Bir şarkıyı seslendirenlerle ilgili Şu kaygıyı hissediyor olmak bile ne acı!
kimilerinin sözlerinin yüzeyselliğinden yakındığı, "günümüz türkiye"sinde sansasyonel sayılabilecek, protest rap parça. ben ise takdir ettim. çok güzel olmuş.
bana kalırsa sözler yerinde çünkü seslendikleri kitlenin gençler olduğunu düşünüyorum. türk gençlerinin derin, bol imâlı, bol sanatlı sözlerle pek işleri olmadığını da bilmek lazım en nihayetinde. niyetim küçümsemek değil de, on sekiz yaşında olduğum hâlde "rant" kelimesinin anlamını dahi bilmeyen birçok yaşıtım olduğuna dikkat çekmek. bu gençlerin eline empati kurabilecekleri bir şeyler vermeniz lazım, bu şarkı da bunu çok iyi karşılıyor. toplumsal sorunlar kadar bireysel sorunlara dikkat çekmeleri, "sorgula!" demeleri, günümüzde sık dile gelen hayvan hakları tartışmalarını "bütün insanlar suçlu değildir ama bütün hayvanlar masumdur." sözleriyle arşa çıkarmaları; şule çet, emine bulut, münevver karabulut gibi canları hiç sayılmış kadınların isimlerini anmaları öylesine güzel ve yerindeydi ki.
ek olarak: konudan sapacağım, hatta belki biraz moral düşüklüğü yaratacağım ama bunu dile getirme ihtiyacı hissediyorum. muhtemelen her zamanki gibi sosyal medyanın ötesine geçemeyecek olan bir akım başlatacaklardır. sebebi de ben dahil günümüz gençlerinin klavye delikanlısı olması. bu özelliğimizi bizden önceki nesiller küçümsese de, bunda biraz kendilerinin suçları olduğunu belirtmek isterim. biz bilgisayar nesili olduğumuz için hayatı ekranlarda gördük ve tanıdık; bizlere hayatın ekrandan ibaret olmadığını, orada yazılanların çoğunun tesirinin az olduğunu kimse öğretmedi, kendimiz de öğrenemedik. neredeyse dünyaya geldiğimizden beri aynı hükümeti, aynı kişilerin yüzlerini gördük. bu da bizi korkak, içe dönük, pasif bir nesil yaptı.
lise ikideyken, on dokuz mayıs gösterilerinin sonunda okulca, malum ideolojili okul idaresini biraz dumur etmek amacıyla andımız'ı okuma kararı almıştık. sonucunda ise 700 kişilik okuldan -ki yaşadığım şehrin en yüksek puanlı okullarından biridir- toplam 30-40 kişi okudu. kalanı da korkularından ot gibi izledi, hatta bir kısmı da okuyanlarla "rezil oldular" diye dalga geçti. işte, okul idaresinden dahi böyle korkan pasif bir nesilden devlete baş kaldırmasını beklemeyin derim ben.
(belki bu konuyu başka bir başlıkta daha ayrıntılı olarak ele alırım.)
doğa, hukuk, kadın hakları, hayvan hakları, adalet, sokaklar, eğitim, trafik gibi birçok konudaki problemlere değinen mükemmel bir şarkı olmuş. o kadar suskun ve gamsız ki insanlık; yıllardır müzik endüstrisinin altını üstüne getiren, buram buram niteliksizlik saçan pop müziğin zehri beyinleri sarmışken bu aralar yükselişte olan rap müziğin içinde böyle bir iş yapılmasını takdir etmemek mümkün değil.
''kıyamet şurada, 'mal' gibi izle.'' fuat ergin'in cümlesi özet niteliğinde. böyle bir işin yapılması gerekiyordu, kitle mallığından bıkkınlık geldi. uyarabilecekler de yine kitlelere ulaşabilecek insanlar. ister raple, ister rockla, ister popla yapsınlar ama yapsınlar. umarım bünyelere dokunur.
bir takım rapçinin piyasaya sürdüğü, bir çok toplumsal soruna ve konuya parmak basan harika parça. rap müzikle pek aram olmamasına rağmen çok beğendim. an itibariyle youtube'de beğeni sayısı, izlenme sayısıyla at başı gidiyor, ilk defa böyle bir duruma şahit oluyorum. rakam verecek olursam, 187 bin izlenmeye, 128 bin beğeni. bu durum sosyolojik olarak araştırılmalı.