myanmar ülkesine bağlı bir bölgedir. hint okyanusuna paralel bir şekilde uzanmış 600 kilometreye yakın uzunlukta olan kıyı şeridinin ismidir. Bölgenin güneyinde budist ağırlıklı halk yaşarken kuzeyinde ise hint ve burma kökenli fakat genelde islamiyet’i tercih eden bir halk yaşamaktadır. Bu bölgedeki halkın İslamiyet ile tanışması ise şu şekilde olmuştur: 10 ve 11. Yüzyılda arap ve iran tüccarların bölge ile sıkı bir ticari ilişki kurmaları, birçoğunun da buradaki yerlilerle evlenip yerleşmesi sonucu İslamiyet yayılmıştır. Buna ek olarak İngilizlerin Hindistan ve bangladeş’i koloni olarak kullandığı dönemlerde bangladeş’ten de arakan bölgesine Müslüman toplulukların göç etmesini teşvik etmiştir. Bu durum ise günümüzde yaşanan iç karışıklıkların Myanmarlılarca başlıca kaynağı olduğu düşünülüp problemlerin büyümesinin önünü açmıştır. Probleme konu olan insan topluluğu ise Günümüzde 1.500.000 civarında arakanlı Müslüman’dır. Bu problemler Son yıllarda televizyonlarda ara sıra gündeme gelmektedir.
Bölgede yaşayan Müslümanlar ile Budist-burma anlayışı etrafında toplanan ırkçı Myanmar halkı tarafından 100 yılı aşkın bir süredir zaten çatışmalar sürüyordu. 2. Dünya savaşından sonra sükunete eren halklar birbiriyle uğraşmak için yeterince zaman bulabilmeye başladı. İngilizlerin de bölgeyi 1947’de tamamen bırakması bunu iyice körükledi. 1947 itibariyle problemli olan bölge, içinden tamamen çıkılmaz bir hal aldı.
Günümüze dönecek olursak sürekli köyleri ateşe verilen hatta iz bırakmamak için öldürülüp yakılan binlerce Müslüman olduğu birleşmiş milletler gözlemcileri tarafından da sürekli teyit edilmiştir. Bu zulümden kaçmaya çalışan insanlar, çoğunlukla çareyi bangladeş’e sığınmakta buluyorlar fakat Bangladeş bu duruma pek insancıl yaklaşmayıp bir süre sonra sınırlarını kapatmıştır. Farklı yollardan Tayland’a sığınayım diyenler ise çok sonradan tayland ordusu ve hükumeti tarafından doğrulanan bir dizi insanlık dışı davranışlar sergileyip sığınmacıların ordu tarafından ülkeye girişini engellemek için mültecilerle dolu botların okyanus açıklarına götürülüp devrildiği ve insanların okyanus ortasında ölüme terk edildiği açıklanıp özür dilenmiştir. Yani çocuk, kadın, yaşlı dememiş hepsine kıymışlar. Ülkemiz insanını da derinden etkileyen 2015’teki elim hadisede cansız bedeni kıyıya vuran alan kurdi Türkiye’deki yaygın ismiyle aylan bebek hadisesini hatırlamayanımız yoktur. İşte oralarda bu durumun belki onlarcası yaşandı.
Tamamen asker güdümünde olan Myanmar hükumetleri, ordunun bu insanlık dışı uygulamalarını sürekli ört pas etmeye çalışması da ayrıca bir vicdansızlıktır. Tamamen ortaya çıkan bu zulümleri artık çekinmeden açıktan açığa yapmak, İnsan merkezli bir inanç sistemi olan Budizm ile de kesinlikle bağdaşmaz. Bu olsa olsa faşizmin zirvesini yaşayan bir kitlenin elinden çıkabilecek bir durumdur. Birleşmiş milletler tarafından yüzyılın en çok acı çekmiş halkı sıfatını taşıyan bu halk, insanlık için nasıl bir sorun teşkil ediyor ki bu kadar görmezden geliniyor anlamış değilim.