1. ben bu kavramı en basit haliyle "kendine karşı saygısızlık yapmamak," olarak tanımlıyorum.

    hayat inişler ve çıkışlarla dolu bir yol. bu hayatta çok kere inişlerde morali bozulmuş, çıkışların da çoğu zaman dış etkenler sebebiyle tadını zamanında ve yeteri kadar çıkaramamış bir insan olarak öz saygımı yitirip yeniden kazandım, öz saygımın yitmesine sebep olan şey de tam olarak kendime karşı saygısızlık yapmaktı. başka birinin size karşı saygısızlık yapmasına izin vermek, pasif kalmak da öz saygının yitimine yol açıyor, zira insan çoğu zaman kendine şöyle bir dışarıdan bakmayı beceremiyor, hele de duygular yoğunken bu çok zorlaşıyor. oysa kendimize, en yakın arkadaşımıza nasıl davranıyorsak öyle davranmalıyız, bir kişinin en yakın arkadaşınıza zorbalık yaptığını görüyor ve izliyorsanız arkadaşınıza "olur öyle, kendi kendine durur, sen alttan al, sen çekiver, görmezden gel, ne olacak canım bırak at koştursun, olgun olan sen ol," demezsiniz de arkadaşınızın canının çok sıkıldığını, yerlere serildiğini, öz güveninin ve mutluluk seviyesinin tamamen düştüğünü görüyorsanız "eh artık alttan almayıver de ağzının payını ver, üzülme bırak o üzülsün, gerekli mercilere bildir, onun canı sıkılsın, o uğraşsın, gerekiyorsa yardım al ki bu hissettiklerini yerli yerine oturt," dersiniz. işte, başkasına karşı nasıl davranıyorsak, nasıl öğütler veriyorsak öz saygıyı elde edebilmek için kendimize de öyle davranmak gerek.

    kendinize verdiğiniz değer, kendinize duyduğunuz saygı, kendinize duyduğunuz güven seviyeleri bazen düşebilir. normalde, kimsenin sizinle uğraşmadığı, kendi kendinize kaldığınız zamanlarda da düşebilir ama en çok da sizinle uğraşan, size zorbalık yapan birinin varlığıyla bu dengeler oynar. geri kazanmak için "benim değerim, başka birinin düşüncelerine bağlı değil," motto'sunu unutmamanız, kendinize karşı saygısız düşünceler ve davranışlarda bulunmamanız gerekir. insan kendisine karşı, başkasına olduğundan daha kolay saygısızlık ediyor. kendini görmezden gelebiliyor, kendi acı eşiğini olduğundan daha yüksek sanıyor, hiç gereği yokken kendini çeşitli sabır testlerine sokuyor, kendi vücuduna ve zihnine çok kötü davranabiliyor. bunların hiçbirini bakın başka bir insana bu kadar kolay yapamazsınız, acı çeken birine "ya bunun için acı çekilir mi, saçmalama, hadi be sen de!" deyin sıkıyorsa da alın "sana mı soracağım neye ne kadar acı çekeceğimi?" cevabını mesela. kendimizle de çoğu zaman başka biriyle konuşur gibi konuşmamız gerekebiliyor, başkasının yaptığı hataları affetmeye meyilli insanoğlu kendi hatasını her zaman daha zor affeder mesela, kendi hatasını affedemeyenin de öz saygısı düşer, "hata üstüne hata yapan insana ben niye saygı duyayım?" düşüncesi başkasına bu kadar kolay çalışmaz da kendimiz söz konusu olunca hemen işlerlik kazanır.

    uzun lafın kısası, ben çok kaybettim, sonradan geri kazandım. kaybettiğim her seferinde kendime bir sokak köpeğine bile davranmadığım kadar kötü davrandığımı fark ettim sonradan, hatta iyi bir örnek bile olmadı çünkü sokak köpeklerini de severim, düşmanıma bile anlayışlı davranmaya kasarken kendime düşmanım kadar bile saygı göstermediğimi anladım diyelim. o yüzden kendinize saygı göstermediğiniz her an bu kavramı yitirmenin yolunu daha da açarsınız, bir bakmışsınız dürtüsel yeme, stalk, anksiyete ve okb krizleri, sürekli ağlamaktan asla geçmeyen baş ağrıları, hatta ve hatta vücudunuzda belki de yıllardır fark etmeden taşıdığınız bir virüsün bağışıklığınız düştüğü için kendini belli etmesi ve kanser riski gibi durumların tam ortasında debelenirsiniz benim gibi. ve o debelendiğiniz yerden, öz saygınız da olmadığı için uzunca bir süre çıkamazsınız da işin kötüsü, zedelendiği takdirde delik deşik olmuş bir yelkeni yamamaya çalışmak gibi bir şey oluyor.

    ama geri kazanmak da çok kolay. sizi siz yapan şeyleri hatırlayıp dört elle onlara sarılmak, kendinizi içinde bulduğunuz çöküntünün "size ait olmadığını" fark etmek. öz saygısını kaybeden insan, etrafındaki sümüksü kötü yapıyı kendine ait sanır, sahiplenir, "ben artık buyum," der, "böyle olacak, gelen geçen bana vurabilir, isteyen benim hakkımda istediğini istediği şekilde söyleyebilir, çünkü ben bunu hak ediyorum," der. oysa öz saygı sahibi insan "biri benim hakkımda kötü kanılara sahipse bu beni ilgilendirmez, o kişinin benim hakkımda ne dediğini de merak etmiyorum, çünkü ben kendim ne olduğumu biliyorum," der. çünkü ilk cümleyi kuran bir arkadaşınıza mesela "ya, evet, sen busun, artık ne yapalım, kabullen," demezsiniz, "saçmalama, sen ne olduğunu bilmiyor musun, neden başkalarından bu kadar etkileniyorsun?" dersiniz, başkasına nasıl saygılı ve anlayışlı davranıyorsak, kendimize de böyle davranmayı öğrendiğimizde öz saygı kaybedildiği yerden kazanılır da. zor da olmaz. önemli olan düşünce yapımızı çöplüğe dönüştüğü yerden bile kaldırıp kurtarabilme yetisine sahip olmakta, kendimizi salmamakta, bırakmamakta.
    #279650 taro | 2 yıl önce (  2 yıl önce)
    0genel terim 
  2. le sıklıkla karıştırılan; kişinin kendine olan saygısı değil, ine olan saygısıdır. yani, sen önce kendine güveneceksin ki, sonrasında saygı duyasın. kof saygı kibir doğurur. bu da öz güven olmaz, kibir olur. bendeki denklemi bu şekilde.

    kendine karşı bile dürüst olmayan kendimi düşünüyorum. öz güvenimin taban yaptığı anlarda bile (selam olsun sana yıkılmayan tabuların en yücesi olan kekemelik), öz saygımı yitirmemeye çalıştığımdan eminim. 4 paragraflık çeviride 20 hata yaptığım zamanlarda kendimden hep emindim. ilişkideki devasa sorunların kaynaklarını kendime kırıntı halinde itiraf edebilirken, karşımdakine "ben buyum kızım"ın bütün altyapısını kusmuşluğum da var. ailevi sorunlardaki ara bulucu görevlerimin hepsinde bütün şamarları iki taraflı ve iki yanaklı olarak yerken de, kendime saygım bu şamarlara gülerek mezarına yerleştirdiğim canım dayımın henüz buz kesmeyen beden ısısını hatırlıyordu. galiba bu öz saygı denilen meret, unutulmayan ve diğerlerinden ayrıştırılan anıların toplamından besleniyor. öz güven böyle değil, doğrudan maddi tecrübelerle inşa ediliyor. bir noktadan sonra da azalıp artması inşa kabiliyetine değil, harç kalitesine bağlı oluyor. öz saygı ise, söz konusu anıları henüz değiştirebilecek kadar güçlü olmayan bilinçaltı için aşılmaz bir duvar olduğu için sabit kalmaya devam ediyor. "kendine de mi saygın yok senin?" sorusu ne kadar saçmaysa (çünkü bu soruyu kendime ben sorarım, sen değil. onu oluşturan hangi anıyı biliyorsun sen götelek?), "biraz öz güvenin olsun be" atarı da o denli mantıklı olabilir (harç kalitenden emin misin diye kendine sordun mu hiç?).

    öz saygısı tavan yapmış, öz güveni yanına kimseyi yaklaştırmayacak seviyedeki insanların ikisini de bir arada yürütmesine hep gıpta ile baktım. bir noktada, ikisinin de aynı yolda rahatlıkla yürüyebilmesi bana mantıksız göründü. hem anılarının toplamından fazla olacaksın hem de tecrübelerinin harcı da, yüksekliği de dosta düşmana korku salacak. bunu yapabilmek benim için halen mümkün değil ama yapanların da kendilerini "sağlıklı" olarak tanımlayabileceklerine inanmıyorum. hem anı ustası hem de yapı ustası olmak "başarılı olacaksan, bir işe odaklan ve onu tamamla" mantığıma taban tabana zıt.
    #279647 lake of the hell | 2 yıl önce
    0genel terim 
  3. Bir kişinin kendisine ve davranışlarına verdiği değer, kendisine karşı pozitif ya da negatif tutumu, kendisi ve kendi yeteneği, değeri ve önemi hakkında yaptığı ve sürdürdüğü öznel değerlendirmedir.

    Araştırmalara göre genellikle kendimizi çekici, atletik, akıllı ya da sevilmek için yeterli gördüğümüzde özsaygımız yüksek olur. Ancak herkesin özsaygısının konusu ve derecelendirmesi farklıdır. Birinin özsaygısı okulda iyi bir performansa sahip olmak ve fiziksel açıdan çekici olmakla ilişkili olabilirken diğerinin özsaygısı Tanrı tarafından sevilmek ve ahlaki standartlara uymakla bağlantılı olabilir. İlki için yüksek bir özsaygı zeki hissettiğinde ve iyi göründüğünde gerçekleşirken diğeri için "ahlaklı" ve "imanlı" olmak temel değişkendir. Bu sebeple özsaygı kişinin değerleriyle doğrudan bağlantılıdır.

    Özsaygı ile bir başka mesele özsaygısı yüksek ve düşük kişilerin tepkisel davranışlarında çeşitli ayrımların görünmesidir.

    Örnek: özsaygısı yüksek kişiler genellikle başkasını suçlayarak ya da bir dahaki sefere daha fazla çaba harcayarak tehditlere karşı kendilerini korurken; düşük özsaygısı olan kişiler kendilerini suçlar ve vazgeçme eğilimini daha çok sergiler. Özsaygısı yüksek olan kişiler girişkenlik, esneklik ve olumlu duygular besleme gibi pozitif özelliklerle donatılmışken, düşük özsaygısı olanların depresyona girme, bağımlılık yaratan şeylere yönelme ve daha az para kazanma gibi negatif durumlar yaşama olasılığı daha yüksektir.
    #203067 ruz | 4 yıl önce
    0kavram 
  4. başkalarından yansıyan bir şekli de vardır. toplumun öncelikleri neyse, insanlar neye saygı duyarsa bunları kendimizde bulduğumuzda seviniriz. bir de başkalarının değerlerinden, önceliklerinden etkilenmeden değer verdiğimiz özelliklerimiz vardır.
    #189821 little thirty | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0genel terim 
  5. İnsanın kesinlikle sarsmaması gereken olgu. Birçok şeyin başladığı alan ileri adım attığınız da sizin deponuzdaki yakıt. Bazı şeylerin telafisi olmaz derler ya eğer özsaygınızı kaybederseniz hayatınızda hiçbir şeyin telafisini sağlayamazsınız.
    #189819 migfer tokmakel | 5 yıl önce
    0genel terim 
  6. insanın kendine duyduğu saygı, onur, haysiyet, izzetinefis.
    #119636 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim