öznel bir perspektiftir. ama arkasında bazı nesnel gerçekler vardır.
felsefe tarihinin en karamsar figürü arthur schopenhauer bu nesnel gerçekleri çok iyi yakaladı ve bütünün karamsar bir resmini çizdi. Schopenhauer, Leibniz'in mümkün dünyaların en iyisinde yaşadığımız yönündeki tezine karşı yarı alaycı bir şekilde mümkün dünyaların en kötüsünde yaşadığımızı ileri sürdü.
(çok az bilinen bir başka filozof, philipp mainlander ise bu felsefeyi mantıksal sonucuna götürüp intihar etmişti.)
Bu zeminden doğan antinatalizm ise üremenin ahlak dışı olduğunu söyleyecek kadar ileri gitti.
karamsarların altını çizdiği kötülükler ne kadar yaygın ve gerçek olsa da ilk cümlede söylediğim gibi karamsarlığın temelde öznel bir perspektif olduğunu düşünüyorum.
Dünya gerçekten karamsar olanların anlattığı gibi nesnel olarak kötü bir yer mi?
bu soruya cevap vermek için;
-iyi şeylerin kötü şeyleri telafi edip etmediğini,
-eğer etmiyorsa bunun insanlık durumunun bir parçası mı yoksa bireysel bir şansızlık meselesi mi olduğunu bilmek zorundayız.
Ben her ikisine de karamsarlardan farklı cevaplar veriyorum bu yüzden iyimser olmasam da karamsar bir dünya görüşüne de yaklaşamıyorum.
Ortalama insanın hayatındaki mutluluklar acılardan ağır basıyor. En azından dünyaya gelmemelerinin daha iyi olacağı ölçüde kötü değil çoğu insanın hayatı. yapılan araştırmalar da bunu doğruluyor. İnsanlara mutluluk seviyelerine dair 1 ile 10 arası bir değerlendirme yapmaları istendiğinde çoğunluk 6 ve üstünde puan veriyor. İlginç olan bu sonuç sosyoekonomik açıdan geri kalmış ülkelerde bile değişmeden kalıyor. Mutluluk öznel bir bilinç durumu olduğu için de bu insanlar mutlu olduklarını söylediklerinde muhtemelen doğruyu söylüyorlar. Yani pek çok insan için birinci maddede işaret ettiğim telafi fazlasıyla gerçekleşiyor.
İkinci soruya da karamsarlardan farklı yanıt veriyorum. Mutluluğun acıyı telafi etmediği hayatlar olsa da aşırı uçlarda acı çeken insanlar ortalama değeri temsil etmiyor. Her ne kadar karamsarlar da bireysel hayatlar arasındaki farklılıkların önemini kabul etse de mutsuzluğu insanlık durumunun bir parçası olarak görüyorlar. Karamsarlığın öznel bir perspektif olduğunu vurgulamam tam da bu yüzden. Nereye baktığınız çok önemli. Eğer mutsuz insanlara veya hayat içindeki mutsuzluk kaynaklarına odaklanırsanız haklı olarak karamsar olursunuz ama bu size resmin tamamını göstermez. (Karamsarlar bazı insanların keyfi yerindeyken sayıca az olsa bile bazı insanların sefil hayatlar sürmesini dünyanın adaletsizliğine bağlayıp, buradan da karamsarlıklarına ilave bir malzeme çıkarabilirler tabi. )
Özetle karamsarların çizdiği kadar karanlık bir tablonun olmadığını düşünüyorum.Yine de ben dünyaya çocuk getirmezdim. Bunun nedenlerini de antinatalizm başlığı altında tartıştım.
Bütün bu söylediklerim insanlar için geçerli. Hayvanların mutluluğu ve ızdırapları çok ayrı bir konu ve ayrı değerlendirmeyi gerektiriyor. Burada da yaban hayvanları, evcil hayvanlar ve çiftlik hayvanları arasında bir ayrım yapmak gerekiyor.