21. yy'da yüzünü post modernizmle örtmektedir. artık konuşma özgürlüğü değil konuşmama özgürlüğü ortadan kalkmıştır. baskı ve zorbalıkla elinden alınan tercih hakkı bugün bilgileri çalınarak alınmaktadır.
kısacası bir sebebiniz olmasa dahi duyarlı olmanız gerekir. düşüncelerinizin altyapısı olmasına dahi gerek yoktur, hümanizm kisvesi altında her türlü dürtünün duyarı kasılabilir ve linç girişiminde bulunabilirsiniz.
dünya çapında milyonlarca insanın bilgilerini çalabilir ve bunu kullanabilirsiniz. hatta bunları başka grupların kullanmasına da izin verebilirsiniz. gerektiğinde seçim sonucu değiştirebilir, insanların ne giyeceklerine dahi karar verecek kadar yönlendirmelerde bulunabilirsiniz. sahi giydiğimiz kıyafetleri seçme özgürlüğümüz var mı?*
kısacası toplum üzerinde baskı kuran her rejim ve sistem faşizmdir ancak bugün yaşanan faşizm uluslararasıdır. din, dil, ırk gözetmeden ama sınıf ayrımı yaparak baskısına devam etmektedir. bu çıkar düzeninde tek bir sınıf vardır: güçlüler! siyasi gücü olanlar, sermaye gücü olanlar ya da beşeri gücü olanlar. politikacı, büyük şirket sahipleri ve dini liderler haricinde herkesin ne yiyip içeceğine dair karar verecek kadar içimizdedirler.
bir kaç saat önce arkadaşınla makyajdan bahsetmişken "nasıl olduysa!" telefonunda karşına çıkan kırmızı ruj reklamı faşizmdir!
komintern içinde her zaman "sağ" kanadı temsil etmiş, komintern'in sınıfa karşı sınıf politikası yerine halk cephesi taktiğinin mimarlarından biri olan georgi dimitrov'un "en"li tanımı olarak yetersiz ve açıklayıcı olmaktan uzak bulduğum, burjuva demokrasisiyle faşist diktatörlüğün arasındaki mesafenin kısalığının göz ardı edilmesine ve avrupa'daki büyük komünist partilerin avro-komünizm batağına saplanıp burjuva demokrasisinin figuranı haline gelmesinde önemli katkısı olan "finans kapitalin en gerici, en şovenist, en emperyalist unsurlarının açık terörist diktatörlüğü" tanımına göre clara zetkin'in "devrimini yapamamış işçi sınıfına kesilmiş ceza"sını kısa ama dimitrov'unkinden çok daha politik bir tanımdır.
klasik faşizm, i. dünya savaşı'nın yıkıcı etkileri ve büyük ekim devrimi'nin de yarattığı coşkuyla 1917-21 yılları sınıf mücadelesinin yükseldiği, yaygın grevlerin, fabrika işgallerinin ve birçok kentte büyük çatışmaların yaşandığı işçi sınıfının öncü partisinin yokluğu nedeniyle iktidarı alamadığı italya'da burjuvazinin ve katolik kilisesi'nin büyük desteğiyle karşı devrimi yapan, tabanı kent ve kır küçük burjuvazisinden, lumpen proletaryadan ve işçi sınıfının küçük bir kesiminden oluşan, sınıfların dikey ilişkisi yerine, sınıflar arası işbirliğine dayanan meslek birliklerini(korporasyon) temel alan bir burjuva politik hareketidir.
1918-23 arasında almanya'da devrimci durum yaşanmasına rağmen sosyal demokrasinin ihaneti, işbirlikçiliği ve işçi sınıfı içerisinde bu partinin güçlü olması nedeniyle büyük oranda işsizlerin örgütlendiği almanya komünist partisi'nin(gelecekte alman demokratik cumhuriyeti'nin ve sosyalist birlik partisinin lideri olacak erich honecker de uzun süre işsizlikle boğuşan parti üyesi bir çatı ustasıdır); göreli güçsüzlüğü, ideolojik-politik yalpalamaları ve hem kendi örgütleri içinde hem de dönemin uluslararası devrim örgütü komintern'le zaman zaman yaşadığı iletişimsizlik sebepleriyle sosyalist devrim yapamaması, nazi partisinin bayer, siemens, krupp, bmw, mercedez-benz gibi büyük uluslararası tekellerin desteğiyle "cezayı kesme"si de italya'dakine benzer bir sonuca yol açmıştır.
aynı dönemde portekiz ve ispanya'da da iktidara gelen faşizm; ilk iki örneğe nazaran, ii. dünya savaşı'nda tarafsız kalmanın ve uluslararası sermayenin, savaş sonrası ortaya çıkan sosyalist sistemin ideolojik ve politik etki alanını daraltma stratejisi sayesinde çok daha uzun hüküm sürdü. inanması zor ama, ekonomik gelişkinlik, tarih, kültür, sanat gibi alanlarda dünyanın merkezi olduğu iddiasındaki avrupa'da, portekiz'de 1926-74, ispanya'da 1939-75 yılları arasında faşizmin hüküm sürmesi insanlığın en büyük utanç kaynaklarından biridir.
latin amerika'nın, afrika'nın ve türkiye vd. asya'nın orta ve az gelişkinlikteki kapitalist ülkeleri de askeri darbeler sonucu kurdukları rejimlerle klasik faşizmi zenginleştirerek(!) birtakım farklı özellikler barındıran deneylere imza attılar. hareketin anti-komünist ve karşı devrimci karakteri ise tüm coğrafyalarda aynı kaldı.
1. italya'da 1922-1943 yılları arasında etkinliğini sürdüren, meslek kuruluşlarına dayanan, devlet sınırlarını genişletmeyi amaçlayan, yetkinin, tek partinin elinde toplandığı düzen.
2. demokratik düzenin yerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti.
türk dil kurumu'nun yaptığı bu tanımlar dışında -faşizmi bir öğreti ve düzen biçimi olarak kabul edip uygulayanlar dışında- faşizm günlük yaşamda da "yetki dayatması, baskıcılık ve yok etme yanlısı olmak" gibi anlamlarıyla da kişiler ve kurumlar vb. için de kullanılmaktadır. ve bence kelimenin günlük yaşamda ve bu anlamlarda kullanılmasında da bir sakınca yok; çünkü kelimenin kullanıldığı durumlar, kelimenin öz niteliklerini taşıyan durumlar.
******
"faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek olan terörle de başlamaz. faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerde başlar, iki insan arasındaki ilişkide başlar..."
Hayvan ve insan topluluklarında toplum odaklı, son tahlilde bireylerin yaşam hakkı da dahil olmak üzere her türlü hak ve inisiyatiflerinin zorla ve baskı yoluyla kaldırıldığı, güçlünün güçsüzü har vurup harman savurduğu, toplumun gürültü seviyesinin altında kalmayan kimselere hoşgörü göstermediği şeklinde özetlenebilecek kolektif manzumeler barındıran sosyal doktrin. Kolektif bilincin olması önemli, zira birey toplumdan bağımsız tek başına faşist olamaz, ancak zorba olur. Arı, karınca ve ork kolonilerinin yazılı olamayan anayasalarının tek maddesinin ana öğesidir aynı zamanda. Antidemokratik liderlerin demokratik seçimlerle yönetime geldiği insan topluluklarında nispeten daha sık görülen ilkel bir hayat görüşü (yabancı kaynak ). Yandan çarklıları için bakınız sürgün, aforoz, ve tabii ki kibar feyzo’nun köyünden kovulması.