1. Sidik kokuyor ve fareli.
    #190524 son kurtadam | 5 yıl önce
    2şehir 
  2. şehrin görüntüsü bozulmasın diye havalandırma, trafo gibi yapıların sahte binaların içine gömüldüğü şehir.

    mesela:

    i.redd.it/...
    1şehir 
  3. Fransızca konuşabilen öküzlerle dolu bir şehir.
    Güney fransada akdeniz etkisiyle de belki insanlar daha sıcakkanlı ve daha da önemlisi saygılıyken, paris saygısız öküzlerle doludur.

    Zafer takı - notre dame katedrali arasında yapılacak bir gezi güzergahında sen nehri bir süre pas geçilip saint germain'i güzergâha dahil etmek çok daha iyi bir secim olacaktır.

    Havası dengesiz biraz. Hava kapalı, yağmura yakalandım, şanzelizeyi nasıl gezeceğim diye üzülmeyin, bir saatte acar...
    #47121 fly | 8 yıl önce
    0şehir 
  4. Yine cok begendim. Yine diyorum cunku buraya ilk 2002 de gelmistim o zamandan bu zamana unutmusum. Bence dunyanin en guzel sehirleri siralamasinda kesin ilk 3 te.

    Bulvarlar genis genis, yollar agacli, her adim basi yesil alan var, tarihi doku korunmus falan falan neyse cok da ovmiyim.

    Sadece gecen haftaki olaylar yuzunden sanzalize ve civardaki yerler nasibini almis, camlar falan kirik dokuk, duvarlar sari boyanmis falan. Yarin yapilacak gosteriler icin esnaf camlari ahsap plakalarla kapatiyordu bugun, bazi dukkanlar simdiden kepenkleri kapatmis, eyfel e cikislar bu aksam itibariyle kapatilacakmis bildigin sehirde teakkuz hali var.

    Haberler yarinki gosteriler icin, ikinci bir bastile vakasi olabilir diyorlar, elysees sarayina gidip ele gecirecekler falan diyorlar. Giyotinler hazirlanmis simdiden, yarin sari yelekliler ekmek yerine bolca jop yiyecekler gibi gorunuyor.
    #118797 11001 | 6 yıl önce
    0şehir 
  5. 'ta bir şehir. esas paris'ten pek farkı kalmasın ama amerikalı olduğumuz belli olsun diye kovboy şapkalı replikası da dikmişler.

    eskiden abd'deki büyük pamuk üretim merkezlerinden birisiymiş. ama şimdilerde o eski büyüklüğünü kaybetmiş. bunun yanında ünlü ( takipçileri bilecektir) şirketi epey güçlüdür burada.
    2şehir 
  6. Dünyanın en abartılmış şehri.
    Toplu taşıma ağı çok başarılı evet; fakat tekerlekli sandalye kullanmak zorundaysanız veya pusetle bebesiyle yolculuk etmek zorunda kalan bir ebeveynseniz geçmiş olsun. Havacılıkta dünya liderlerinden biri olan bu ülkenin bu über başkentinde asansörlü durak sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bulduğunuz asansörün de içine işenmemiş olması ihtimali yok. Her yere işiyorlar erkek kedi gibi. Neyse. Bilet alınan makinelerin, tipik fransızlığı yansıtacak şekilde özellikle tasarlanmış kullanıcı düşmanı yapıları ve yamalardan yıkıldı yıkılacak tarzdaki yazılımsal geriliğe umarım kimse maruz kalmaz. Kartla kurtla falan uğraşmayın gelirseniz, idf uygulamasını indirin, ordan alın biletinizi falan. O da 2024’te daha yeni aktif oldu iOS’ta yanlış anlamayın. Über ileri bir gelişmişlik.

    Bu şehirde araba kullanmak zorunda kalırsanız mutlaka Fransız plakalı bir araç olsun. Olur da farklı bir plakayla kullanırsanız, ne demek istediğimi anlayacaksınızdır.

    Zafer takı’nın göbeğine arabayla girmeyin ne olursa olsun. Burda sigorta falan işlemez haberiniz olsun; hasar neyse kusur falan bakılmaksızın yarı yarıya paylaşılır. Paris genel olarak kavşak kurallarının uygulanmadığı ender Avrupa şehirlerinden biridir; başka büyük bir şehir var mı böyle bilemiyorum. Türkiye’yi özlediyseniz trafikteki bencillik ve aptallık ve bunlara bağlı olarak kural tanımazlık seviyeleri anlamlarında epey benzerdir. Misal yeşil yanıyor ama ilerlerse öndeki geçişi kapatacak; bariz belli değil mi? Bu durumda yine de ilerleyen iki mal ülke gördüm.

    Mutfak desen yine abartı. Overrated kullanmak istiyorum yana döne çünkü bunun karşılığı gibi bu şehir. Adeta overrated sözcüğü daha rahat anlaşılsın diye inşa edilmiş. Yani evet güzel restoranlar var, güzel yemekler de var. Bir alman mutfağı (bu bir oksimoron bence bu arada; alman ve mutfak, zaten döneri bile çalmaya yeltenmeleri de bundan) değiller tabi ama her şeyde olduğu gibi bunu da mükemmel şekilde pazarlamayı beceriyorlar.

    Metrekare fiyatlaması da özellikle brexit sonrası iyice boku çıkmış vaziyette.
    Bu da her şeyin fiyatını yukarıya çeken bir etken. Misal zincir marketlerde aynı ürünün fiyatı Paris’te 10’ken Antibe’de 3-4 olabiliyor. Paketli standart üründen bahsediyorum.


    Doğru düzgün meydan yok bir de bu şehirde.

    Neyse daha uzun uzun yazarım belki bir müsaitlikte, biraz da olumlu yönlerinden bahsedeyim biraz;

    Herkes zaten malum şeylerden bahsetmiş; ben mahalle pazarlarını ve parklarını övmek istiyorum. Bir de tabi genel olarak avrupa’nın regülasyonları sağolsun yediğiniz içtiğiniz her şey temiz içerikli ve lezzetli.

    Ve hamur işi tabi. Gerçekten bambaşka bir seviyedeler bu konuda.

    Bir de insanlarına değinmek istiyorum; geçmişe göre oldukça değişmiş ve düzelmiş durumda Paris. İnsanlar yardımseverleşmiş ve meşhur Fransız ırkçılığı ve nobranlığı çok ciddi seviyelerde gitmiş. Nerdeyse yok olmuş diyeceğim ama bürokratik dangalıkları baki olduğu için demiyorum.

    Belki yazarım tekrar.
    #294021 cladi | 2 ay önce
    2şehir 
  7. truva kralı priamos'un ibiş oğlunun ismidir. esas oğlan hector.
    #89061 laedri | 7 yıl önce
    0mitolojik karakter 
  8. hem orta çağ'da, hem rönesans'ta, hem barok dönemde, hem romantik dönemde kültür merkezi olabilmiş bir şehir. günümüzde de bir kültür başkenti değil mi zaten? japonlar bile tokyo'yu paris'e benzetmeye çalıştı. tabii tek kültür başkenti değil, orası ayrı ama yine de bir kültür başkenti.

    bence bu şehre en çok müzikleri yakışıyor. gitmişliğim yok ama öyle bir his var içimde.

    'a da yakışıyor elbette.
    0şehir 
  9. evet sevgili dostlar.
    bu sene bu şehirde en uzun zamanımı geçirdim. daha önceki gidişlerimde takriben 1-2 hafta kalıyordum ama bu sene yıl sonuna kadar gelecek şekilde 6 haftayı buldu.
    iki senede bir olacak şekilde son 10 yılda programıma denk geldiğinden kendisi hakkında bir yolcu gözüyle son on yılından yaptığım çıkarımları aktarmak isterim.

    önelikle ev ahalisi arasında net bir fikir ayrılıkları olan şehir.
    canlı, kalabalık, karmaşık bir şehir olduğundan onlar seviyor, ben ise sıkıntılı bir karakter olduğumdan kalabalık beni basıyor, ne bileyim misal geniş düzlükleri olan, kasvetli iskandinav dünyası beni daha mutlu ederken onları şişiriyor. mizaç böyle bir şey.

    gelelim paris'e.

    geçmiş zamanlardaki kesif idrar kokusundan biraz arınmış.
    nedenini bir sabah ekmek almaya giderken fark ettim. belediye araçları özellikle duvar köşelerini şakır şukur yıkıyordu.

    ellerinden geleni yapıyorlar ama "evsiz" sorunu geçmiş zamanlara nazaran azalsa da devam ediyor.
    marketlerin cam aralarında, bankamatik kılıklı yerlerde ve özellikle metroda aktif bir yaşam süren çok evsiz var.
    bu insanlar tuvalet ihtiyaçları için metro köşelerini, yol kenarlarını tercih ediyorlar ve dikkatsiz bir anınızda basabilirsiniz.
    ya da benim de başıma defalarca geldiği gibi adamın tekinin önünüzde bir anda işemeye başlaması durumu var.
    yani böyle bir tenha yer arayayım falan yok.

    siyahi popülasyon ipleri eline almış.
    sokaklardaki nüfus çoğunluğu siyahi.
    bazıları sessiz sakin insanlar da olsa bunlar azınlıktalar.
    genellikle çok sesli bir şekilde konuşarak, el kol hareketleriyle bağırarak hareket ediyorlar.
    metroda bağırarak şarkı söylemek ya da dinlemek, gülmek, dans etmek, birbirlerini itmek gibi taşkın diyebileceğiniz, amaçlarının ne olduğu meçhul davranış modelleri içerisindeler.
    ilgi çekmek olduğunu düşünüyorum.

    christmas dönemi olduğundan ekstra bir kalabalık söz konusuydu.
    daha modern bir mecidiyeköy gibi düşünün.

    yine mesela hollanda'nın birçok kentindeki gibi hizmet sektöründe çalışan kesimin %99'u göçmen.
    asyalı ve uzak doğulu göçmenler de sayıca çok fazla.

    metro ağı her sene biraz daha genişliyor. bunda çok iyi iş çıkarıyorlar.
    her noktadan her noktaya gidebilirsiniz. metro hattı olmayan yerleşim yok nerdeyse.

    daha önceki yıllarda sıklıkla görülen özellikle hizmet sektöründeki kabalık nerdeyse bitmiş.
    bunda göçmen çalışanların etkisi olduğunu düşünüyorum.
    eskiden bir şey sorduğunuzda fransızca cevap veren, tersleyen tipler olurdu.
    özellikle türk olduğunuzu öğrendiklerinde iyice tersleşirlerdi.
    şimdi o hiç kalmamış, kendilerince "meraba, güle güle" falan diyorlar.

    yardımseverlik noktasında eski hallerinden eser yok, dediğim gibi eskiden dövmekten beter ederlerdi, şimdi hepsi bir çaba içinde.
    bu çok hoş olmuş.
    bunun için hükümetin daha önceki yıllarda politikalarını değiştirmeye çalıştığını hatırlıyorum. işe yaramış.

    efsane müzeleri vs için önceden internet üzerinden bilet almak en hayırlısı.
    yine birkaç sene öncesinde kapıdan genel bir bilet alabilirdiniz ama artık imkansız hale gelmiş.
    biraz da bu internet işini destekliyorlar.

    her avrupa ülkesi gibi "para her kapıyı açar" mottosuna daha da sarılmışlar.
    eskiden bu kadar gözünüze sokmuyorlardı ama artık her yerin "fast track" bölümü var.
    3 ila 4 katı paraya her şeyi hiç sıra beklemeden yapabilirsiniz.

    yemek konusunda yine "ekmek" ağırlıklı bir beslenme metoduna geçtik.
    günlük yürüyüşlerimiz uzun olduğundan zararsız döndük ama biraz daha kalsak herkes bir 5 kilo takacaktı peşine.
    ekmek ve tatlılar konusunda kendilerini aşmışlar, daha ne yapabilirler derken çıtayı daha da yükseltiyorlar.
    baget ekmek ve peynirle günlerce yaşayabilirsiniz.

    hazır lafı açılmışken fiyatlara bakalım.
    not düşme adına 2023 aralık ayı fiyatları ile; baget ekmek 1,50, bir dilim orta karar bir kek pasta vs 2-7 arası, bir şişe 1lt süt 3,40, bir metro bileti aylık sınırsız her yöne kişi başı 49, iyi bir yerde oturarak yemek misal hamburger 14,90 antrikot 28, bir kutu cola 2,50 ya da bir paket jelibon 1,30 gibi diyebilirim.
    kahve pahalı, bir bardak latte 5,50.
    ayak üstü yerlerde bile aynı fiyat.

    zengini, üst tabakası hiç ortalarda gezmiyor, onları özel makam araçlarından inip 'de alışveriş yaparken falan görebilirsiniz. o kadar. sonra kim bilir nerede ne yapıyorlar, ne yiyorlar ayol.

    bana romantik gelmiyor bir şehir, ama gelenlere bir şey diyemem.
    tarihi bölümü elbet etkileyici, sonuçta sanatın başkenti. her ressamın, şairin hayatının bir dönemi için geldiği, yaşadığı şehir.
    şimdilerde çılgın kalabalıklarla başka amaçlar peşinde koşsa da bu gerçek değişmez.

    bu sene 2024 yaz olimpiyatlarına da ev sahipliği yapacak, şimdiden hazırlıklara başlamış.

    velhasıl dostlar durum bu,
    dünya küresel anlamda çok büyük değişimlere gebe.
    her şehrin kaderi artık göçmenlerin elinde gibi görünüyor.






    #289289 la campanella | 1 yıl önce
    0şehir