kulzos yazarlarının güldüğü şeyler/#140300 numaralı girdiden sonra sanırım içinizden biri veya birileri umarım yüzün güler demiş. Hatta bunu diyen kişi o kadar mübarek imiş ki; gülmek bir yana dakikalarca kahkaha atmama sebep olan bir olay yaşadım bugün. Bu satıları yazarken de -aradan saatler geçmiş olsa da- yüzümdeki tebessüm kaybolmuyor. Bugün bir arkadaşla karşılaştık, çok uzun süredir de görüşmüyorduk. Birer çay, kahve içelim dedik; girdik bir kafeye. Sohbet, muhabbet derken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Sonrasında arkadaşımın telefonu çaldı. Başka bir arkadaşı neredesin diye sorunca, x yerdeyim, müsaitsen gel dedi ve davet etti. Telefonu kapatmadan önce de sigarası bitmek üzere olduğu için; gelirken bir paket “Winston Blue” al dedi. Telefondaki arkadaş da “merak etme, o iş bende” diyip telefonu kapattı. Yarım saat geçti, bir saat geçti ancak 15 dakika sonra oradayım diyen arkadaş bir türlü gelemedi. Tam ümidi kestik derken, sözünü ettiğim arkadaş geldi. Birkaç dakikalık tanışma sohbetimiz ardından, bir anda celallenip “yordunuz beni ya sanayiyi tavaf ettim” şeklinde yükseldi. 1 saat piston pulu aradım sanayide, en sonunda buldum. Onların da farklı serisi varmış, iki farklı kutu aldım diyip masaya koydu. Sonra da dönüp “ne yapacaksın bunu” diye sorması yok mu... Bizi bir gülme aldı, ama nasıl... Aga, bir insan winston blue’yu nasıl (bkz: piston pulu) olarak algılar ?
Bugün başıma gelen hayatımdaki en komik olaydır.
Benim babaannemle dedemde geçen seneden kalma 4-5 kullanımlık çikolatalı protein tozum vardı.
Bugün gittim ilk kabını sordular nerden aldın diye boşver dedim ben de, dursun orada işte falan.
5 dakika sonra onun içinde kahve vardı babannenle benim içtiğimiz en güzel kahveydi dedi dedem ben de televizyona bakıyordum iyi dede afiyet olsun dedim.
1-2 dakika sonra benim antenler bir şey algıladı dedeme, yoksa siz onu içtiniz mi ? Dedim.
He diyor dedem babannenle 1 haftadır içiyoz çok güzelmiş nerden aldın bize söylesene dedi.
Allah'ım beni aldı bir gülme yarım saattir gülüyorum yok hayatımın en komik anı bu olur kesin zirve bu.
Kahve diye 1 haftadır protein tozu içmişler.
He bir de çocuk gibi bitirince soruyorlar bayağı hoşlarına gitmiş ikisinin de shsh
Küçüklük hallerim diyerek katıldığım anket. Bir tanesi bugün aklıma geldi. Eski kafalı olmamdan ötürü hala 90’lı ve 2000’li yılların başındaki şarkıları dinlediğimden ötürü bugün bir ara kendimi Sertab Erener’in kumsalda şarkısını dinlerken buldum. Ve aniden çocukluğum gözümün önüne geldi. O zamanlar 9-10 yaşında olan kleopatra yazın sıcağında memleketi Urfa’da sıkıntıdan patlayarak tatilini geçirirdi. Yazını renkli hale getirmek isteyen bu deli kız ufak bir ortam adaptasyonu yapıp kumsalda şarkısının klibini evde çekmeye çalışır. Kendisine alınan mayoyu giyer ve Urfa’da herhangi bir sulak zemin olmayışını aldırmadan evin açık renk parke zemininde ve arka fonda çalışan bir klima olmasına aldırış etmeden uzanıp güneşlenmeye karar verir. Ve klibin en güzel detayı olarak yere plaj havlusu olarak bir adet seccade serer. Evet küçükken mayo giyip seccadenin üstünde ve salonda güneşlenmiştim. Bu da böyle bir anımdır.
Kendime gülüyorum. Örnek olay: işten yarım saat geç çıktım, yorgun, uykusuz olmanın ve işten geç çıkmanın etkisiyle hayalet gibi minibüslerin kalktığı garaja gittim. Malum hafta sonu, insanlar geziyor... minibüs tıklım tıklım. Bbo binme dedi, iç sesim. Yakındaki markete gittim. Markette Oyalandım falan derken artık marketten çıkayım dedim. Kasadan geçip kapıya yanaştım, baktım kapı açılmıyor. Allahhh allaahhhhfalan derken bi kez daha denedim, yok olmuyor. Meğersem marketin giriş kapısından çıkmaya çalışıyormuşum. Daha doğrusu “çalışamadım”, çabaladım ama olmadı. Beni görüp de açılmayan kapılar utansın. He sonra ne mi oldu? Ben arkamı dönüp çıkışa yönelince Kasada ürünlerinin ücretini ödeyen Bi adamla göz göze geldik. Ben o sıra kendime sesli bir şekilde sövüyordum. Büyük ihtimalle ya deli demiştir ya da Halime üzülmüştür.* Marketten çıkınca da kendime “şapşalsın bbo” diyerek güldüm.
Kendimle çok eğleniyorum galiba, canım kendim. Kendime kalp.
3 yaşındaki yeğenim hasta olmuştu. Ama ateş, öksürük mahvoldu çocuk. Ben dahil herkes bana benzettiği için inatlaşıyoruz namussuzla. Neyse, herif doktordan nefret ettiği halde doktora götürün beni dedi. Aldık götürdük, oturtturduk sedyeye. Doktor steteskopu taktı, sırtını dinleyecek. Bizimki hasta da olsa inat.
Doktor: Nefes al bakalım Bizimki almıyor. Oğlum hadi nefes al diyorum. Herifteki cevaba bak: "Nefes almak istemiyoyum!" Lan it nefes almadan nasıl yaşiycan? İnattan ölücen! hıh.
Geçenlerde Ankara'da bir sınava gireceğiz. Arkadaşlarla Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi önünde çay, çorba, sigara yapıyoruz. Bir yandan da sınava hazırlık konuşmaları yapıyoruz. İçimizden biri ''bayanlar, baylar kalemlerinizi hazır edin sınavda açmakla uğraşmayın'' diye hiddetli bir şekilde uyarısını yapınca, bizim laz arkadaş ''kalem keseceğunu ver hele'' dedi. 10 kişi kadardık, müthiş bir kahkaha yükseldi. Kalemtıraş, kalem açacağı bilindik terimler. Kalem keseceği niye :) ?