1 aralık 2017'de gösterime giren, yönetmenliğini ozan açıktan'ın yaptığı, senaryosunun ise gülse birsel'in yazdığı türk komedi filmi.
tereddüt etmeden diyebilirim ki, son yıllarda izlediğim en güzel türk komedisi olmuş. recep ivedik, cumali ceber gibi absürt olmaya çalışırken kantarın topuzunu kaçıran filmlerin peşine aile arasında cidden ilaç gibi geliyor.
gülse birsel'in senaryo konusundaki yeteneğini genelde diziler üzerine göstermiş olsa da, aile arasında ile film senaryosu konusunda da kendini kanıtlamış (bence). bunca yıldır dizilerle biriktirdiklerini filme çok güzel aktarmış durumda.
ozan açıktan ise ilk olarak 2016 yapımlı annemin yarası filminden sonra dikkatimi çeken bir yönetmen oldu. annemin yarası'nda gösterilen özen ve kalite bu filmde de kendisini belli etmiş durumda.
filmin konusu "mana şöyle eşsiz bir konu, böyle muazzam" denebilecek bir şey değil. tesadüfi sebeplerle bir araya gelmiş beceriksiz bir avizeci, pavyonlarda sahne alan bir şarkıcı, şarkıcının kızı, arkadaşları ve kızla evlenmek isteyen adanalı büyük bir ailenin düğün dernek kargaşası içerisinde olan bitenler... kimilerine göre, bahane bulunmak istendiği vakit çok laf edilebilecek bir senaryo örgüsü olsa dahi filmdeki olay örgüsü ve karakterlerde göze batan bir kısım bulamadım.
demet evgar, her zaman için her anlamda beğendiğim bir oyuncudur. uzun zamandır 1 erkek 1 kadın'daki zeynep rolüne iyice gömülmüştü. bu filmde demet evgar'ı, pavyon şarkıcısı solmaz olarak farklı bir rolde görmek güzel oldu. engin günaydın, avizeci fikret'i oynayabilecek bir kaç oyuncudan birisi gibi duruyor zaten. tahminimce gülse birsel, karakteri direk engin günaydın'ı düşünerek yazmış. adanalı dünür rolündeki erdal özyağcılar'a zaten söyleyecek laf yok benim açımdan; ancak ayta sözeri'nin bu filmde yer alması çok güzel bir detay olmuş. filmdeki tavırları ve hareketleri yer yer rahmetli zeki müren'i andırdı bana.
film boyunca yok denecek kadar az küfür kullanılmış -ki o küfürler de gündelik yaşamda benzer durumlar yaşayan herkesin kullanacağı sıradan şeyler durumunda.
filmin fragmanında da görünen avizeci fikret'in kapı kırdığı sahne filmin en güzel sahnelerinden birisiydi. normalde senaryoda yer almamasına rağmen yanlışlıkla kapının kırılması ve bu duruma rağmen sahnenin devam edilerek çekilmesi çok güzel bir detay olmuş. olayın doğaçlama olduğunu bilerek o sahneyi izlediğinizde ayrı bir güzel oluyor.
gülse birsel'in senaryolarında sosyal mesaj için kasmaması ve zorlama dramatik sahneler oluşturmaması filmden kopmanızı engelleyen etkin bir unsur. filmde de bu durum fazlasıyla hissediliyor. filmin ilk yarısı biraz durgun geçse de, ikinci yarıda kahkahalar peşpeşe geliyor. kapanış sekansının romantik olmasına rağmen kısa tutulmuş olması da ayrı bir güzellikti benim açımdan.
filmden önce yorumlara baktığımda "çok gülenler" ve "hiç gülmeyenler" olarak iki grup olduğunu gördüm. "hiç gülmeyenler" nasıl bir kafa yapısına sahip bilemem. sanırım entelektüelliğin altın fularını taşıyorlar bu arkadaşlar. ben, kendimi "çok gülenler" safına direk yerleştirebilirim zira uzun zamandır bu kadar güldüğüm bir film olmamıştı. (sanırım en son tais toi'yi izlerken bu kadar gülmüştüm.)
ailenizle, arkadaşlarınızla, sevgilinizle vs. gidip güzelce kafa dağıtabileceniz bir komedi filmi olmuş aile arasında. altın fularınızı bir kenara bırakın, sinemadan olan beklentinizi "sadece gülmek" moduna getirin ve gidin izleyin.
gülse birsel adını duyunca düşünmeden gittiğim film. demet evgar'a neden girl crush dediğimi tekrar anlamış oldum, ayrıca trans hala da çok hoştu. uzun zamandır böyle bir komedi filmi izlememiştim.
gülse birsel'in senaryosunu yazdığı bir işin kaliteli olma ihtimali zaten hep yüksektir. dizilerin uzun tutulmasından dolayı sahnelerin uzun uzun tutulması gibi bir zorunluluğu olmayan sinemanın tam kendisine biçilmiş bir kaftan olduğunu da ispatladı. her bir karakter kendi içinde bile komikti. hatta adanlı ailenin ilk gelinleri bile eğlenceliydi. demet evgar yine seksiliğini konuşturmuştu, engin günaydın için bir şey yazmaya gerek yok, kalitesi ortada. bir tek sırıtan mihriban karakteri için zorlama bir şive geliştirmesiydi. yine de vakit geçirmelik, eğlenceli bir filmdi.
son zamanlarda izlediğim en güzel komedi filmi. çok eğlendim. zaten çevremden de sürekli olumlu yorumlar duyuyordum. izlemenizi tavsiye ederim.
filmde erdal özyağcılar'ın olmasına ekstra sevindim. kendisi çok beğendiğim biri. filmde de yine çok iyiydi. babasını arif erkin'in oynaması da iyi bir seçim olmuş. uyumlu bulurum kendilerini. bana yabancı damat kadrosunu anımsattı. orada da baba ile oğulu canlandırıyorlardı. gülse birsel'in de yüzünde gözle görülür bir değişiklik vardı. estetikten sanırım. bir de engin günaydın devamlı aynı karakteri canlandırıyor diyenler var. adamın konuşması gerçek hayatta da öyle. bence filmin en eğlenceli sahneleri de kendisinin olduğu kısımlardı.
kesinlikle gidilmesi gereken, bazılarının aksine küfür edilmeden de kaliteli komedi filmi çekilebileceğini gösteren bir film olmuş.