yakalanılabilecek en güzel hastalıktır. bir arkadaş var, 7-8 senedir tanırım kendisini, bildim bileli kitap alır, fuarlara gider hamal yükü kitap sırtlanır gelir falan ööle biri. hep derdi “benim evde kitaplarım var” diye. bende ne biliyim kıt beyin düşünemedim ne kadar olabilir diye. bir gün ben memlekete gidiyorum sende gel dedi takılırız haftasonu yer içeriz dedi, olur dedim atladık gittik. gezdik tozduk neyse akşam oldu yatmaya eve gidicez, “sen benim odada uyursun ben salonda uyurum” dedi, ulan dedim işte adamanın hası beni kanepe köşelerinde uyutmayacak. eve girdik, ayakkabıları falan çıkarttık, koridorun sonundaki oda benim oda git koy oraya çantanı dedi. aman allahım odaya girdim ne göreyim…12 metre kare oda 3 metre de yükseklik desek 36 metre küp oda ağzına kadar kitap dolu. değil zemin, duvarlar görünmüyor, oda değil mübarek british library. 1990’larda televizyonda alışverişlerde fiş-fatura alımını desteklemek amacıyla yapılmış bi film vardı. kıza annesi babası bi alışveriş listesi veriyor git bunları al diye. sonrada “önce alışveriş sonra fiş” diyorlar falan…neyse hikaye uzun, kamu spotuya kız mal olcak ya listedeki her kalemden sonra gidip prize takılan elektrik fişinden alıyor. eve bi geliyor bi torba fiş (çocuk aklı, nasıl yer etmişse beyznimde hala film dün gibi aklımda). bizimki de o hesap önce alışveriş sonra kitap almış. dedim ulan burda yatak nerde, yeminle söylüyorum kitaplardan tarif etti. balzac’ları geç, agatha christie’lerin ordan dön, dan brown’ların yanında. neyse tariflere uydum gittim buldum yatağı, yattım ama ulan sağa dön kitap sola dön kitap. kazara bi sarsıntı olsa kitaplar yıkılsa ağırlığından geberirim altında. gece karabasanlar bastı. ertesi gün kibar bi dille “hacım ben seni yerinden etmiyim sen git yerinde yat ben yatarım salonda” dedim de rahat bi uyku uyudum. geçen gün duydum evi taşıyorlarmış, allah o kitapları koliye dolduran anneye de o kitapları taşıyacak nakliyeciye de sabır versin. ne diyorduk…güzel bi hastalıktır. allah dermansız dert vermesin, kitap bu alırsın iyileşirsin
mutlu olunabilecek en iyi aktivitelerden biri kitap okumak olduğu için bir zaman sonra fazla endorfin lazım derken yakanabilecek hastalıktır.
bir zamanlar ben de olan hastalıktır. iyi ki varmış o zamanlar.. keza şimdilerde kitap almak çok zor. eskiden her ay maaş aldığımda 10 kitap falan alırdım. okuduğum okumadığım kitapları alır bulunsun derdim. arkadaşlarım okumayacaksan napacaksın derdi. dursun derdim. iyi ki almışım. şimdi okumadığım kitapları almaya kalksam alamam. kendime ufak tefek bir kütüphane yaptım böylece yıllar içinde. iyi ki bu hastalığa yakalanmışım. şimdi arkadaşlarım iyi ki almışsın diyorlar :)