1. iyi ile kötü, doğru ile yanlış, haklı ile haksız. heh, işte bunların birbirine karıştığını düşünün.
    üstüne açlık, korku gibi insanı en aciz bırakan durumları ve duyguları ekleyin.

    bir yığın çocuğun, düştükleri ıssız adada geçen hikayesiydi bu.
    siz o çocukları alın, yerine büyükler koyun.
    siz o çocukları alın, yerine ülkeler koyun.
    siz o çocukları alın, yerine hayvanlar koyun, fabl bir öykü yapın.

    mesele çocuk değil yiğidim. mesele insan olabilmek.
    hmm. düzelteyim. mesele insan kalabilmek... "canavarı öldür, kanını akıt, kafasını kes!" ayrıca son söz kısmı da tam "sen bunu okudun ama bak bakalım, anlamış mısın?" niteliğinde olmuş.

    bunun bir de filmi varmış. açıkçası kitabı okurken kafamda çevirdiğim filmle kıyaslayıp muhtemelen filmi beğenmeyeceğim için izlemeye de çekiniyordum, 1963 yapımı olanı izledim, beğendim. neredeyse kafamda çevirdiğim filmle aynı filmi çekmişler. ama kitabı okumamış olsam muhtemelen beğenmeyecektim.
    filmin imdb sayfası da burada ; kitabı okumuş olsanız da izleyin, beğeneceğinizi düşünüyorum.
    #264623 maraz1 | 4 yıl önce
    0film, roman 
  2. (bkz: ) 1960 olmalı tam hatırlamıyorum bu kitaptan ve filmden sonra büyük tartışmalar başlamıştır. Çocuklar suçlu değil de suça sürüklenen olabilir ancak düşüncesini derinden sarsmıştır bu film. Büyük tartışmalar döner hala bile..
    #180394 idealistkuzu | 5 yıl önce
    0roman 
  3. nobel ödüllü tarafından yazılan ve okuduktan sonra, toplumsal düzenin bekası için mutlaka bir "yöneten"in olması gerektiğine inancımı artıran yapıt.
    #543 kesret | 8 yıl önce
    0roman 
  4. mina urgan tarafından türkçeye kazandırılmasından önce bu kitabın orijinali anadolu liselerinde okutulurdu . o çocuklardan az büyüktük. 15-16 yaşlarında çocuklar neticede. bütün bir ders yılı boyunca sınıfta sesli okunur, okunan bölümün, kişilerin analizi filan yapılırdı. zor işmiş. ha bir de her sınıftaki şişman ve gözlüklü çocuğun lakabı piggy idi.
    #689 laedri | 8 yıl önce
    0roman 
  5. Sembolik dili ile derim bir anlatıma sahip william golding romanı.

    Benim bu kitaptan edindiğim fikir ise dünyanın yönetiminin kesinlikle astrofizikçilere ( tdk gök fizikçi diyor ) verilmesi gerektiğidir.
    Sebeplerine gelecek olursam roman boyunca bir nevi "zorunlu ikametgahları" olan adadan kurtulmaya çalışan Ralph ve özellikle domuzcuğun bulunduğu güruh adadakilerin aslı ihtiyaçları ile ilgilenen herkese saygılı gevşek ve rahat bir yönetim sergilerken jack ve onun sadece ada ile ilgilenen, tüm ufukları ada ile sınırlı tayfası ise adaya ayrımcılığı, zorlalığı, şiddeti ve cinayeti getirenler oldu, zaten roman sonu itibari ile de tüm adayı yaktılar neredeyse.

    Burdan yola çıkarak ufku sadece bu gezegen ile sınırlı politikacıların ve Radikal dincilerin "insanlığa" bir yarar sağlamayacağı ortada. Dünyaya kesinlikle ufku derin uzayın karanlığında bile son bulmayan ve bilimi kendine klavuz edinen astrofizikçiler yön vermeliler.
    #51470 friedrich trotsky | 8 yıl önce
    0roman 
  6. tarih boyunca şeytana atfedilen isimlerden biri.

    diğerleri için
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    (bkz: )
    #27173 the ancient one | 8 yıl önce
    0genel terim 
  7. ingiliz yazar william golding'in 1954 yılında yayımladığı .

    kitabın arka kapağından:

    "sineklerin tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, r.m. ballantyne'ın mercan adası'nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. hatta golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, sineklerin tanrısı'nın başlangıçta iki kişisine mercan adası'ndaki çocuklardan aldığı ralph ve jack adlarını verir. mercan adası'nda ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra pasifik okyanusu'nda ıssız bir adaya sığınan üç ingiliz gencinin, büyük britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. golding'in sineklerin tanrısı'nda da bir mercan adası ve ingiliz çocuklar vardır. ama altı ile on iki yaş arasında bulunan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. ve bu mercan adasında olup bitenler, ballantyne'ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir.

    sineklerin tanrısı'nda gördüğümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. çocuklar da bu adanın, okudukları mercan adası'na çok benzediğini söylerler. ne var ki, başlangıçta bunu hiç sezinlemediğimiz halde, atom çağının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir."

    insanın fıtratını, hırslarını anlamanızı sağlayacak, okumaya değer bir eserdir. okuyun, okutun...
    0roman